Zülfikar Yapar Kaleli: Hakkında ziyaretç ...

Zülfikar Yapar Kaleli
862

ŞİİR


21

TAKİPÇİ

  • Fedai Koc
    Fedai Koc 06.01.2007 - 18:22

    Hocam abim ilk önce ellerinizden öpüyorum.

    şiirlerinizi okuyorum her şiirinizde ayrı bir tad lezzet okuyanı okumaya telkin eden kaleminiz hiçmi hiç durmasın

    sizi sahsen tanıdığıma şükrediyorum kısada olasa ama memlekete gelince ilk bulup sohbet etmem gereken abilerim hocalarımın arasındaki büyüğümsünüz.

    Allah uzun ömür nasip etsin ki

    bu engin tecrübenizin meyveleri olan eserlerinizin gelecek nesile ışık tutması dileğimle

    saygılarımla ozan fedai

  • Kemal Güzel
    Kemal Güzel 22.08.2006 - 22:18

    MERHABA.
    düşerken aklımı buldum beyhude.
    kalemine sağlık.
    yüreğin devamlı öyle güzel sözler üretsin.
    syglr.svglr.

  • Mehmet Asa
    Mehmet Asa 17.04.2006 - 12:53

    sevgili zülfikar yapar kaleli kutluyorum ve başarılarının
    devamını diliyorum bütün mutluluklar ufkunda olsun

  • Leyla Akgül
    Leyla Akgül 13.02.2006 - 09:20

    Kapıları kapatmışsın yüzüme...Açmanı bekleyeceğim abi...

    Selam ve saygılar...

  • Mehmet Tekeci
    Mehmet Tekeci 27.01.2006 - 13:24

    ZÜLFİKAR YAPAR KALELİ NİN ŞİİR DÜNYASI

    Leyla ve gül grubu olarak şair dostlarımızın şiir dünyalarını ve şiir yolculuklarını anlatmaya çalışacağız.Bu şekilde şair dostlarımızın emeklerine değer verecek,çabalarına emeklerine hürmet etmiş olacağız.Bu ilk çalışmamızda Üstadım dediğim ve bu hitaptan şeref duyduğum Sayın Zülfikar Yapar Kaleli yi anlatmaya çalışacağım.Gönül kabesi bir yüreğe ve insanlara teveccüh eden bir muhabbetle hayatını devam ettiren Sayın Zülfikar Yapar Kaleli bir eğitimci ve emekli bir öğretmen.Üstadın hayatıyla ilgili çok az bilgi edinebildim.Ancak kısacıkta olsa antoloji.com daki sayfasında kayıtlı hayat hikayesinde satır aralarında büyük hakikatler gizli.Dolu dolu geçmiş 53 yıllık bir ömür ve bu 53 yıla sığdırılmış altı adet şiir kitabı ve iki deneme kitabı bulunmaktadır.

    Hayatı ve eserleriyle ilgili kısa bilgiyi aşağıya alıyorum.

    HAYATI
    1952 senesinin Mart ayının ondokuzuncu günü. Gümüşhane’nin 26 km doğusunda, Erzurum yolu üzerinde, ı Keçikaya (Çukut) köyünde dünyaya merhaba dedi. İlkokula burada okudu. Öğretmen Okulunu, Eğitim Önlisansı, Türkçe Öğretmenliği Fakültesini ve A.Ü. İktisat Fakültesini bitirdi.

    53 yıllık siyah-beyaz bir ömür, hepsi bu...

    Çeşitli gazete ve dergilerde şiirler ve “Gönül Sohbetleri” yazıyor.
    Karadeniz Yazarlar Birliği üyesidir.

    Kaleli gönül kapılarını araladı, duygularını sizinle paylaşmak istiyor “EVET” der misiniz?
    .


