Zindandan Mehmed'e Mektup Şiiri - Yorumlar

Necip Fazıl Kısakürek
339

ŞİİR


3242

TAKİPÇİ

Zindan iki hece, Mehmed'im lâfta!
Baba katiliyle baban bir safta!
Bir de, geri adam, boynunda yafta...
Halimi düşünüp yanma Mehmed'im!
Kavuşmak mı? .. Belki... Daha ölmedim!

Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli,

Tamamını Oku
  • Hey Ozgurluk
    Hey Ozgurluk 14.01.2011 - 05:13

    Yani su mu: Nazim'i veya Necip'i baska kimse okumasin. degerlendirmesin mi?kaldi ki Nazim'in hemen hemen her dilde cevirileri yapilip sevilerek okunurken.lutfen kisisel hitaplardan vazgecin!

    Cevap Yaz
  • Hey Ozgurluk
    Hey Ozgurluk 14.01.2011 - 05:03

    Komiksiniz Naci bey.T.C butun bilgilere sahip merak etmeyin.suraya bakin ya.begenmediginiz bir bilgi verdim diye nerdeyse beni herhangi bir orgute bagli terorist ilan edeceksiniz.varsa bilginiz ve beceriniz dusunce ve dil boyutunda tartisin benimle.kaldi ki bu durumda da Diger insanlarin burdan kacmasina neden oluruz.bence bunu burda kesmek en iyisi.dusuncelerle/edebiyatla ugrasmak istiyorum burda.

    Cevap Yaz
  • Hey Ozgurluk
    Hey Ozgurluk 14.01.2011 - 04:58

    Bakin Naci bey o gun ozelinize yazdigim gibi benim amacim kisisellestirmek degil konulari.kimligimi de siz sorun ben cevap veririm oldugu gibi.Necip Fazil'in 81'de hukum giymesine neden olan maddeyi inrternetten arastirin bulacaksiniz.wikipedia'da vardir mesela.
    benim derdim kimseyi karsi karsiya getirmek degil.bilakis insanlarin olmasini istemedigi ama gercekte olan seyi soyledim.
    bir bolgenin bayragini ayirmakmis:))bakin empati kurmaya calisin biraz sadece.tipki bir onceki yazimda belirtigim gibi.ve lutfen kisisellestirmeyin.varsa karsi teziniz veya bilginiz onu belirtin.saygilar!

    Cevap Yaz
  • Hey Ozgurluk
    Hey Ozgurluk 14.01.2011 - 04:33

    iceri-den yazilmis bir siir...

    her ne kadar ayri dunya goruslerine sahip olsak da durum tesbiti yapmak ayri seydir.
    'Kemalizm, Fasizmin resmi adidir'..kendisine yonelik her tehditi olumle cezanlandirdigi icin.Necip Fazil da bunlardan biri..bunun icin de cok komik gerekceleri vardir Kemalizmin.Bakin Necip Fazil'in 81'de hukum giymesine neden olan gerekce icin ne deniliyor:' Necip Fazıl 'Atatürk'e hakaret etmeye meyilli olmak' gerekçesiyle mahkûm edilmiştir. birileri burada cikip bu dusuncelerimizin tersini soyleyecektir sanirim ama biraz durun ve dusunun derim.bakin baska bir not aktarayim-ki bugun sizin basiniza gelmemis olmasi yarin basiniza gelmeyecegi anlamina gelmez.
    bazi seylerin ongorulugunu yapabilmek icin de insan olmanin getirdigi degerleri on plana cikarmak cok onemlidir

    ' NAZIM HİKMET'E İLK VE SON HİTAP

    Nâzım Hikmet!
    Nafile çabalıyorsun.
    Sana kızmıyorum. Kızmıyacağım.
    Hiç bir operatör, ameliyat masasından kendisini yumruklıyan kanserliye, hiç bir gardiyan, parmaklığı içinden kendisine deli diye bağıran çılgına, hiç bir hâkim darağacı önünde küfürler savuran mahkûma kızamaz.

