Zindân-ı hakîkî dünyadır, tendir.
Her zulüm, ikbâle esarettendir.
Mazlûmu affeder dâima Yezdân.
Namzete ezâ, biraz âdettendir.
Mâni değildir zindân, hürriyete.
Gerçek hür, kul olan Ulûhiyete.
Esir edemez onu hiçbir mekân,
Ruhu teslim olan ebediyete.
Sâdıkın ömrü imtihanla geçer.
Derde dermân zehri, zindânda içer.
Ayrılır hâm u hâs, cümle tâciran.
Felek cevâhiri buradan seçer.
Bacım, zindân ne taştır ne de demir.
Yûnûs der, öteden ilâhi emir.
İlk giren sen oldun ya kapısından.
Rütbene erişmez, ne sultân ne mîr.
Nisan 2015
İkbal: Yüksek bir makama ya da iyi duruma erişme 2 Ulûhiyet: Allahın kâinattaki tasarruf ve hâkimiyeti
Ham u has: Olmuş ve olmamışlar
Tâciran: Tüccarlar, tasavvufta Allah için değil de cennet için amel edeneler
Cevahir: Değerli madenler, kıymetli taşlar
Ehl-i nisâ:Kadın, kadınlardan
Mîr: Erkek başkomutan, amir,
Kayıt Tarihi : 25.5.2021 18:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiir, bildiğim kadarı ile Risale-i Nur Hizmeti tarihinde, ilk tutuklu hanım talebe olma pâyesine eren bir bacımıza yazılmış ve hapishanedeyken kendisine gönderilmiştir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!