Zeynep Erdoğdu Şiirleri - Şair Zeynep Er ...

Zeynep Erdoğdu

Birşey koptu son sesde yüregimden
Kayboldu gökyüzü
Sonsuzluk son buldu
Renkler matemde simdi
Siyah bile kendinden utanir oldu
Gözlerinde parlayan siyah

Devamını Oku
Zeynep Erdoğdu

Bir kadın; 8'inde hasret kalmış babaya, 16'sında ise sılaya. Köyün en zeki kızı, babasının okutmak için merkezde ev kurmayı hayal ettiği kızı. Yarım kalan baba hayallerini, 19'undan itibare kucağına aldıklarıyla gerçekleştiren, 52'sinde kocasını sonsuzluğa uğurlayan bir kadın... Bir bebek; iki deli kanın, biraz kavak yeli biraz asi yüreği ile dünyaya 'merhaba' diyen. Kavak yeli borana dönünce, fırtınalar savurmuş iki deli kanı. 56'sında bir kadın, tutmuş bebeği. Torun diye geleni, evlat diye yürütmüş yıllar boyu. 'ANNE' bilmiş bebek, O'nu....
Bir kadın; Cemile Hacer ERDOĞDU. 89 yıllık çınarım. En asi yanım, en hoyrat bağım, en şımarık yanım, en çocuk ruhum, annem...Çok yaktım canını, sen de benim canımı. Ama biz, birbirimizin tek merhemi değil miydik? Bir damla gözyaşıma, dünyayı kaldırırdın ayağa. Selde boğuldu gözlerim anne. Dünya yatsın, sen kalk ayağa. Dikil yine karşıma, hesap sor, bağır çağır, küfür et. Ben yine sinirleneyim, kavga edelim. Tüm apartman bizi dinlesin. Bu sefer öyle yaktın ki canımı, hiçbir yangına benzemiyor bu ateş. Tuhaf geliyor insanlara, babaanne arkasından bu denli dağılan biri. Ama sen benim babaannem değildin ki! Babandın, annemdin, kızımdın, kızgınlığımdın, aynadaki suretimdin... "İnsan babaannesiz büyür ama annesiz büyüyemez. Büyüse de yarım büyür" derdin. Tüm yarım yanımı doldurdun, babaanneyi unutturdun. Beni yarım büyütmedin. Babaanne demenin nasıl bir şey olduğunu hiç öğrenemedim. Merak da etmedim zaten. Eksikliğini de hissetmedim. Ne de haklıymışsın. İnsan annesiz yarım kalırmış. Öyle bir yarım ki bir yanım... İnsan en çok kendine kızarmış ve kendi suretini gördükleriyle kavga edermiş. Şimdi kavgamı kaybettim ben. Kendimi koydum, toprağa. Aynadaki suretimi kaybettim, ecza kokulu koridorlarda. Kar yangınları var her yerimde. Bilmiyorlar annem, bilmiyorlar. Biz, babaanne-torun olamadık hiçbir zaman. Vaktimiz yoktu. Anne-kız olmaktan, yanan-yakan olmaktan, tek bir ruhu iki farklı bedende yaşatmaya çalışmaktan, en büyük kavga, en tutkulu sevda, en kopmaz bağ olmaktan, vakit kalmadı babaanne-torun olmaya.Haydi kalk gel...! Babaanne-torun olalım bu sefer. Belki daha az yakarız birbirimizi, bu sefer. Daha serin olur, gidişlerdeki yangın....
Annem...Mutlu uyu sen. Bakma gözyaşıma. Sigaramın dumanı kaçtı yine. Gidişindeki yangınımı kimse anlamıyor diye üzülme. Onlar nereden bilecekler ki...! Siz hiç, suretinizi kaybettiniz mi? Ben kaybettim...Aynadaki boşlukta boğulmak nasıl bir şey, bildiniz mi? Ben bildim... Siz hiç, kendinizi toprağa gömdünüz mü? Ben gömdüm... Siz hiç, buzul yangınlarda kavruldunuz mu? Ben kavruldum...