    Ben kendimi, ne kanser operatörü, ne deli gardiyanı, ne de ağır ceza hâkimi şeklinde görmüyorum. Fakat görüyorum ki her hareketim, seninle hiç de alâkadar olmadığı halde, ciğerine neşter gibi saplanıyor, seni delilerin parmaklığı gibi bir azap çerçevesine hapsediyor ve başının üstünde ip varmış gibi kudurtuyor. Beni, doktor, gardiyan ve hâkim şeklinde gören sensin! Senin bu halini sezer sezmez artık sana kızmıyorum. Merhamet ediyorum.

    Sanma ki ben öfke kabiliyetini kaybetmiş bir adamım. İnsan başiyle fare kafasını birbirinden ayıran tek hassa, bence fikir öfkesidir. Bir hiç için ölçüsüz öfkeler duyacak kadar alıngan ve hassas bir mizaç taşıdığımı sen de bilirsin. Fakat bu öfke, iyi kötü bir kudreti, bir şahsiyeti, bir mesuliyeti kalmış insanlara ve hadiselere karşıdır. Sen mazursun.

    Çünkü iflâs nedir, onu bütün hacmiyle idrak ettin.
    O kadar yalnızsın ki, etrafında bir sürü (namı müstear) dan başka kimse yok. O kadar konuşulmuyorsun ki, isminden ancak kendi (namı müstear) ların bahsediyor. Eskiden herkesin dilinde bir problem gibi gezinmeyi tercih eder ve bir dedikoduya, bir ankete doğrudan doğruya iştirak etmeyi Greta Garbo esrarına aykırı bulurdun. Şimdi bir yerde anket oldu mu, kıymeti ve seviyesi nedir, hiç düşünmeden, kapısı önünde aç biilâç bekleşen yedi sekiz kişinin başına en evvel sen geçiyorsun ve sıranı kaybetmemek için kimbilir nelere baş vuruyorsun? Fıkraların baş sahifelerden moda sahifelerine atılıyor, gene yazıyorsun. Hatırlanmak şartı ile ne hakaretlere razı değilsin? Tükürüğü bile uzun zaman gıda edindin. Şimdi o da yok. Bir zamanlar, şiirlerinde (kıllı ve kalın) olduğunu ilân ettiğin sarışın ve pembe ensenden, şunun bunun tokat izleri bile uçmuş. Zaman seni değil, yüz karalarını bile götürmüş. Ne hazin bir manzaran var. Akşamları, beyoğlu sokaklarında, yüzlerinde kalın bir duvak, ayaklarında bir çift siyah bot, ellerinde köpek başlı bir şemsiye, ağır ağır geçen sabık Rum aşüfteleri bile senin kadar merhamete şayan değildir. Artık nefret vermiyorsun. Zamanın hainliği önünde insanları tefekkür ve merhamete çağırıyorsun.

    Bundan bir kaç ay evvel Bâbıâlide, Ştaynburg lokantasında seninle şöyle konuşmadık mı:
    Ben - Gazetelere yazdığın bu fıkraları nasıl yazıyorsun, bu kadar adileşmeye nasıl tahammül ediyorsun?
    Sen - Ne yapayım, ekmek paramı kazanıyorum. Başka ne yapabilirim?
    Ben - Kendinden ve haysiyetinden bu kadar fedakârlık edeceğine niçin potin boyacılığı etmeyi tercih etmiyorsun?
    Sen - Potin boyacılığı etsem, bir şey zannederler de beni bu işten menederler.
    Kendisini bu kadar saçma bir mazeretle teselli ediveren, hakikatte tesellisi olmıyan seninle görüyorsun ki ben hiç bir gün kavga etmedim. Sana selâm verdim. Sana acıdım. Bu kadar düşmene -acısını ben duyuyormuşum gibi- razı olmadım.
    Şimdi bana -tam da senden bekliyebileceğim bir tarzda- çatıyorsun. Devlet günlerinde seni rakip diye almaya tenezzül etmeyen adam, bu perişan halinde sana nasıl tenezzül eder? Artık sen benim gözümde hiç bir şeyi temsil etmiyorsun. Ne hokkabaz şiirini, ne işporta komünizmanı, ne hile ustalığını, ne 24 saatlık reklâm açık gözlülüğünü... Senin nene mukabele edeyim?