    ESERLERİ
    Şafak Türküsü
    Çivinin İki Yüzü
    Güneşe Gölge Düştü
    Düşler Üşüdü
    Kitapsız Şiirler
    Akıl Yanıyor adlarıyla altı şiir kitabı.
    Memleket Yazıları
    Göğümüzün Yıldızları adlı iki deneme kitabı bulunuyor

    Sayın Z.Yapar Kalelinin Antolojideki kişisel sayfasında 626 adet şiir kayıtlı ve ben bu şiirlerden ilk kaydedilen ‘’ağıt’’isimli şiiriyle şairimizin şiir dünyasına giriyorum.

    Ağıt...

    Çileye metindi, mertlikte Ali,
    Tokdemiri kına soktu da, gitti.
    Kanadı yaralı serçe misali,
    Gerili yaydaki oktu da, gitti.

    Gün olup binince ecel atına,
    Kanmadı dünyanın saltanatına,
    Bir yolunu bulup Rahman katına,
    İsa gibi göğe çıktı da, gitti.

    İmkan aramayıp sefil gezenden,
    Hele hak adına halkı ezenden,
    Bu iğrenç dünyadan, kahpe düzenden,
    Riyakar yüzlerden bıktı da, gitti.

    Bundan geri ne söylesem nafile,
    Hayata gülerdi ağlasa bile,
    Bakmaya kıydığı anası ile,
    Engin’i enginde yaktı da, gitti.

    Kendini aşmıştı olgun ve selim,
    “Hakkı söylemezsem tutulsun dilim
    Uzun bir yoldayım helalleşelim”
    Diyerek elleri sıktı da, gitti.

    Ne luzumu var artık neden, niçine,
    Selam durun, geçen devin göçüne,
    Yağmurlara gebe bulut içine,
    Bir yıldız misali aktı da, gitti.

    Gönül mevla evi güzelce donat,
    Meleklerle giden neylesin kanat,
    Yağmura nazire, buluta inat,
    Şimşek edasıyla çaktı da, gitti.

    Şafaklar can bulur ağarınca tan,
    Can gözde olunca kurtulur vatan,
    Kaldırdı başını şöyle tabuttan,
    Gülümsedi son kez, baktı da, gitti.

    Bir kabir dar gelir bu kutlu ere,
    Mekanı gök olan sığar mı yere,
    Kutlu şehitlerin kavli üzere,
    Güneşe bir çengel taktı da, gitti.

    Başı dumanlıdır dağlar kar iken,
    Hep fatiha biçer besmele eken,
    Evet, tam gülmeye sıra gelmişken,
    Kaleli’yi külli yaktı da, gitti.

    NOT:Bu ağıt A.Metin Tokdemir anısına yazılmıştır.

    6+5=11 hece ölçüsünde yazılmış bu şiirde anlam içerik ve şiirde duygu ön planda.Ayaklar,uyaklar ve duraklare mükemmel.Tek kelime ile hatasız bir şiir.Büyük dava insanı rahmetli Metin TOKDEMİR’in ardından yazılmış bu şiir 6+5 ölçüsü için örnek olarak gösterilebilecek ve heceye yeni başlayanlara her yönden ders olarak gösterilebilecek güzellikte bir şiir.

    Şiire yazılan yorumlarda en dikkat çeken yorum ise Hüseyin Gümüş beyefendinin kısa ama şiiri anladığını gösteren yorumudur.

    Çoktan beri el değmemiş tarlaya
    Köşe bucak hep turlaya turlaya
    Dünya zindan şimdi, ahret parlaya
    Gönüllere sevgi ekti de gitti...

    Yüreğine sağlık gönül dostum. Öz ağlamazsa, göz ağlamazmış. Dilerim sözler öze bağlıdır ve dilerim Metinler metindirler. Hüseyin Gümüş

    Ağıt isimli şiirden sonra ben genel olarak son zamanlarda yazdığı şiirlerden şairimizin şiir yolculuğuna devam etmek istiyorum.Şiirin Mevlanası diyebileceğimiz sayın Z.Yapar kaleli nin bizim bu görüşümüzü teyid eden ‘’Hayat felsefem,,isimli şiirini buraya almayı uygun buldum.


