……
ZOLANIN NANASI
…….
Yasami yalansiz kayirmasiz ihmalsiz ve yapmaciksiz samimiyette, dinc diri inanilir güvenilir ve zinde kilan celiskiler dengesinde, duyarliligi isler calisir reflekslerle istikrarli dayanikli tutan sey, diyalektigin ön gördügü esnekligiyle yerine gününe durumuna ve zorunluluk ihtiyacina göre - öncelerden edinilen bilgileri sonradan kazanilan deneyimlerde yoran ve yoguran - bütünlügünü harmanlayip tamamlamis irade yetkisi kararliligiyla, gerek ilgiyi gerek yakinligi gerek ortak cabayi gerek yalniz basina özgürlügü gerek saglam sarilmayi gerekse boslayip birakilmeyi emekle ve cesaretle besleyip yapabilirligin bellek bilinc azim sorumluluk ve tutarliligiyla mümkündür ancak.
Böyle dengede ancak insan hayatta kendine yasama sevinci sevgisi güveni alani toplumu ve boslugu arayan yeni dogumlari ÖZGÜR ve DIRAYETLI karakterde aklin fikrin vicdanin bilginin kilavuzluk ettigi rehberlikte kendinden sonraki hayatlara bütün acmaz cikmaz sorun ve cözümsüzlüklerini kolaylikla karsilayip üstesinden gelmenin insani degerliligini yetistirip büyütmeye dair özgür kisiligi ve özgün karakteri olan , eylemler ve kavramlar noktasinda hicbir karamsarliga kuskuya güvensizlige takintiya cözümsüzlüge caresizlige ve zavaliliga sersemleyip tökezimeden tüm basgösteren celiskilerini birlikte yasamanin onursal verimliligine dönüstüren ve bundan mutluluk saglik huzur cikartip sagiltan breysel ve toplumsal saglamayi kotarip kurtarir insan.
Yoksa yahut degilse bu refleksleri esnek uyanik dinc ve diri denge, tökezidigi yerde en basit kaygi keder dert ve sorunlarini hic bir ihtiyat tedariki olmayan yalan yanlis furya hamaset ve hurafe tüccar tacirciligiyle evvelce kazanilmis bütün degerlerini yer bitirir, yeni emek paylasim ve zahmet isteyen sorumluluklariniysa her türlü cürümüs kokusmus rezillik kepazelik sahtekarligiyla duygusuz ruhsuz ve kanaatsiz doyumsuzlugun sahsi menfaatinden baska hic bir islevi yahut iletisim toplumu olmayan bencilligin insanlik bedenini yiyip bitiren kir kahir linc tamah hirs gösteris ihtisam zevkine sefasina cürüyen bozukluklardan kokusmus doku parcalari ve yikici iltihap hasarlari dökülen irin ve cerahat raporuna dönüsür hayat.
NANA..
Italyan Frederiko FELLINI`nin Avrupa Cagdas Sinema yapimciligina ön ayak oldugu degisik meslek kol ve dallarindan edindigi tecrübeyle, sirklere ve gezginci hayatlara büyük ilgi duymasi ebebiyle bütün GERCEKCi Sanat kollarinda oldugu gibi gözlemledigi hayati oldugu gibi ortaya ( hic bir yorum beyan taraf önyargi katmaksizin ) isleyip sergilemeyi önemsedigi, LA TRAVATIA`ile de ( Sonsuz Sokaklar veya Sokaklarin Calgisi diye cevrileri yapilan ) kendinden sonra gelenlere halen fikir yol yöntem babaliginin ( bugünlerde ödüllü tüm Türk Film`lerinin de ) öncülügünü yaptigi ; ve Tatli Hayat, Kalpazanlar Cetesi, Sekiz Bucuk, Soytarilar, Kazanova, Orkestra Provasi, Gemi Gidiyor …gibi kimi sinema eserlerinin karisi Gulietta oynadigi, herseyin aldaticiligi, yipranmisligi, yozlasmisligi gercegini oldugu gibi gören ; ve saf yalin kalici ve inandirici insan ave toplum iliskilerine duyulan özlemi kisinin yorumuna birakir.