    Aynı ideoloji içinde vaktiyle sarma dolaş olduğun ve içlerinde fikirlerine taban tabana zıt olmama rağmen konuşulabilecek insanlar bulduğum gruplar, yani sana benden daha yakın zümreler bile seni, fikir ve sanat âdiliğinin, dolandırıcılığının prototipi diye gösteriyorlar. Bana ne düşer?

    İşte açıkça söylüyorum: Ben senin kâbusun, geceleri uykuna giren umacın, her an yokluğunu hissettiren şeytanınım. Sana acıyorum. Fakat elimden ne gelir?
    Çektiğin yokluk ıstırabına hürmeten, sana vaktile vermediğim şerefi veriyorum. Seninle ilk ve son defa olarak konuşuyorum. Fakat hepsi bu kadar. Dediğim gibi sen, bence artık mazursun. Seni affediyorum, ve ne yapsan affedeceğim. Bu vaade güvenerek istediğini yap! Sakın bu fırsatı kullanmamazlık etme!

    Yalnız bil ki, sönmüş ve pörsümüş hüviyetine, o kadar muhtaç olduğun ve elde etmek için ne yapacağını bilemediğin hayatı nefhedemiyeceğim.
    Ölü diriltmek ve müflis kurtarmaktan âcizim.

    Benim hakkımda, içinde hapsettiğin şeylerin hacmini bilmiyorum. Rivayete göre üç perdelik bir piyes, rivayete göre bir roman...

    Fakat sana karşı hiçbir taktiği kalmamış adamın, bütün bir samimiyet ve açıklıkla içini tasfiye etmesine rağmen söyleyebileceği her şey ve sırf sana hitap etmekle düşebileceği bayağılık burada toptan ve ebediyen nihayete eriyor.
    İşte görüp göreceğin rahmet!

    (11 Nisan 1936)

    Necip Fazıl Kısakürek'



    Cevap Yaz
  • Sükûn Ve İnşirah
    Sükûn Ve İnşirah 14.01.2011 - 04:03

    zindan iki hece
    ruhu bilmece
    sesin yankısından efsun devşirenlerin
    yumruğu hep sıkılıların
    öfkesi başından aşmışların
    direnmenin lezzetine varmışların
    çoğalttığı iki hece

    zin-dan
    tin hürlerinin zindelik mekanı
    yusuftan ibrahime
    tin-dan larının gong baresi

    zindan iki hece
    her kıvırımında bin sükut
    her yakarışında bin çığlık
    en dumur zamanlarında aklın
    damarlarına tuğla salınanların
    çoğalttığı iki hece

    elma iki hece
    havva iki hece
    adem iki hece
    gece iki hece
    hece iki hece

    dünya iki gece
    biri doğulduğunda
    biri ölündüğünde
    yıldızlanan

    oysa hiç bir anıtta bulunmaz
    bizim gözyaşımızdaki zafer ifadesi
    hiç bir manifestoda yayınlanmadı
    sesimizin hüzne kayan alfabesi
    hiç bir alan alamaz
    korkumuzun kalabalıklarını

    ki madem dünya deniyor bu tam açık cezaevine
    madem ki reddederek başlıyoruz ve
    saldırışla devam ediyoruz hayat denen ezaya

    öyleyse
    gözümüzden kırpılan yıldızları saymaya bir an yeter de
    kırpık yıldızlarımızı yapıştırıp ay(la) maya bir ömür yetmez

    elma çaldık
    zindandayız
    adem babadan tevarüs bir hüküm
    havva anadan doğma bir kırık iç geçirme
    yiz

    sadece..