    Hayat Felsefem! !

    Halka yönelirim haktan gelirim
    Şu arsız gönlümde vefa göremem
    Gönüller Kabe’dir, bunu bilirim
    Allah'ın kulunu gücendiremem

    Bugünde çilede dün de çilede
    Zaferin hamisi gün de çilede
    Millette çilede din de çilede
    Akıl bulsam kimselere veremem

    İnsanlığa hizmet ve saygı ister
    Hak bilelim, hakça akıtalım ter
    Allah'ım yardım et, hidayet göster
    Çok isterim bir gönüle giremem.

    Çoksa haksızlığa boynunu büken,
    Yolumuz ıstırap, yolumuz diken
    Ülkemde insanlık perişan iken
    Mutlu olup, mutluluğa eremem.

    Zülfikar Yapar Kaleli


    Yine 6+5 ölçüsünde yazılan ve anlatımı kuvvetli olan bu şiirde en çok dikkatimi çeken dörtlük giriş dörtlüğüdür.Üstadın iç dünyasını çok şahane bir şekilde ortaya çıkarmaktadır.Bendeniz şairlerin şiirleriyle iç dünyalarını bir şekilde yansıttıklarına inanırım.Çünkü meşhur sözdür.’’kabda ne varsa dışarı o sızar,,demişlerdir.Bu vecheden baktığımızda Zülfikar yapar Kalelinin de iç aleminin dimdik ayakta ve insan sevdasıyla dolu bir Mevlana gönüllü olduğu ortaya çıkmaktadır.

    Zülfikar yapar kalelinin şiir yolculuğunda Gençlere yönelik şiirini kilometre taşı olarak görmekteyim.Eğitimci kimliğiyle gençlere yol göstericiliğini ve kılavuzluğunu harika bir şekilde ortaya dökmüştür üstad.

    Gençler Hey! ! !

    Yaradan Mevla'mız bahsetmiş gücü
    Gelecek sizsiniz birazcık gayret
    Bu düzen hak bilmez bu düzen öcü
    Bilecek sizsiniz birazcık gayret

    Müminlerin şükrü, miracı namaz
    Namazsız Müslüman mükemmel olmaz
    Neme lazım demek bizde yer bulmaz
    Silecek sizsiniz birazcık gayret

    Susmak var ya bizi zillete koyar
    Susunca imanı şeytanlar soyar
    Korkma haykır belki biriler duyar
    Salacak sizsiniz birazcık gayret

    Milleti soyarsa soysuzun biri
    Gönünü yüzmeli, hem diri diri
    Ki bundan öteye ve bundan geri
    Gülecek sizsiniz birazcık gayret

    Şiirde 6+5 ölçüsü üstada daha bir güzel yakışıyor.Zaten ölçü itibariyle vurguları yapmaya daha çok müsait olan bu ölçüyü üstad harika kullanıyor ve hece ölçüsünden kaynaklana vurguyu daha da kuvvetlendiriyor.Bir enteresan hadisede Zülfikar bey heceyi çok zengin ve hatasız kullanıyor.Şiirlerinde neredeyse yarım kafiye hiç yok.Bir çok şiirde mahalli lisanı çok harika ve hatasız kullanıyor.Ne eski şiirlerinde ne de yeni şiirlerinde tek bir hece, durak ya da ayak hatası mevcut değil.Duraklarda tek bir sekme mevcut değil.

    Zülfikar beyin hasbihal çalışmalarına da rastladım.hasbihallerde daha çok babacanlık ve sanki DEDE KORKUT luk yçönünü yakaladım.Aşağıya alacağım Abdülkadir ÖĞdüm ile yaptığı hasbihallerden beşincisinde bu dediklerimi açıkça görmek mümkün.