Avusturya`li digital dekerasyon manupuleli teknolojik insan modelleme yüzyilinin - akli karismis kafasi bozulmus insanligi ve dünyasi daraduman olmus- bedeni ruhu buz kesmigi vakkumlar icinde soguk ve silik öykülerin güncel konularina rejisörlük eden ; Kann Film Festivalleri`nde de defaatle ödül koparip söhretliler vitrininde ( Beyaz Kurdele, Yedinci Kita, Amour, Piyanist vs vs ) yer alan MICHAEL HANEKE (olaylari hem doktor hem müzisyen de felsefeci gözüyle bakip irdeleyen Amedeus Mozart`la Sigmund FREUD karma karisimi ) Fellini takipciligine yogun bir sekilde SIDDET unsurunu katip mayalayarak, ne kendinden birsey eklemek ne de etkilenmek diye bir meselesi olmayan; gercegin ve sadece GERCEGIN oldugu gibi ve göründügü sekliyle kim ne nerde nasildir arayisina sinema sanatini YENi GERCEKCiLiK adiyla isleyip yorarken, elbette ki onlardan en az yüz elli yillik zaman öncesinden GERCEKCiLIK akimi yapitlariyla ( cagdaslari olan Flaubert, Stendhal gibi isimlerle birlikte bize ilk öncülleri Nabizade Nazim, Samipasazade Sezai ile Gercekciligin edebiyata giris yaptigi, sonraki yillardaysa Toplumcu Gercekcilik olarak üm diger sanat kol ve dallarini da etkileyen Gercekcilik akimi; Hasan Izzettin Dinamo, Nazim Himet, Sabahattin Ali, Orhan-Yasar Kemaller, Fakir Baykurt, Rifat Ilgaz, Samim Karagöz , Enis Ayhan Ömer Faruk Toprak isimlerine yol ve yöntem gösterdigi ) her bakimdan rehberlik etmenin toplayip getirdigi romandir, Emile Zola`nin NANA`si.
Romanda rol dagitimi kim kimdi kim hangisi degildi bilmecesi son sayfasina varincaya kadar okuyan kisiye dönüp dönüp tekrar bakmasini gerektiren, sanki Fransa`da, o günlerde bütün olup bitenlerin yakin tanigi ve sahsen taniyanlariymisiz da , ordaymisiz gibi , isimler birbirine hem girizah hem de oldukca yakin cagrisimlar tonlamaktadir.
Ne tekelci, ne bulvar, ne elit, ne komprador BURJUVAZi sinif ve zümresi olusup gelismedigi hallerde ve durumlarda dahi, sökülüp koparildigi hayattan en cok insani degerliligini RAF DÜZENI DiSIPLiNiNDE posetlendirildigi OTO KONTROL mekanizmali bagimli ve güdümlülüklerle monoton ve tekdüzelige özel makinalasmis nesne bagimliliginin en belirleyici TOPLAMA KAMPI ve karsi konulmaz Mutlak OTORITE düzenegi olan Alis Veris Merkezleri ( AVEME ) beton bloklu serbest piyasaciligiyla, sosyal siyasi felsefi kültürel ekonomik bütün yapi taslarini toptanci serbest piyasa yaklasim ve anlayisiyla hem toplumsal, hem kurumsal, hem bilimsel, hem sosyolojik hem de siyasal olgulardan özgün refleks ve duyarliligini yitirmis, magazin cöplük canagindan kusnuk ve afyon artigiyla dirliksiz mutsuz sefil gecimsiz enayiye sayildigi ve siddetli sarsintilari hic bitmeyen aclik yokluk hiclik ve doyumsuzlugunu beslenip berbat olmaya param parca ederek, degil FEODAL tarim topraga dayali yahut sanayilesmis isci EMEKCI veya PROLOTER irgatlarini, en ilkel kabileleri dahi , dogduklari topraklarda varlik hükmüne cullanip cökerek alip satan sorunsuz zahmetsiz sinirsiz ve engelsiz sömürüye isgale ve