Bu nasıl bir zifiri sensizlik?
Ruhumu saran gece bitmiyor.
Sensiz geçen her gün zarardayım.
Ben nedense kime bağlansam elimden kayıp gidiyor.
Gönlümün derme çatma kapısından
içeriye girdiğin günden bu yana çok mutluydum.
Ama sonra
Ayna kırıldı; her şeyi içine çeken bir sukutuhayal...
Kapalı kutular her zaman kapalı kalmaz!
Gölgeni üzerimden çekerken
bir tek bunu hesaplayamadın!
Günlerce tan yeri ağarana kadar bekledim.
Beni koruyup kollayan
bir tane yıldız kalmadı gökyüzümde.
Şimdi hangi yıldıza sorayım seni?
Hangi yıldıza?
Hazırlıksız yakaladın beni.
Evet mucizelere inanmayacak kadar yaralandım.
Dönmeyeceğini bildiğim halde
gözyaşlarım gidişinin ardından dökülen
bir tas su oldu.
Giderken sazlıklara konan turnaları da yanına aldın.
Bundan sonra hep hüznün habercisi
olarak hatırlayacağım onları.
Bu nasıl bir zifiri sensizlik?
Elimi kalbime dokundursam sızlıyor!
Küçük olayları büyütüp
içinden çıkılmaz hale getirseydik
bu kadar içim yanmayacaktı.
Dile kolay,
az zaman olmadı beraberliğimiz.
Bu kadar zor muydu beni anlamak?
Bu kadar zor muydu bana katlanmak?
Göğüs kafesime sığdıramadım yokluğunu.
Turna sürüsü gibi havalanıp göç edebilseydi
bıraktığın bu yangın sürüsü,
bu kadar içim yanmayacaktı.
Bu nasıl bir zifiri sensizlik?
Uzun zamandır perdeleri açmadım.
Yatağım tefekküre dalmış.
Kendimi boş bir çuval gibi yatağa bıraksam,
en iyi bildiğim şeyi yapsam,
uykunun dibine atsam kendimi...
Böyle marazlı düşüncelerle
metaforlar arasında gidip gelmelerle
huzur dolu bir uyku haram bana!
Bunu da biliyorum.
Ellerimi göğsüme çaprazlayıp
ancak kendi karanlığımda yok olurum ben.
Öylece bir müddet kalır
sonra yine bu kokuşmuş
hayatıma dönerim ben.
Bu nasıl bir zifiri sensizlik?
Biz ne çetin zamanlara dayandık.
Bunca duyguları içimde biriktirmek yerine
keşke diyorum,
Keşke...
Keşkeler tenimi dağlıyor.
Koyduğum hiçbir şeyi yerinde bulamıyorum.
Bir anda sesin kesildi.
Kayboldum!
Hem de hiç olmadığım kadar.
Sen varken kurak yamaçlarda bir erguvan ağacıydım.
Yapraklanmadan önce pembe çiçekler açardım.
Elinden tutar gökyüzüne uzanırdım.
Nerede o günler şimdi?
Kim bilir o günler yaşanmadı belki de...
O kadar basit değil unutmak!
Bıraktığın tümseklere çarpıp tökezliyorum.
Yol bildiğim yol değil artık.
Bu nasıl bir düzendir ki hep şanslıdan yana?
Benim şansım ise boş bir bardağın dibinde
öylece duruyor.
Ben bitmiş miyim tükenmiş miyim
umurunda bile değil!
Alaycı bir tavırla en iyi yapabildiği şey beni izlemek.
Gitmene engel olamadım.
Tek acı gerçek bu!
İnsanın şansı yaver gidecek...
Benim uğursuzluğum yanlış zamanlara
yanlış insanlara hükümlü olmam.
Sapla samanı birbirine karıştırmam.
İşte benim en büyük uğursuzluğum bu!
Şimdi düşünüyorum da
senden gelen her şeye
dünden razıymış bu gönül.
Sen başkaydın.
Erişemediğim bir giz vardı sende.
Hayran olduğum bir derinlik...
Can çekişlerime kaç defa tanık oldun?
Darmadağınım yine bir yol ayrımında.
Saklı bir yarım adayım.
Kimsenin uğradığı yok buralara.
Peki ya sen neredesin?
Neredesin sen?
Neredesin?
Kayıt Tarihi : 30.10.2019 06:07:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Derin Akkurt](https://www.antoloji.com/i/siir/2019/10/30/zifiri-sensizlik-3.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!