    Abdulkadir Öğdüm İle Hasbıhal -5-

    Elimde ak mendili, sultanımdan yadiğar
    Şimdi sorsam Deruni bilecek mi dersiniz…
    Rehberimiz, yönümüz, kılavuz Perverdigar
    Gurbet yüklü kervanlar gelecek mi dersiniz…

    Asilzade düşse de asaletin yitirmez
    Asaletsiz insanın bağı barı bitirmez
    Nasip olursa devlet onu kervan götürmez
    Ya nasip diyen kullar gülecek mi dersiniz…

    İftira tezgahları yalan bezi dokurken
    Oğlumuz ve kızımız teksas tomiks okurken
    Şu nesli mahvedecek duygular başta urken
    Analar gözyaşını silecek mi dersiniz…

    Öbür dünyaya gittim karanlık mı karanlık!
    Gidiş gelişim şöyle bir saniye, bir anlık
    Orada ne iltimas, ne rüşvet ne yaranlık
    Sizce geceler gündüz olacak mı dersiniz…

    Menfaat çarmıhına gerilince yeryüzü
    Ne sözü zırha değdi, ne de kızardı yüzü
    Kor ateşten gömlektir ariflerin her sözü
    Erenler bağında gül solacak mı dersiniz…

    Alim geçinen bir çok cübbeli gafil adam
    Katlime ferman yazar, kalemi kırar. İdam!
    Ve tamtamcı davulu çalıyorken dam dam dam
    Ağlayan gözlerde fer kalacak mı dersiniz…

    İkbalin zirvesinden düşenlerden ibret al
    Pişmişler dergahında pişenlerden ibret al
    Yalın ayak yıldıza koşanlardan ibret al
    Bayraklar bayraktarı bulacak mı dersiniz…

    Öfkenin dört duvarı, içinde hırslı şair
    Demlenmiş, şiir yazar, fukaralığa dair
    Sinsi münasebetler, çatlak şiir, vesair
    Kaleli bu efkarla ölecek mi dersiniz…


    Hasbihale yapılan yorumlarda iki tanesi kısa olmasına dikkatimi çekti.Bunlardan bir tanesi üstadın aynı zamanda şair olan kızı Sakine hanım yorumu.

    Bu sese ses vermek zor çok zor....sabır acı bir meyve ama marifet onu yüzünü ekşitmeden yemede....babacığım....dünya çarkı geriye dönmüyor biliyorum ama umud etmek o kadar güzel ki bu umut gücünü veren ışıklardan olmak her kula nasip olmaz sana nasip edilen bu güzelliğin zerresinden nasiplenmeyi nasip etsin RAB bim....her ikinizinde güzel yüreğine selam ve saygılarımı sunuyorum geceler güne erecek.... babam....herkez ektiğini biçecek babam....

    kızın

    Bir diğeri ise Sayın Köksal Akarın yorumu.

    Olması gereken ile olması istenilen çok farklı şeyler ise, ne varlığın bir anlam bulur bu siyasetin meydanında; ne de varlığının varlığından haberdardır bu siyasetçiler! ...

    Saygılar hocam.

    Her iki yorumda kısa da olsa şiirde anlatılanı köşe başları itibariyle anlamış kişiler diyebilirim.

    Üstadın naçizane bir şiiri daha var ki o şiiri benim için çok büyük anlam ifade etmektedir.Acemilik zamanlarımda şiir tahlillerine merak saldığımda yaptığım tahlillerden biriydi o şiir.Şiirin adı GÜL KOKUSU.

    O ZAMANLAR YAPTIĞIM ANALİZ YADA YORUM ACEMİCE OLSA DA AYNEN BURAYA ALIYORUM ÜSTADIN ŞİİR DÜNYASINDA BİR HATIRA OLMASI ADINA..

    Alimin ilmini veren kapıda
    Marifet almamak züldür efendim.
    Dört duvarlı, üstü açık yapıda
    Pervane olanlar kuldur efendim.