    @..

    Cevap Yaz
  • Sükûn Ve İnşirah
    Sükûn Ve İnşirah 14.01.2011 - 03:59

    onlar öyle bir darlıktan geçtiler ki

    kır düğünlerinden dönenler gibiydiler
    beyaz urbalarına illaki çamur
    ayakkabılarına mecburen çimen
    bulaşmış olmaklıklarından
    tanınırlar

    onlar
    yani göğü bir pencereden izleyip
    yine de göğü izlemiş olmak lütfuna
    varanlar

    darlıksa darlık
    varlıksa varlık
    farkı farketmeden
    ve göğün anlamını asla
    terketmeden
    buluta
    yıldıza
    kuşa
    maviye
    bakanlar

    kalıtlardan türbelerden
    örenlerden zindanlardan
    inzivalardan
    hep büyük ve uhrevi bir genişlik fikriyle geçip
    toprağa suya ateşe rüzgara
    dünyevi varsayımlarla
    ulaşanlar

    her kim ki arif
    sebeb-i tarif
    o değildir

    zindan
    zindan olsa essahtan
    bir sahih penceresi olmamalıdır
    adı cennet diye anılan

    @..

    Cevap Yaz
  • Sükûn Ve İnşirah
    Sükûn Ve İnşirah 14.01.2011 - 03:58



    burada güller
    güllelerle aynı sıklette

    burada güzler
    gürzlerle aynı darbeyi indirmekle meşhur
    beynimize

    oldukça tıkıngaç bir hayası var
    hayasız iştahların burada
    bu zindanda

    bir eksen kayması hep
    pergelin hiç sivri olmamış olan ayağında
    hiç düzgün yuvarlak yok
    hiç kesitsiz düzlük yok
    hiç duraksız daim hat yok
    bu zindanın penceresine
    çakmaya

    içeride
    kırk katran ağıtlar kaynatıyor olması faydasız
    elma hırsızlarının

    dışarda gürül gürül akan bir dünya da yok

    öylesi pişman
    ve öylesi pişmanlığından pişmandır ki ahali
    buğusunda efkar diye
    şerh tüttürür akşamın
    şarabın kızılında
    gözlerin cazibedar günahı saklı hep

    burada aşk
    gölge
    burada aşık
    aşık değil bilge

    burada bilge
    bilge değil mazlum

    burada zalim
    zalim değil
    seyfullah

    burada hüzün
    merhametten damıtılmış cennet damlası
    burada siyah
    geceyle anılsa da
    her rengin en baskın dalgasında

    burada
    bu arada
    bu arafta bir bakıma

    tek mihman
    nebilerin sızlayan sıkıntıları
    çöl niyetine

    tek nimet belki su
    göl niyetine

    tek gerçek ölüm
    öl niyetine

    @..

    Cevap Yaz
  • Sükûn Ve İnşirah
    Sükûn Ve İnşirah 14.01.2011 - 03:45

    şiirde..sadece şiirde kalmak..ona hakkını teslim etmişliğinizle yetinmek neden bu kadar zor sayın fikret bey..
    burada tam olarak şu söylense yeridir esasen..

    size şiir dışında fikrinizi soran oldu mu..?

    kaldı ki sormuş olsak bile..bu kadar nazik bir lisanla bile bu kadar kaba ve bağnaz olmak başarınızdan dolayı..söyleyeceğiniz her söz bir diken ve ayrıştırıcı bir jakoben kılıç tesiri yapacağından sormamayı yeğlerdim ben şahsen..

    siz hangi hakla buradan bu şiir üzerinden kendi ideolojinizin propagandasını yaparken (hadi buna eyvallah da)..sizin gibi düşünmeyenlere hakaret anlamına gelebilecek sözler sarfedebiliyorsunuz..

    derdimiz şiir ise..burası tam yeridir buyrun şiir konuşalım..şiirden konuşalım..yok derdimiz ideolojik gazlarımızın karnımıza yaptığı basıncı 'osuruktan' bir jargon ile gidermek ise..burası onun yeri değil..

    yorumlarınızdan takip ettiğim kadarıyla..şiir bilginiz saygı duylacak düzeydedir..lütfen bize şiirden ve ona dair hissiyatınızdan sesleniniz ki..duyduğumuz saygıyı gözden geçirmek zorunda kalmayalım..

    bende riyakar bir 'saygılar' ile bitireyim bari yorumumu..

