Zzzzn Adalet ve Hukuk Şiiri - Ünal Beşkese

Ünal Beşkese
1008

ŞİİR


61

TAKİPÇİ

Zzzzn Adalet ve Hukuk

Adalet ve Hukuk... Bu iki kavramın, birbirini çağrıştıracak kadar yakınlığı var zihinlerimizde. Gerek aldığımız eğitimin, gerekse çevremizin belleğimize yerleştirdiği kural, adaletin, ancak ve mutlaka hukuk yoluyla sağlanabileceği... Oysa, yaşamın içindeki, özellikle de toplumumuzdaki gerçek böyle midir?
Öncelikle şunu hatırlamalıyız ki, hukuk bir müsbet ilim değildir. Yani, iki kere iki, hukukta her zaman dört etmeyebilir. Hukuk dili, çok kez yoruma açıktır.
Aynı olayı inceleyen iki savcının, bakış açıları farklı olabilir ve buna göre oluşan değişik görüşleri, birbirinden çok farklı iki iddianame oluşturabilir.
Savunma vekillerinin konuya hakimiyeti, hukuk bilgileri ve avukatlıktaki deneyimleri, maharetleri de, iddiaları tamamen farklı yönlere sevk edebilir.
Bütün bunların üzerine, bir de, davaya bakan yargıçların konuyu değişik değerlendirmeleri, idda makamının sunduğu delileri yargıçlardan biri yeterli görürken, diğerinin yetersiz bulması mümkündür. İşte bütün bu değişik yaklaşımlar sonucu, aynı şartlarda gerçekleşen bir olay sonunda, birbirinden çok farklı hükümlere varılabilir. Yani, hukuk yolu, her zaman gerçeğe, adil sonuca götürmeyebilir bizi.
Bütün bunlardan daha acısı da, bazen, en üst düzeydeki kanun adamlarının, cüppelerini giyerken, şereflerini dışarıda unutmalarıdır. 1960 yılında, Türkiyede, adalet adına adaleti öldüren o iğrenç yargı olayı bunun en bariz örneğidir. Yüksek Adalet Divanı adı altında oynanan o rezil oyunun baş aktörlerinden, Hacivat sesli savcı, idamını talep ettiği iddianamesinde, Başbakanı, örtülü ödenekten 2,5 liraya ayakkabısına pençe yaptırmakla suçlamış, diğer baş aktör, Karagöz sesli Başkan da, suçsuzluğunu iddia eden bir sanığa, sizi buraya tıkan güç böyle istiyor diyecek kadar alçala- bilmişti.
İdamından bir gece önce, yalvarmalarına aldırmayıp Başbakana zorla prostat muayenesi yapan gözü dönmüş Cumhuriyet dönemi Yeniçerilerine
uşaklık eden bu iki hukukçuydu ve bu rezilliği hukuk adına yaparak, adalet tarihimizin yüz karası olmuşlardı.
Her ne kadar, adalet adına işlenen bu cinayetin, olağanüstü bir dönemde cereyan ettiği söylenebilse de, ülkemiz gibi, gerek askeri, gerek sivil otoritenin, sıkça kendinde yargıya ve hukuka hükmetmek hakkını gördüğü bir ortamda, insanlarımızın adalete ve hukuğa duyduğu saygının yıpranmakta olduğu bir gerçektir.
Bunun yanısıra, on yıl sürüp karara bağlanmadığı için, sanıkların salıverildiği davalar, bu süreler boyunca suçluluğu kanıtlanmadığı halde tutuklu kalan belki de masum olan kişiler hep, yargıdaki işleyiş bozukluğu nedeniyle, hukuk ve adalet kavramlarının itibarını zedelemektedir.
Yasaların uygulanması aşamasında olabilecek olumsuzluklar yanında, bir de yasanın kendi içinde mevcut olumsuzluklar mevcut olabilmektedir. Yasama organını oluşturan çoğunluğun, hukuktan ziyade siyasi çıkarlarını gözetmeleri, liderlerinin, hattâ bazen nüfuslu iş adamlarının istekleri doğrultusunda çıkarttıkları yasalar adaleti doğuştan yıpratabilecek nitelikte
olabilmektedir. Bilinçsizce çıkartılan yasalar nedeniyle, suç ile ceza arasında akla sığmayan orantısızlıklar, toplumda, adalet kavramına olan güveni yok edecek niteliktedir. Yemek için, bir tatlıcı dükkanından bir tepsi baklava çalan üç çocuğa, örgütlü suç işlemekten 21 yıl hapis kararı veren hukuk, onbinlerce insanımızın, askerimizin, polisimizin katili olan terör örgütü mensuplarından pardon, pişmanım diyenleri af etmeye yönelirse, toplumda ne o yasalara, ne de adalet kavramına saygı ve güven kalması beklenebilr mi?
Daha son günlerde, futbol karşılaşmalarında şikeye teşebbüs ettiği iddia edilen bir şahıs hakkında, 139 yıl hapis cezası öngören yasayı hazırlayan komisyon üyesi bir milletvekilinin, biz bu yasayı hazırlarken böyle olduğunu fark etmemiştik diyebilmesi, yasalarımızın da ciddiyetten ne kadar nasipdar olduğunun basit bir örneği olmuştur.
İşte, bütün bu gibi olgular sonunda, hak, hukuk - gak, guguk nazariyesi güçlenir ve kişiler yargı kararlarına saygı duymaz, hatta bazen kendi haklarını, kendi güçleriyle elde etmek isteyenlerin sayısı artarsa, Türkiye, bir hukuk devletidir cümlesi giderek inandırıcılığını kaybetmeye mahkum olmaktadır.

Ünal Beşkese
Kayıt Tarihi : 11.2.2012 13:21:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Kimden: Şair Yusuf Değirmenci 1 (Bay, 67) Kime: old Tarih: 11.02.2012 22:42 (GMT +2:00) her hukuk adamının yorumu farklı olsa da özde değişmez, onu değiştirenler siyasi iradedir olmadı bir anda kanun değiştiriveriyorlar ________________________________________________

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Halenur Kor
    Halenur Kor

    Keşke her kalem korkmadan böyle yazabilse...
    Keşke her yerde ve her zaman hak ve hukuk gözetilse...
    Keşke yıllar geriye alınabilse de 1960 dönemi de dahil, tüm vahim hatalar bertaraf edilebilse...

    Keşke demeden yaşanabilse...
    Yürekten kutluyorum bu değerli yazınızı.
    Saygılar sunuyorum efendim.
    Tam puan.

    Cevap Yaz
  • Necdet Arslan
    Necdet Arslan


    Ne yazık ki,hukuk devleti olmaktan gittikçe ıraklaşıyoruz...
    Büyük irtifa kaybederek...

    Kutluyorum Efendim.
    Erdemle.

    Cevap Yaz
  • Zeynep Nilgün Gökçeöz
    Zeynep Nilgün Gökçeöz

    Verdiği mesaj ve içeriği güzeldi.

    Beğenerek okudum. Sevgi ve saygımla değerli kalem.

    Cevap Yaz
  • Nafi Çelik
    Nafi Çelik

    Ana temada var olan gerçeğin makalenin her bölümünde birebir örtüştüğünü gördüm.
    Düşüncelerinize noktasına, virgülüne kadar katılıyorum.
    Güzel, anlamlı ve verdiği mesajıyla oldukça önemli bir konuya değinmişsiniz.
    Saygı, sevgi ve tebriklerimle... Tam Puan + Ant.
    Sevgiyle ve esen kalınız.
    Nafi ÇELİK

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (4)

Ünal Beşkese