    Ağır başlılığı ve öğreticiliğiyle eli öpülesi değer olan üstadımın şiirine geldiğimde dondum kaldım.tevazunun en derinini gördüm şiirde.Bir harfte kırk yıl hatırı yakaladım.Alimin verdiği emekle Marifeti yakalayamamanın en ağır zül olacağını yüreğine kazıyan bir insan bilmem özel hayatında iyiliklere nasıl mukabele ediyor,kendisine nokta kadar iyilik yapanlar kim bilir ne tür kalp cömertliği ortaya koyuyor.İlmin etrafında pervane olanların yani ilim ateşine tabiri diğerle marifet ateşinde pervane olanların kul olacağı gerçeğini çok muhteşem ifadelerle anlatmış Zülfikar üstadım.

    Dünya üç öğünlük herkes biliyor
    Kaç kişi var doğru yola geliyor
    Menfaat eleği kalın eliyor
    Bu da arsızlarda yoldur efendim..

    Evet hep büyükler bu gerçeği dillendirmişlerdir.Dünya üç günlüktür.dün geçti,yapacak hiçbir şeyin kalmamıştır.Yarın gelecek mi belli değil,o zaman anın yaşadığın her saniyenin doya doya kıymeti bil ve değerlendir gerçeğinin gözümüzün içine sokulması ve hatırlatılması…Menfaat eleğinin işleyişi,çok seyrek olması aslında kazandım zannedenlerin çok feci kayıba ramak uzaklıkta olduğunun ayan beyan ortaya konulması.

    Kini ihtirası koyduk bohçaya
    Gönül köprüsünden fırlattık aya
    Hakkın ihsanıdır bizdeki maya
    İtirazın varsa bildir efendim.

    Yine tüm zerremle önünde eğileceğim bir dörtlük daha.Kin ve ihtirası ulaşılamayacak kadar uzak yeri ifade etmek için ay tabirinin kullanılması ne kadar manidar.Demektir ki üstat aldığı ilimle kin olayını yüreğinden söküp atmış ve aslolan yüce kudretin kendisine kodladığı yüce değerlerin farkında olduğunu ve o mayaya uygun bir yaşantının dizelerde anlatılması gerçekten saygı duyulacak gerçekler.

    Sevda bahçesinde yeşermezse ar
    Bülbülün nidası gönlünü yakar
    Leylalar ne yapsın mecnun riyakâr
    Leyla’nın sunusu güldür efendim.

    Haya duygusuyla beslenmeyen aşkların onları yaşayanların iki yüzlü damgası yediği dizelerde üstat Sevgilinin sevdalısına sunduğu sevginin en güzel anlatanı ve yaşayanını temsil eden gül olduğunu ifadesi de ne kadar nesih ve yüce ifadeler

    Yüreğe gül ektim, dallardan anla
    Hak yol üzereyim yollardan anla
    Leyla dilde bayrak allardan anla
    Her mecnun tutamaz yeldir efendim.

    Yine sevda yine gül,yine yol.buram buram sevda,buram buram hakikat kokan dizeler.Üstadım bu gönlü nerede eğittiniz ki bu kadar ulvi duygulara açık.

    Daha diyeceğim bitmedi ama
    Kelaynak başını sokuyor kuma
    Koskocaman yırtık, küçücük yama
    Gönlü yaralayan dildir efendim.

    Sözümü özüme yoldaş eylerim
    Hak bildiğim neyse onu söylerim
    Sade laf-ı güzaf aşkı neylerim
    Bu gönül çağlayan, seldir efendim.

    Üstadım sende anlatacak şey bitmedi ama bende çözecek hal kalmadı.en büyük afet dil,tutulmadığı zaman en tehlikeli silahtan daha tahrip edici.Ve üstadım hak bildiğiniz yolda hak bildiğiniz şeyleri haykırınız her daim çağlayan olup çağlayınız.Siz bize kılavuz olabilecek ve yüreğimizi emanet edebileceğimiz engin bir yüceliğe sahipsiniz.Yazdığınız her satırın önünde hakikat olması dolayısıyla el pençe divan duruyor marifette buluşmak dileğiyle saygı ve muhabbetlerimi yolluyorum.
    MEHMET TEKECİ

    Zülfikar Yapar Kaleli yi birkaç sayfalık Şiir yolculuğunda tanıma k mümkün değil.Ben onun şiir yolculuğunda iki adet şiirine daha yer vererek bu yolculuğa şimdilik kaydıyla noktayı koyacağım.

