Öyle hain bir ustalıkla
örülmüştür ki duvarları...
Ve öyle usta bir hainlikle
tıkanır ki hemen,
azıcık ışık sızsa bir yerinden...
Bölüşülegelen paydanın
kozacık kozacık dünyacıklarında
tıkılıp kalmış
tırtılların öyküsüdür bu...
Enlendikçe enlenir duvar...
Enlendikçe enlenir...
Zincirlenir o seyir içinde sımsıkı
eller, kollar, kafalar...
Daha da beteri,
kelebekleşme düşleri de solar
an be an...
Ve duyulmazlaşır çığlıklar
yalnızlık kırbacının şakırtısından...
Aynı toprak,
aynı hava,
aynı su...
Aynı paydanın hamurunda,
aynı devinim yasalarıyla
yoğrulduğumuzu
kavramak kalıyor geri...
Ötesi paylaşmak...
Çıkmak yani kozacıklardan...
Kaldırmak yani duvarları...
Kurtulmak yani zincirlerinden...
Azaltmak yani dehşetini yalnızlığın...
Duyumsamak yani
uzansan dokunabileceğini
en uzak yıldıza...
O da aynı paydada ya çünkü...
Şu işe bak! ..
En uzak yıldıza ulaşmak
mümkünken,
en yakınındakinden bile
uzak düşmüş insan
bölüşe bölüşe...
Paylaşmak derken bile
bölüşmekten söz ediyor özde...
Bölüşmek başka iş oysa,
paylaşmak başka...
Taban tabana zıttına işler hatta...
(Haziran '98)
Muammer ErturanKayıt Tarihi : 29.1.2006 07:37:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)