Harman sürer iken üstüne yağan
Karı görmeyenler kışı ne bilsin
Ufukta karların üstüne doğan
Nûru görmeyenler işi ne bilsin
Belime çıkardı yola düşünce
Ayaklarım buzlanarak şişince
Yalınayak kar içinde pişince
Suru görmeyenler taşı ne bilsin
Bir metreydi duvarlarda kalınlık
Delik tıkaçları çaput çalımlık
Bilnmezdi uydurukça filimlik
Kuru görmeyenler yaşı ne bilsin
Bağçeleri harabetti betonlar
Harabeyi imâr etti betonlar
Katlar kâşhaneler saraylar hanlar
Tur’u görmeyenler huşu ne bilsin
Günde tam üç defa damlardan karı
Kürürken yok idi başta dastarı
Üşürdü; gömleğin yoktu astarı
Seri görmeyenler başı ne bilsin
Dedem Gıramafon getirmiş köye
Köylüler merakla bu nedir diye
Başında karargâhta biteviye
Zoru görmeyenler tuşu ne bilsin
Ormanda büyüyen adam azgını
Terkederken dâvet etti kuzgunu
Hangi elde ormancının dizgini
Zeri bilmeyenler fişi ne bilsin
Bilinmez Zümrüd ü Ânka nasıl kuş
Kâf dağında yaşar yokuş mu, yokuş
Al takke ver külâh tokuş da tokuş
Teri bilmeyenler aşı ne bilsin
Şuaralar piri boşa sallamaz
Şairlik taslayan! Sırr’ı anlamaz
Mazlumun hâline zâlim ağlamaz
Duru bilmeyenler yaşı ne bilsin
Uydurukça kattın işin içine
Uydun Dilaçar ermeni piçine
Su nu? Nedir nasıl nerde hiçine?
Biri bilmeyenler beşi ne bilsin
Devenin kuşuna iftira eden
Domuzun peşinden ayrılmaz, neden?
Arifanı taşlıyorlar bilmeden
Ar’ı bilmeyenler şeşi ne bilsin
Hubbül Vatan Minel imân virdimi
Dînim ile seviyorum yurdumu
İrfan bahr’ine İSLÂMİ girdi mi?
Körü bilmeyenler şaşı ne bilsin
18 Aralık 2019 Çarşanba
Kayıt Tarihi : 17.12.2019 22:07:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!