Ayrılık Düş Olsa
Gözlerimi her kapadığım rüyada
Sanki gerçek oluyorsun biraz daha
Bir yalana inanmak senin kadar zor
Bir düşü hatırlamaya çalışmak kadar
İçimdeki bu hezeyan
Seni sevmenin tarifsizliği
Seni yokluğunda yaşatmak kadar zor
Kimliksiz,başına buyruk cümlelerim
Bana,zamana ve her şeye inat
Beni beklemeyecek kadar sabırsız düşüncelerim
Ayrılığın deminde ölmek kadar rahat
Bu sabah güneş gölgeledi günü
Gecenin karanlık adımlarının izlerini silmişcesine
Gözlerimin cevabı olan her damlası
Yok olup gitmiş hiç süzülmemişcesine
Daha çok mu gün var sevmeye?
Daha çok mu var ikili yalnızlığıma?
Daha çok mu bedeninden ruhundan?
Kendinimi alıkoyamamışlığıma
Oysa her sancı peşinden getirmiyor
Bir annenin çocuğuna vustlatını
Bir bünyenin diğeriyle tamamlanmasını
Aşk,onun gözlerinin içine bakıp o anı yakaladığında,onun için ölmeyi göze alma çılgınlığı kadar yalın duruyordu bende.Taa ki bakışlarımın artık suretinden ibaret olduğu ana kadar...
ZİYA KARAKOYUN
Varlığın saklı hazinemdi sevgilim
Koyu sevmelerimin dönence tadıydın
Işığıydın zifiri karanlık hislerimin
Sabahlarına uyandığım gün batımıydın
Bir nehir boyunca takipsizdi,kolların bedenimde
Zembereğinde boşalan,hoşnutsuz incelikler
Aklı başında durmayan yalan sevgili
Kendini aldatmadaki nafile sevişler
Suçunda saklayamadığı, masum ihaneti
Beyhude yakarışın,alaycı gören bakışlarına
Aşkın zamansız pusulası
Kalbe dönük bitmeyen ağrısı
Yalnızlığa birikmiş mektuplar kadar uzak
Kanatıyor benliğimi her satır arası
Seni hangi bulut saklıyor?
Siyah bir aşkmış bu,beyazdan çalınmış
Durmamış yerinde,yaşamak için geç kalınmış
Varlığını unutmuş özünde,öylesi sabırsızmış
Bilmemiş yaradanı,tuz buz olup saçılmış
Soğutulmuş ifadesinde,hiç yumuşamış
Hesaplaşıyorum sensizlikteki dargın geçmişimle
Daha fazlasını yapamayan ben
İlmik ilmik dokunuyor acı nezaketiyle
Söküp atamıyor seni cılız bünyem
Savunamıyorum kendimi öyle çocuk gibi
Aşkın tarihçesine uğrar
Sevdamınızın bir araya gelmeyen iki yakası
Düşük cümleler kurar
Utangaç gözler,iki gönlün kavuşma duası
Ket vurur imkansızlık seni alıp gitmeme
İtiraf edemediğim asılsız suskunluğum
Dolaştım sokakları ellerim cebimde
Bitecek bu küçük şehirdeki konukluğum
Üzüntü,mutluluk ikilemi samimiyetimde
Düşüncelerim yerini buluyor,boş dükkanlarda
Sevmeye eşlik ediyor kalbim seni
Adım adım yaklaşıyor
Çözülemeyen bilmecelerin tatlı hevesleri
Aramaya başlıyor kesilen nefesleri
Tutuyor içinde pandora misali
Aşka bir öykü daha atıyor
Su yüzüne çıkan sevinçleri
Koşulsuz sevgiden umursamaz çalıyor
Tanımlanamayan bu çocuksu heyecan
Kendini bırakıyor korkuya karışık
Geri dönmüyor vazgeçmeye yanaşmayan
Karmaşıklığa bırakıyor direnmeye karşılık
Aşk anlatmanın her yolu
Değil midir yaşamak bu cazibeli oyunu?
Her büyüyen yürek gibi
Düştüğü yerde öğretiyor sevmeyi
Çetin savaşlara meydan bırakıyor
Ya biz olma zaferi ya da şaibeyi
Sırtımda taşığıdım çıplak ürperti
Yüzümde mutluluğa namzet esinti
Avuçlarımda acabanın kasveti
İkilemin yarattığı belirsizliğin zevki
Seni seviyorumlara muktedirim
Dilimden düşeceği günlere kefilim
Ama usulca sokuluyor bilinmeyin endişesi
Aşık olma hali nasıl vukuğ bulur?
İnsan kendi içinde nasıl savrulur?
Başka kalbe nasıl hükmonulur?
Beraber yanmaya nasıl hasıl olur?
Bu soyut çocuk nasıl korunur?
Yoksa büyütülüp can da yok mu olur?
ZİYA KARAKOYUN
Sevdanın iki uzak ucunda
Yüreğimi gönderdim iki hayat boşluğunda
Baş döndürücü anlamsız gülüşlerim
İki cana bürünüyor sevmek hoşluğunda
Uzakta dönmesini beklediğim çarpıntım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!