Elif derken dönmüşsünüz elife,
Rahmeti Rahman’a erin serviler.
Ağaç âleminde varsa halife,
Bulunmaz eşiniz narin serviler…
Çeliği kararmış kılıç halleri,
Türeyiş destanı okur dilleri,
Topraktan zirveye uzar elleri,
Lavanta kaynağı serin serviler…
Heybetinde vahdet, kokusunda nur,
Kirliliğe kalkan, yangınlara sur!
Rüzgârlara meydan okurken mağrur,
Fâni duruşuyla derin serviler…
Bizden sonra bize hep kulak verin,
O çağlara bizden selam gönderin.
Gürültü arttıkça siz perde gerin,
Göğsünüzü dostça gerin serviler…
Münker Nekir sualiyle tekleyen,
Dünyalığa bir tek kefen ekleyen,
Dirilerden bir Fatiha bekleyen,
Ölülerden haber verin serviler…
Mevla size ömür vermiş, boy vermiş,
Mezar mezar, çeşme çeşme soy vermiş,
Hay’dan gelen Hû’ya doğru gidermiş,
Zikir dolu hayat sürün serviler…
Çevreme kardeşlik tohumu ekin,
Halil’i terk edip gitmeyin sakın!
Sesim kısılınca sizler Hû çekin,
Başımda nöbete durun serviler…
Kayıt Tarihi : 9.1.2008 23:10:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Selvi boylu Servileri analtmak o kadar zorki... Ölüm, bir sessiz hatip, Nasıl yazmalı katip? H.G. Serviler kendini anlatıyor...
![Halil Gökkaya](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/01/09/servi-agaci.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!