yayilmaciliga esiret kafesi veya AVEME TAPINAGI olmaksizin yasayamayan; ve özgür yasamaya dair bütün akil fikir ilgi bilgi beceri haz heves istek cesaret beklenti umut yahut heyecanini tapindigi PATRONTANRILAR keyfiyetine itirazsiz tepkisiz topyekün teslim edenitaatlilikle, tek basina EMEK-SERMAYE celiskisinden dogan ARTI DEGER ( klasik marksit materyalist literatür tanimlamasi ) kendi degerlerine yabancilasmis kalabaliklari cark cevriminde ezip yutan sömürü DIKTATORYASI veya OLiGARSi SULTASI degil, en sefil- yoksulunun en aydin ve ilerici bildikleriyle beraber en vatanperver yahut milliyetci-yurtsever diye inancini güvencini iradesini ve itibarini ayni DIGITAL ORTAMLARDA avunup uyusup POPÜLER BEGENI TOPLAMA tek tip profilinde poz dekor fiyaka keserek; paranin kanun karar dikta rekor dekor hirs yaris gerilim bunalim muhtaclik yoksunluk mecburiyet ihtiyaclari yaratarak tüm degerleri esaretine aldigi hükümranlikla degersiz ekisiz ve yetkisiz kilmaya kiskivrak bagimliliklarla finanse ettigi; ve tezgah tezgah pazarlayan endüstri yollu ve kollu piyasanin tespit taksim ve tayin ettigi MAGAZIN mutfakli rol modellerinin markali numarali insanlik ölümünü hepten ve tümden calistirip isleten bir FASIZM türü yasanmaktadir en güncellemis haliyle istisnasiz tüm yeryüzünde bugün.
Burdan tekrar Zola`nin Nana`sina dönecek olursak :
Yoksul sokaklardan daha ilk bulug cagindayken kendini her yas ve her boy mahle milletine öptürerek karsiliginda ölünceye kadar yemeye bikmadigi , cogu zaman acligini onlarla doyurdugu ve cok sevdigi sekerlemeler alir Nana. Serpilip büyüdükce de saclari omzu kalcasi beli baldiri topugu gögsü gözleri dokunani ve bakani kendine kopmaz baglarla büyüleyip ardinda yolunda sürükleyerek tutku zavallisi fakir birakan sehvetin ve cazibenin sahibi olur cikar.
Gazeteci Fasori, Banker Stayner, Bahis Borsacisi Vandöver, Tiyatro Sahibi Bördanov, Berber Fransis, Kont Müfa, Kontes Sabin, Hazir Yiyici Dagöne, Lera, Malour, Mnyon, Roz, Satin, Gaga, Luise, Simon, Labordet, Blansh, Klaris, Karolin, Marki de Suar, Filip, Jorj, Lor, Fanton , La Trikon …gibi kimi tiyatro oyuncusu, kimi kadin erkek cöpcatan tüccari rol dagiliminin belli basli isim sahibidirler romanda.
VARiYETTE TIYATROSU, sahne ve salon gerisindeki dekor giysi bekleme odalari ve loca koridorlarinin sahne ve kostüm ivir zivirlariyla ortaliga dökün sacin bogucu hava ter ve sabun koktugu, oyuncularin cogunun üst kat odalarda yatip kalktigi, diger bos kalan zamanlardaysa sehrin kaldirimlarinda, madam Lor`un, Madam Rober`in veya- cogu zaman Madam Moluar`in fiyatta anlastirip cöpcatanlik ettigi- La Trikon`un lokanta ve hotellerinde ücretli yosmalik ettikleri, mal muhit mesken ve mekan sahibi sahibi Bördanov ´un sahne yeridir. Bu yüzden de her defa sergilenen oyun provalari sirasinda kadrosundaki oyunculara en adi ve asagilik muamelesi yaparken, tiyatrosundan bahseden herkese `kibarlik etmene luzum yok, kerhane diye kisa kes sen suna ` demektedir mekan sahibi Bördanov.
