Oyun sadece beyaz perdede oynanmaz
Oyun sokakta da oynanır,caddede de, roller farklıdır, ya sosyal sın yada sosyalist ya Emperyalist veya faşist ya ülkücüsün ya da eşit...Ne olursan ol şerefli ol edepli ol
Vatan kadar seviyorum...
Doğuşun ömre bedel
Duruşun mert ki mert içimdesin hilalim,
Eşin yok ki, hiç olmadı, olmamıştır, olamaz ki,imkansız
Bir benzerin var, ben senim, sende bensin, gölgen aynı, sen aynısın ben aynı
Dokundum ağyarın ben perdesine,
Hüsnün gamzesinde allar gizlenmiş,
Tül çekmiş gizemin tam ortasına,
Yeşile bürünmüş,dallar gizlenmiş
Konmuş perçemine,seher zanbağı,
Güvenme bahara güvenme yaza
Abril kışa döner güz gelir çatar
Ne rüzgara aldan nede ayaza
yokluk başa gelir az gelir çatar
Kurduğun temeller bir bir yıkılır
Aynı Toprakdanız aynı Candanız,
Aynı hamurdanız aynı Kandanız,
Türkü kürdü Boşnak lazı çerkezi,
Aynı Boyadanız aynı soydanız.
Babamız da bir Anamız da bir,
Sana namert olmayı öğretmişler, bana Mert olmayı...
Sana dilenmeyi öğretmişler,bana Yardım etmeyi...
Sana sevmemeyi öğretmişler, bana Sevmeyi,sevilmeyi...
Sana çalmayı öğretmişler,bana Alınterini...
Bilim ve teknikte baş döndürücü gelişmelere sahne alan çağımız,maddi hayatımızı düzenleyici ve kolaylaştırıcı imkanlar sunmasına karşılık,tarihin hiç bir döneminde olmadığı kadar insanlığı ruhi tatminsizlikler ve buhranlarla başbaşa bırakılmıştır.yuzyılımızın insanlarını çok acı tecrübelerle de olsa artık anlamıştır ki,dini ve ahlaki temellerden yoksun teknoloji, insanlığın hizmetine sunulup, ona yararlı olmak yerine,insanlığı sonu gelmez emeller zincirinde adete kendisine köle yapmakla ve hizmetine almaktadır.
Bu gerçek dünyamızı Doğu-Batı ayrımı olmaksızın kuşatmakla beraber tabi olarak gelişmiş ülkelerde daha keskin biçimde hissedilmiştir. Maddi ve manevi planda oluş çilesi çeken milletimizin bu girdabın hangi safhasında olduğu tartışıla bilir.Fakat tartışmadan uzak tutabileceğimiz bir gerçek vardır ki,o da,Milletimizin de bu buhran döneminden fazlasıyla etkilendiği ve her yönüyle bir fetret döneminin içine girmiş olduğudur.
Tarihin benzer dönemlerinde olduğu gibi milletimizi ve insanlığı,ruhi dirilişe hazırlayacak ve içinde bulunduğu bunalımdan kurtaracak olan yol gönül sultanlarının yolu olacaktır. Bu gönül sultanları kızıl elma ülküsüne ilahi bir misyon yüklüyerek,şanlı milletimizin bitmez-tükenmez enerjisini islam,la meczedip,kızıl Elma,ya gerçek anlamını kazandırmıştır.Bu ruh milletimizin fert ve cemiyet planında kemala ermesine vesile olmuştur.
BU DİYAR BAŞKA DİYAR
Bu diyarda,
Şiirler başka yazılır destanlar başka türküler de başka söylenir,
Efeler başka oynar Dadaşlar bambaşka,çayda çıra çok farklıdır zeybek harmandalı üç ayak temür ağa,
Gurbet kalemim var hasret yazarım
Tek tek birleştirir ipe dizerim
Hüzün defterime resmin çizerim
Özünü unutmak mümkünmü gurbet
Yüzünü unutmak mümkünmü gurbet
Aşk uykusuna yatmış uyuyan bir Öyküyüm
Rüyam da üzerime karlar düşse fark etmem
Kavrulmuş dudağın da çöreklenmiş Türküyüm
Her yanım buz tutsa da O uykuyu terk etmem
Yitikler deresinde geceme mahşer düşer
enfes bir şiirdi :)
aşkı suya yazan kaleme saygılar