    Üstadın birde herkesin kolay kolay altından kalkamayacağı Mensuriyeleri mevcuttur.Ben bu mensuriyelerin içeriğini okuduğumda şunu anladım ki Üstad gerçekten Mevlana gönüllü bir kişi.Kendisini şahsen tanıma fırsatım olmasa da sohbet imkanım oldu.Teknolojik imkanlar elverdiğince.Bu sıcaklığı konuşmalarda bile almak mümkün.Şimdi bu mensuriyelerden bir örnek koyuyorum bu yolculuğun bir kilometre taşı olsun diye...



    23) Özgürlüğü İçmek! ! -Mensuriye-

    “Ezeli mahkûm ve mahrum kimdir? ”
    diye sorulsa derim ki;
    yaratılış harcının bileşenlerine yabancı,
    tadına yabancı olan kişidir.
    Dünyayı dünya yapan mucizedeki bu hal
    insana hayat ve hürriyet bahşeden reçetedir.

    Artık özgürlükle nefesleşmek,
    hazzın bitmez deryasına dalmak vaktidir.

    ………………………Özgürlüğü içmek,
    ……….gönül yurdunu ziyaret etmektir.

    Bütünleşmenin maviliğinde
    bir engin gibi dalgalanan gönül mabedi,
    yaratıcının en büyük ihsanı olan
    özgürlükle birlikte insanındır.
    İnsan “insan” olduğunu bildiği müddetçe
    bu mabedin içinde yaşar.

    Vuruldukça kuvvetlenen,
    darbe yedikçe şahlanan mânânın gizemi
    sonsuz maviliğini sunmakta,
    hürriyet dağıtmaktadır.
    Mücadele insanın çeşnisi, bedeni.
    Ruhun cilası,
    kalbin müptelası.
    Özgürlüğün yokluğunda dâvâ düşüyor,
    sorunlar eriyor, mânâ tükeniyor.
    Dünya, dünya olmaktan çıkıyor.

    ……………………………Ey özgürlük;
    sensiz bu yelkenin seyri anlamsızlaşıyor.
    ………………….Seni azim diye içmeli.
    Çünkü azmin kamçısı sensin.
    ……..Kamçıyı vur, bedenlerde şaklasın.
    ……………….Acıma gaddar ol. Çünkü,
    …………… insan “insan” olmak istiyor.

    Özgürlüğün muhteşemlik simgesi,
    enginliğin delili.
    Bu enginde renkler ve dalgalar çizilmiştir.
    Özgürlüğün çapı renklerdir, dalgalardır.
    Sınırsızlık enginliğin gücüdür.
    Sınırsız olmak faniliğin yenilmesidir.
    İnsan bu gücün hem kendisi, hem de zerresidir.
    Enginde parsellenen benim, sensin.
    O enginliğin içinde zerreyiz biz.

    Ben, kusurlumdan şikayetçi
    bir tevazu ırmağı olmak,
    akmak istiyorum.
    Çirkinliklerimde güzellikler bularak
    asıl güzelliğe koşmak istiyorum.
    Ekmeğimin hilesiz, bereketli,
    emeğimin bir derya olması çabası,
    mücadeleye mecbur ediyor beni.
    Mücadeleye aşına olmayanın
    hamuru maya tutmaz.

    …………Bizim dağımızın doruğu özgürlüktür.
    ………….Biz açlığa alıştık,
    ……………..tuzu katık ettik.
    …………………Artık yeşerdiğimiz tarlalarda
    ……………………. özgürlük çiçeklenmeli.