Antik ve mitolojik icerigi bir oyundur VENÜS. Orada yildizlar gezegenlerle beraber, Yunan taht tanri ve tanrica ahalisinin namus ahlak inanc düzen ve namussuzluk üzerine toplum degerlerini gercek hayat insanina özgün deneyip sinayan gel gitleri, erdemliligi ve iffetsizligiyle, sözde ve görünüste en saglam duruslu iliskilerin ic yüzünü tüm gercekligiyle ne denli dayaniksiz, sahte, yalan , gecersiz, kaypak, kof, eksik, yapay, oynak ve hükümsüz oldugunu tepeden tirnaga - en siradan sakil vasifsizdan en kudretli tanrilar tansisina kadar –sahtekar suretini aciga vurarak nasil zavallilasabilecegini sergileyen yoldan ve bastan cikarici kivrakligiyla VENÜS rolünü oynayan NANA`dir, sarki söyleyerek onadigi piyesin aslinda sesiyle herkesi kendine güldürüp yuhalatmasina ragmen, takip eden perdelerde gittikce üstünü basini soyunup dökünerek; finaldeyse ip ince tül altinda sehvetle bükülüp kivranan ciril ciplakligini gözler önüne seren isveli cilveli sunumuyla, gittikce ünü tüm Paris`i saran görsel acligi kirbaclayip kiskirtan basroldeki fettan kadin ve vazgecilmezi olandir. Buna her gün tiyatroya eksiksiz gelerek, kimin ünlü kimin olup olmayacagina dair reklam nitelikli dedikodu ve magazin gazateciligi yapmakla beraber, piyes metin yazarligi da yapan Fasori` de fazladan katki sunar.
Kürt mafyasi, ülkücü mafya, uyusturucu mafyasi, arazi mafyasi, otopark mafyasi, karadeniz mafyasi, gida mafyasi, orman yanginlari mafyasi, fuhus mafyasi, mülteci mafyasi vesair ve benzerlerinin paraya dayali finans ve dijital eksenli birbirine rakip ve güc denemesi yaristirarak gasp ettikleri toplum ülke devlet millet bozulmuslugunu sadece patron tanrilarin ve yeri isbirlikcilerin yönetim denetimine bagli sahibi tarafindan kullanilabilecek miktarda kimlik kisilik kalip kostüm kulvar format kurulum yazilim ilgi iletisim bag ayar durum koordinat egim degisim dönüsüm firekans caka cürüm vade tehir devre evre ve inanc takinip kusanip gösterime girebildikleri kadar gösteriste sunarak, bugün hic bir polisiye güvencesi yok sinirsiz kuralsiz siddetin koruyup kolladigi ihlallerin yerlesik yaygin hale geldigi rantin talanin gaspin soygunun vurgunun sömürü ve isgalde yargi yasama trafik kanun kural ahlak inanc itibar tanimayan, türban takkeyle sinirlandirilmis yapay yapmacik katakullede her üc apartmanin birinde fuhus dairesinin cökmüs cürümüs ve kokusmus düzeni en rezil yerinden patlatip, yalan dolan yanlislarla yasamaya alismis toplum devlet millet yikilisini ve insanlik ölümünü mezarlasmis sehirler bünyesiinde zirveden zirveye sivrilip yükselen beton arbedelesmelerine tasiyarak ; cogalan nufusu kadar tüketim piyasasina malolmus kayitsiz liyakatsizlige toplumun bütün katmanlarini ayni asagilik düsüklük zemininde esitleyen; yanmis yagmalanmis tarla toprak bag bahcelerinin cölünü sosyetik kul dairesinden uzaklasan hayatini seyrederek, yikim yagmalara alismis uyusmus ihtiyac artiran müsteri dekor ve rekor düzeyinde, parayi basip alana babalar gibi övüne kubara, el degmedik bakirligin sahil kiyi koy köse bucak toprak ülke devlet millet ve toplum degerleri satisi yapmakla, hic bir yol iz köprü kurgu veya üclü besli cetelere sayisi belirsiz mafyalasma sahsi cikarciliginin menfaat mütahitliligiyle gelismis büyümüs saygin istikrarli insanliga varamayacaginin- onur gurur duymakta bagli bulundugu carkin ve cevrimin ihanet ihalesini harfi harfine isleyip icraa eden bop.
