O güne dek endamını bilmezdim,
Ansızın karşıma çıkmıştın zeytin!
Yeşil gözlerinde ince sır sezdim,
Yüzüme esrarla bakmıştın zeytin…
Barış timsalisin bir tek dalınca,
Tatlanırsın biraz tuzda kalınca…
Ham meyveni dudağıma alınca,
Nasılda ağzımı yakmıştın zeytin! …
Süslersin cennetin sahillerini,
Hangi siyah bakış tutar yerini?
İmrendim görünce dost ellerini,
İncirin koluna takmıştın zeytin…
Kan olursun bizim için ezilip,
Can olursun soframıza dizilip.
Kur’andaki o yeminden süzülüp,
Sızarak gönlüme akmıştın zeytin…
Ey Halil; bilmezsen bu nimet zehir,
Bilirsen nice tat, yağ, sabun verir.
Ne küstün dövdükçe iki yılda bir,
Ne kızıp başıma kakmıştın zeytin! ...
Kayıt Tarihi : 11.11.2007 20:44:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Zeytin...Öyle büyük bir nimet ki, Zeytini yakından tanımak için,Anadolunun birçok yerinde görebileceğimiz zeytin ağaçlarını incelememiz gerekiyor.Birde yüzlerce yıldan beridir zeytin yağı üretimi yapan tesisler.. Bambaşka bir dünya...
![Halil Gökkaya](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/11/11/zeytin-agaci-5.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!