İki hece söylerdi annem,
Rüyalarını bu şekilde bölerdi geceleri.
İki heceden sur yapardı, babil’in kanatları altına.
Bana da bir saray kurardı.
Oysa annem bilirdi ki,
Gözlerini aşk,
Yolculuğunu da şaka niyetiyle sürdüren
Devrimlik bedenler sürgünündeydi.
…
İki hece: “ba-bil”
- Zünnun koş, yakala meyhane kaçkınlarını
vakitleri çaldılar saraydan.
(Annemin bana taktığı isim. Güya gökten, bir gün
balık ç/almışım.)
- Zünnun!
Eteğinde secde izleri bırakasıca,
soğuk kuşatmaya başladı sıcağı, koşsana.
- Anne, diyorum. Bu adamlar derin. Dehlizlere kaçarak,
dudak payelerini mülke banmışlar.
- Bana mı bandılar deli oğlan?
- Ah! Karanlığı göze almak vardı şimdi.
- Ne konuşuyorsun kendi kendine?
- (iç ses) Bu kadar keskin mi, kulakların anne?
- Duyuyorum dediklerini.
-? !
…
Babil: Asma katlardan gümüş bir eyerlik.
Ne zaman kaldırsam kendimi göğe,
Bahçelerin yemişleri altına düştüğümü görürdüm.
- Zünnun, ezdin tohumları!
- Anne, ben ölümü yuttum, sen tohumluk serpiştiriyorsun
avuçlarıma.
- Çok konuşma, babandan kalma izleri
silmeye çalışıyorsun. Hem kim yerleştirdi diline bunları senin?
- Ben, kitap okuyorum anne…
(Bu bahçe babil hükümdarlarından, babama aitmiş.
İçindeki köşk de annemi kaçırdığı tekkeymiş.
Annem, öyle der.
Bense annemin bu işe gönüllü olduğunu biliyorum.
Aman ha, duymasın.)
…
Ben saraylık değilim.
Ölümlük şarabı tadınca babam, sürülmüşüz
yazgımızın yüzümüze çarptığı yere.
Uzak yaşamımızın koşuşturmacasına düğüm attığımız
koğuş alanı burası. Sahibinden misafirliktir.
(Biz yalnız kalmayı hiç sevmeyiz de.)
- (ara ses) Zünnun! Ateşi söndür.
Annem, gece beni takip eder.
Zamanımın iz katibi sanki. Acaba düşüncelerimi,
yazgımı da takip ediyor mudur. Bilmiyorum.
- (bitiş sesi) Zünnun, yat!
…
Uyanmadı ertesi gün annem.
Babam çağırmış güya, rüyamda öyle söyledi.
(Rüyayı beraber yattığımız gece gördüm, inanmazsınız.
Öleceğini kucağında yattığım bir gece bölünmesinde
söyledi. Garip!)
- Babam, ne zalim adammış anne!
- Oğlum baban o senin.
- Bir sözle seni kandırdıysa, çok seviyormuşsun onu benden, belli.
Ayırmaya bile yetti baksana.
- (rüyanın son sesi) Zünnun!
…
Şimdi bilse annem,
Bana oyunlarımda babil’in teklif edildiğini.
(Dünya hayatı oyundan ibaretmiş,
kitapta okudum.)
Beni mısır’a yusuf zannedecek.
Ve inanın bana bir züleyha ayarlayacak.
- Yaparsın değil mi anne?
- (sessizlik) ........................
…
Bu yalnız,
Bu putları kıran gözlerimle beslediğim babil.
(Bana taht oldu artık, bunu öğrendiniz.)
Yarım yamalak mevsimleri sayıyor ömrüme.
(Bir daha rüyama at sürerse annem,
dilimden son olarak şunları dökeceğim.)
- Ölüyorum,
- Diriliyorum,
- Ölüyorum,
- Diriliyorum.
- Babil’e kâsem ederim ki anne!
Ölümü sana kardeş,
hayatı bana uşak biliyorum.
Kayıt Tarihi : 5.9.2011 17:44:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!