Burayi böylece birakip y yeniden Zola`nin Nana`sina gelecek olursak :
Hic duyguda paylasimda ilgide cevrede iliskide fikirde vicdanda onurda düsüncede ahlakta inancta itibarda kültürde dilde ailede..kisacasi insan itibar ve haysiyetinde kisiligi karakteri inanilir ve güvenilir hic bir tutarliligi samimiyeti ve degeri kalmamis, yanlis-yalanlarla ic ice , yan yana , üst üste ve alt alta yasmaya alismis yozunmus her türlü arizayi pisligi ve bozuklugu icinde tasiyan sosyal ekonomik siyasal ve toplumsal dokunun, her türlü pezevenligi ve kahpeligi resmen günlük yasamin kaniksamis alismis ve sindirmis soyut soguk kendi icinde ölüsünü yiyip bitiren ögünleriyle, karisi Roz`u hep baskalarina peskes eden Minyon `un davranis kalibi neredeyse bütün Paris ve Fransa`in Prusya savasi öncesi ve sonrasinin sosyetik zümreden alt tabakalarin ro modellendigi yerlesik hayat tarzidir. Ilerde gelecek olan bu savasi Bismark Almanya`sina karsi kaybederler Fransizler. Ardindan Karl Marks, ana fikri ve malzemesi Proleter Devrim olan Paris Komin Ayaklanmasi`ni, yendigi Fransiz`larin kurtarici yardimina yetisen Bismark desteginde, hayal kirikligi ve hüsranla sonuclanacaktir.
Banker Stayner ilk sosyetik zümrenin NANA`yi kendi mülkü ve zevki olarak ugruna servet döküp kirda kösk satin alarak gönül eglendirir. Paristen ve sahne söhretinden kopup genc kizliginda özledigi dogal hayati buldugunu sandigi sirada köskün yakinlarindaki KONT MÜFA ailesinin ilgi ve cazibesi olur isveli cilveli Nana. Evin kücük oglu ve MÜFA`nin kayinbiraderi Jorc bu siralarda Nana`nn zevki sefa eglencesi olur. Bu süre icinde tiyatrodan bagi kopar ve yerini alan baskasidir artik bir daha da dönme sansini yitirir. Günden güne Kont Müfa girer yosma günlügünün istesine. Kirdaki hayattan bikinca eski tiyatro arkadasi Fanton ugruna bütün arkadas ve cevresini terkederek nufusta yeri olmayan, baska da hic bir is görmeyip ortak birikimlerini yiyerek evlilik benzeri iliski yasarken, birikimleri azalip eksilmeye yüz tuttukca Fanton`un hergün dayak atmaktan zevk aldigi ve günden güne de siddetin dozunun arttigi , en sonunda da artik kendinden bikip usandigi gerekcesiyle bir baskasini yataga alip Nana`yi bes kurus meteliksiz kapiya koydugu gün, Satin `e rastlar. Satin de Tiyatroyu birakmis neynelmine yolda sokakta kimi bulur anlasirsa ücretli kahpelik etmektedir. Uzun zaman birlikte bu yolun sokakta sürterek hayati zehir zikkim yerinden kazananlar yolcusu olurlarken aralarinda sapkinlikta sinir tanimayan Lezbiyenlik escinselligi de baslar..
