Kırkıncı kapıdayım,
Kırk haramilerin bakışlarından kırklandım.
Kırklara karıştı senli hayallerim.
Kırk kere gelmeyince,
Gelmeyensin.
Kırk gün kırk gece gidişine yaslandım,
Kırk yıl,kırk gün, kırk gece gidişine yaşlandım.
Kırkından sonra az’andan kaçtım.
Kırkından sonra aza tamahlandım.
Sen çoktun…
Kırkayaklar ayaklarını sayamadı,
Kırkayakla bana varamadın.
Kırk katır mı?
Kırk satır mıydı sana sevdam?
Kırk yaşıma,gözyaşımı takas ettim…
Kırk pınarı kurudu gözlerimin,
Kurumuş kırk gül bıraktım adının her harfine.
Kırkıncı kapıyı kırdım.
Döktüm kırkıncı yaşımı…
Yaşımı…
Kırarmış saçlarımın kırından
Kırmızı tokalarımı çıkardım.
Saçlarımı yokluğuna kırktım,
Sevdamıza dokuduğum kilimlerimiz
Kırkikindi yağmurlarında yıkandı,
Alnımın teri
Gözlerimin feri
Yüreğimin adı
Kırkikindiye aktı…
Kırık kalbime yanık bir türkü yaktım,
Efkârına kâr diye,
Sabrına şikâr diye…
Hâlâ canlılığa,
Hâlâ gülümseyişe,
Kırk bir kere Maşallah ve de
Kırk bir Yasin sindirdim…
Gönderdim…
Eyyüb’e de…
Gül’e de…
25.06.2012/Kırklareli
Kayıt Tarihi : 25.6.2012 14:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!