    Özgürlüğü içenlerin nefesleri
    vasfını tarlaya aşılar.
    Tarla tohum istemez olur.
    Zira toprak zaten tohumdur.
    Bu tarla başı dik, anlı ak,
    omuzları kalkık, şahin bakışlı,
    er sözlü, mazlum dostu,
    zalimin başının belâsı olanların tarlasıdır.
    Bu topraktan artık irfan fışkırır,
    fazilet patlar. Çünkü,
    zahmet çekenin mürüvvet hakkı olsa gerektir.

    Yalan, hile, desise, iftira, zulüm,
    soy-sop bağnazlığı ile savaşmalı, dayanmalı.
    Çünkü kavga ederek sükunu kazananlar,
    zahmetin değerini anlarlar.

    ……………………Ey özgülük,
    ………….sensiz bir çıplak dünya
    ……yaratmayan mimara hamt olsun.
    ………………Sen bizim servetimiz
    ……………………..ve nefesimizsin.

    Zülfikar Yapar Kaleli


    Özellikle bu güzel mensuriyede giriş bölümündeki;
    Ezeli mahkûm ve mahrum kimdir? ”
    diye sorulsa derim ki;
    yaratılış harcının bileşenlerine yabancı,
    tadına yabancı olan kişidir.

    Birde Mensuriyenin sonuna doğru yani finalinde;

    ……………………Ey özgülük,
    ………….sensiz bir çıplak dünya
    ……yaratmayan mimara hamt olsun.
    ………………Sen bizim servetimiz
    ……………………..ve nefesimizsin.

    Bu muhteşem mensuriye ye yazılan şairlerin yorumlarına gelince..

    Leyla Akgülün yazdığı şu yorum kısa da olsa güzeldi.Ancak gerekli inceleme yapılmadan yorumlarının yazıldığı kanaati uyandı bende..

    ……………………Ey özgülük,
    ………….sensiz bir çıplak dünya
    ……yaratmayan mimara hamt olsun.
    ………………Sen bizim servetimiz
    ……………………..ve nefesimizsin...

    Özgürlükten daha büyük değer ne var ki...Allah ondan başkasına kulluk yapmamızı istemedi...Güzeldi teşekkürlerimle ağabey...

    Selam ve saygılar...

    Ve…….
    Bana göre Üstadın zirve şiirlerinden bir tanesi ÜÇLEME

    Hem içerik açısından hem mana bakımından hem şiirsellik açısından muhteşem bir şiir.Baştacı edilecek ve örnek gösterilecek numune i imtisal bir şiir.



    * Üçleme...

    Leylâ ile Gül Muhammed üçleme
    Gönülleri bire salması gerek
    Leyla yoksa boşa kovan çeçleme
    Ona arı girmez, solması gerek

    Leylâ’dır dünyanın arşta temeli
    Sırat köprüsünde Leylâ demeli
    Mecnunun ne ise gerçek emeli
    Ehlî kâmilde de olması gerek

    Gül dalında Leylâ yazar şüphesiz
    İsyân eden de siz, boyun eğen siz
    Uzaklardan biri gelir küpesiz
    O Leylâ’dır gönle dolması gerek

    Hasan, Hüseyin’in dilinde Leylâ
    Ali Murtaza’nın elinde Leylâ
    Resulü Ekrem’in gülünde Leylâ
    Her nefis Leylâ’yı bulması gerek

    Âlemi meleküt Leylâ’dan geçer
    Kuşlar Leylâ diye suyunu içer
    Her can bu dünyadan Leylâ’ya göçer
    Leylâ’nın gönülde kalması gerek

    Muhabbet aslında hâkikat şudur
    Leylâ damarda kan, dudakta sudur
    Evrenin hayali, niyazı budur
    İnsanın da ibret alması gerek

    Zülfikar Yapar Kaleli

    Yine 6+5 olarak yazılmış kafiye yapısı mükemmel,duraklar sorunsuz ve anlam yönünden muhteşem bir eser.Zannıma göre bu şiir zamanlar sonrada unutulmayacak nitelikte bir şiir.Şiire yazılan yorumlarda kendi yazdığım yorum dikkatimi çekti.