Sayfa ikiyüz otuzdan ikiyüz elli – altmislar boyu bu zügürt günlerin iliginden yiyip bitirdikce her günü FONTANA gazap hiddet asagilama tiksinti ve horlama yövmiyeli dayak kötekleriyle gidasini ögününü ve ödülünü aldigi siddetli kabusa dönüsen satirlarini dile getirir Zola`nin Nanasi.
Derken kralin sarayinda yeri mevkisi olan Kont Müfa, daha önce manastir papazi yasadigi hayattan cazibesine büyülenip cekim alanina karsi koyamadiginin hapseden dürtüsüye alir cikarir bu yoldan; yalnizca ve tek basina kendisine metreslik etmesinin sözünü yeminini alarak özel kurulumlu gösterisli zevke özel Villa donatir Nana`ya. Kont`un karisi Satin`se Minyon `un bile bile pezevenkligini yaptigi karisi Roz`u birakarak, gazeteci Fasörü ile oynas fingir icindedirler. Ilk günler baslangicinda bu sözü tutar gibi gelir gider ortam. Lakin bu tek düze serüvensiz monoton kapsül icindeki hayat ona göre degildir, sözünü yer ve yeminni bozarak bildigi fahiselige kaldigi yerden sakli gizli devam eder Nana.
Her gelen bir baskasini kirine bulasigina cizmesini kisiligini karakterini silip tekrar kirlendigi evi odasi salonu yatagi kösesi hic bos kalmayan ve birbirinden sira bekleyen bulusma karsilasma ve RANDEVU merkezidir artik. Hatta öyle ki, birbirine hasim hisim akraba olanlarin bile ayni kokusmus rezilligin hic bir ihtiyati cekingesi olmayan yol ahlak kural meziyet onur tanimayan kapilmis ve adanmis asagilik ve kisiliksizlik gösterisiyle, ayni kadinin etine ve cazibesine tünemis birbirinden farksiz, kimse kimseye yerecek diyecek ayricalikli degeri olmayan les kargalari gibidirler. Hatta orda gelen gidenlerin mesai yogunlugunu kabul etmeyen her kim olursa, -kiskanclik gösteriminde bulunan ve tüm lüks giderlerin finansör Müfa en basta olmak üzere- kapiya konulacagi tehdidiyle en asagilayici tavirlarla susturulup sindirilmektedir. Müdavim müstriler arasinda birbirinden yatak sicakligini devralan Jorc ( zizi bebek diyordu Nana ona ) ve Filip de vardir. Yalan yanlis kokusmus cürümüs hersey, dogru dürüstlügün kavram ve cevrim yerini almis doldurmustur.
Sayfa ikiyüz yetmis dokuzda parayla kendini sattigi Müfa`nin kiskanc salvolarina `saklamiyorum iste, karin da seni gizli yaldizlatiyor, ben dürüstce yapiyorum bu isi hic degilse ` demekte mesela.
Lea Nana`nin agirlikli müsterisi Paris Sosyetesi olan fahiselikten kazandigi parayla gecinen Halasi, Lui kücük yastan itibaren babasinin kim oldugunu kendi dahi bilmedigi ve dogdugu günden beri ölümcül bir hastalikla cebellesen, sadece hatirladikca ziyaret ettigi annesinin aklina düsen ve dogdugu günden beri Halasi`nin ücret karsiligi bakimini üstlendigi henüz cocuk yastaki ogludur. Zoe ise, bütün evlerini Kerhane olarak kullanan kadinlarin banyo döküntüsü temizliginden gelen gideni ilk kapida karsilayip salonda siraya koyarak terligini kusagini kostümünü giydirmek ve kahpe yollu hayatin trafigini uygun usule göre idare etmekle kalfa yerine konan; yer yer akil fikir de danistigi Nana`nin bir diger ev ici ücretli hizmetcisidir.
Mart / 22
Seyfi KaracaKayıt Tarihi : 22.3.2022 16:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!