    (hangi saygıysa artık o)

    @..

    Cevap Yaz
  • Fikret Şahin
    Fikret Şahin 14.01.2011 - 03:17

    Sayın Kemal İspir'in vurguladığı gibi;şairin ideolojilerinden ,ününden kendini soyutlayarak şiir okuyabilecek,yorumlayacak kaç kişi tanıyorsunuz..?
    Her ne kadar tarafsız olduğumuzu iddia etsek bile aslında hiç de objektif olamadığımızın,insan olduğumuzun en güçlü göstergesidir bu.
    Bir şiirin şiirselliği,tekniği,sanatsal değeri ve şairinin felsefesi ve vermek istediği mesajın önemi nerede olmalıdır sorusu belki de en çok tartışılacak ve sonuçlandırılamayacak konulardan biridir.
    Karar ne olursa olsun bunların birbirlerini tamamlayan unsurlar olduğu da büyük bir gerçektir sanırım.
    Felsefesine son derece karşı olduğumuz bir şiirin bile tarzı ve diliyle beğenimizi kazandığını itiraf edecek kadar dürüst olsak bile bunu şairin felsefesiyle özdeşerek yaptığımızı düşüneceklerden çekinerek
    kendimizi tuttuğumuz da başka bir gerçektir.

    Şiiiri ;hapislik durumu ve psikolojisini iyi ele alabilen,bunu okura hissettirebilmeyi çok iyi başarmış bir şiir olarak ele alarak yorumlamak mümkün olsa da;şairin,okuru belli bir ideoloji çerçevesinde birleşmeye çağıran dizelerini içermeden yorumlamak bir o kadar zor...

    Yorumu ,bu son konuya odaklanarak yapmak haksızlık gibi görünse de ,sosyal boyutlarıyla,ele alınması kaçınılmaz bir konu.

    Bir şiir ne kadar ustaca yazılmış olursa olsun içerdiği felsefesiyle toplumları yozlaştırmaya,saçma ideolojiler peşinde koşarak ,bizi insanlıktan koparmaya çalışan,ayrımcılık,gericilik yaratan her şiire HAYIR !!!! demeye devam edeceğim.

    Bu farkı göremeyen,görmeye kapasitesi olmayan,ya da ,bu çağdışı ,gerici felsefeyi bilinçli olarak yapan zavallılara söylediklerimin fazla bir etkisi olmayacağını çok iyi biliyorum ve bu zavallı felsefenin hakkından gelecek tek şeyin çagdaş ve bilinçli bie eğitim olduğunu da çok iyi biliyorum.

    Gerici günlerin geleceği umuduyla yaşayan,buna inanan zavallılara kötü bir haberim var:
    Irkçı bağnaz toplumların kendi mezarlarını kazan mezarcılardan hiçbir farkları yoktur ve o zavallı felsefeleri de kendileri gibi yok olmaya mahkumdur.

    Saygılar

    Fikret Şahin

    Cevap Yaz
  • Sükûn Ve İnşirah
    Sükûn Ve İnşirah 14.01.2011 - 00:17

    zindan grimi gri
    boyası devlet
    fikrim yeşil mi yeşil
    sebebi cennet

    yusufa kör kuyu
    necibe büyük doğu
    tümseklerde tekerlek
    cinnet üstüne cinnet

    kaldır başını kaldırımlardan
    mehmedim esmanı anla bir kere
    ağlama boşuna beyninde zindan
    yaklaş uzak bildiğin mesafelere

    @..

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 219 tane yorum bulunmakta