    üstadım leyla ve gül grubunun ana sayfasına astığımız bu muhteşem şiiriniz mükevvenatta var olan tüm gerçeklerin şifresi LEYLA.Gerçeğpe götüren aşkın iksiri leyla ve hakikate götüren leyla.yüreğinize sağlık.selam ve muhabbetlerimle...

    Ve üstadın bu yorumdan sonra bana yazdığı cevapta Leyla Hakikattir. Diyerek şiiri anladığımı teyid etmesi bizi ayrıyeten sevindirmiştir.

    Üstad dediğim ve gerçekten bundan şeref duyduğum ve buna da layık olan engin yürekli Zülfikar Yapar kaleli nin şiir yolculuğunu ve şiir dünyasını çeşitli kesitleriyle ele almaya çalıştım.Her şeyde olduğu gibi insanın yaptığı her şey noksanlık içerir.Ancak kişi noksanlardan korkarak yolculuğunu bırakmamalı.Bende bu şiir yolculuğunu anlatırken gerekli yoğunlukta konuya girememiş olabilirim.Bu benim şiire emek verenlerin yürek fırtınalarını hissetmeme mani olmayacaktır.

    Şiirle edeb dairesinde uğpraşan tüm gönül dostlarına diyebilirim ki şiir vefakardır ve asla kendisi ile uğraşanlara vefasızlık yapmaz.Üstadın hayatında gördüğümüz gibi.600 küsür şiir ve 7 tane kitap

    ÜSTADIM ŞİİR YOLCULUĞUN SONSUZA KADAR AÇIK OLSUN.GÖNÜL DÜNYANDAKİ IŞIKTAN BİR NEBZE OLSUN YANSITABİLDİYSEM KENDİMİ MUTLU HİSSEDERİM.
    SAYGILARIMLA…

    M E H M E T T E K E C İ

  • Leyla Akgül
    Leyla Akgül 13.06.2005 - 13:11

    Hayatımda onun kadar iyi bir insan görmedim. Her zaman dost, her zaman abi, her zaman İNSAN. Yüreği hep sevgiden, barıştan, dostluktan yana.

    Şimdiye kadar hiç yanlış bir yol göstermedi. Alçakgönüllülüğü, sevgisi, saygısı ve engin yüreğiyle günümüzün Mevlanası diyebilirim. Biliyorum Zülfikar ağabeyimi bu kelimeler anlatamaz.

    Ama onu hangi kelime anlatabilir ki? Sevgi ve saygıyla ellerinizden öpüyorum. Sevdiklerinizle sağlıklı, huzur dolu bir ömür diliyorum.

  • Gökten Aydoğdu
    Gökten Aydoğdu 13.06.2005 - 11:49

    Sevgili Üstad,şiirin hasını yazıyorsunuz.Okurken tereddüt etmiyorum biliyorum ki Zülfikar Yapar Kaleli'nin! O yazdıysa muhakkak güzeldir.Hepsinde ayrı bir güzellik ayrı bir heyecan! Ne mutlu size! Siz hep yazın emi!
    SAYGILAR
    Gökten Aydoğdu

  • Hülya Yapar
    Hülya Yapar 28.03.2005 - 09:42

    Çok taktir ettiğim ve her zaman şiirlerinden haz aldığım babamı övmekte sorun bende çünkü onu anlatmak için latin alfabesi yetersiz
    Zülfikar Yapar Kaleli çok iyi bir insan hani babam diye demiyorum ama çok iyidir ve ben onu çok seviyorum
    Canım Babam Benim...
    kızı Hülya Karaca

  • Gökan Öztürk
    Gökan Öztürk 24.02.2005 - 19:16

    Her şiirini okuduğumda aklıma o büyük üstad ABDURRAHİM KARAKOÇ geldi.. Sana herşey yakışır üstad... Yüreğin dert görmeye... Yaşı küçük içi okyanus olan kardeşin Gökan Öztürk