Devamını Oku
Zeynep Erdoğdu

Bir gün daha dogdu. Oysa demin gece dogmadan gün sancilar icinde kivraniyordu dogumu kusursuz tamamlamak icin. Simdi gece huzurlu ve mutlu. Cünkü kusursuz geldi gün dogumu kusursuz tamamlandi. Her sey olmasi gerktigi gibi oldu. Biraz yorgun gece dogum öncesi sancilardan tekmelerden kramplardan ve dogumla gelen kanrevandan. Gün artik büyüyecek her nefes alisinda. Her nefes alisi büyümeye delâlet sayilacak. Gece sabirla bekleyecek günün büyümesini. Beklemeli sabir taslarina inat bir sûkütla. Ve gece her anini hatirlayacak günün. Daha rahmine düstügü andan baslayarak ilk kalp atisini ilk hareketlenmesini ilk tekmesini sancilarini ve elbette ki kanrevanla gelisini. İlk gecesiz nefes alisini, ilk adimini ilk sesini ilk heyecanini. Tipki kadin gibi anne gibi. Gün büyüdükce asilesecek tek kalma savaslari baslayacak icinde. Tipki ben gibi sen gibi herkez gibi. Cogu zaman icine akitacak gözyaslarini gece. Cünkü bilmektedir ki gün büyüdükce gece yaklasmaktadir kacmaya calisipta basaramadigi nihai sona. Ölümü yakindir artik gecenin, günün büyümesi hizlanmistir. Gün büyümekte gece gitgide agirlasmaktadir. Artik öyle agirlasmistir ki hareketleri, gün sikilmaktadir ondan, gitmesini kendininde artik yeni bir gün dogurmasi dört gözle beklemektedir. Tipki ben Tipki sen Tipki herkez gibi. Ama bir seyi unutmustur gün büyürken. Hatirlamak belkide isine gelmemistir. Bilmez ki gün dogumdan sonra artik o da bir gece olacak ve onu doguran gibi dogurduğu günün her anini hatirlayacak ve yeni dogan gün de onun gibi büyüyecek onun gibi asilesecek ve günde onu doguran gece gibi gitgide agirlasip nihai sona yaklasacak. Ve kacamayacak o sondan. Tipki ben tipki sen tipki herkez gibi


Tarih: 06.09.2007
Saat: 00:33:42

Devamını Oku
Zeynep Erdoğdu

Sanirlar ki deniz yalniz mavidir günü dogursa da gece, geceyi dogursada gün. Sanirlar hep aynidir deniz. Oysa denizin siyahi daha yegdir mavisine kendine has bir gizemi vardir. Tipki senin gözlerin gibi. O yüzdendir gözlerinin bana denizin siyahini hatirlatmasi. Öylesine bendir öylesine sen bakar ki baktiginda gözlerin. Bunu cogu kez sen dahi bilemezsin sanirsin ki alêlâde bir bakistir yaptigin. Önünü görmek icin, olani biteni algilamak icin. Bilmezsin Denizin mavisini degil siyahini andirir gözlerin bana özlemle bakmaya kalktigim zaman. Hani sarkilar yazilir rengine siirler dizilir sira sira deniz gözlüm diye. Hep insanin aklina mavisi gelir denizin halbuki hic bilmezler gün geceyi dogurdugunda denizin maviligi birakip huzur dolu siyahina büründügünü. Bilmesine bilirler belki de islerine gelmez bakar körlerin siyahini görmek denizin. önünde duran bakisinla degişir, olan biten baktiginda onlara anlam kazanir. Huzurdur siyah bilmesede bakar körler anlamasa da anlayip inkâr etsede. Seni de inkâr ederler ama bu varligini ben oldugunu benden oldugunu degistirmez ki. Varsin onlar siyahini denizin redettikleri gibi senide redetsinler. Bu red ne götürü ki benden sitem disinda öfke disinda. Varsin gitsin sitem öfke benden isik yillarinca uzaga alsin siddetimide yanina yârenlik etsin diye. Bir sen bir denizin siyahi birde denizin siyahini andiran gözlerin. Gerisi hepten palavra. Olsa ne olmasa ne ücünüz bende kaldiktan ücünüzde ben olduktan sonra. Denizin mavisini degil siyahini andirir gözlerin. Onun kadar karanlik onun kadar tarifsiz huzur dolu onun kadar gercek onun kadar ben. Ah sen ah sen. Ben mavini degil siyahini özledim senin. Gözlerini tenini ellerini belki sadece sende kalan beni. Farki yok ki hepsi sana cikar yollarin. Denizin siyahi, ten, göz, el, aynadaki ben. Simdi sessiz bir susustayim gittiginden beri. Bir gün evet bir gün sesiz sususlar gülen kahkahalara dönecek. Zaman mekân ayirt etmeksizin. Yeri günü belli degil. Yani aslinda belli ama bir ben birde sen bilmiyoruz vuslati. Tek bildiğim az kaldi sessiz sususlarin bitmesine. Denizin mavisini degil siyahini andirir gözlerin firtina öncesi sessizlige benzer sususmalari yüregimin

Tarih: 05.09.2007
Saat: 23:19:58

Devamını Oku
Zeynep Erdoğdu

Ser'de sakli kalmis bir düşünce cikar gün isigina
Düsüncesiz kaldigim zaman.
Firari bir cigliga benzer kelimeler
Anlami kisiye bagli cümleler olusturur
Kimi nefreti kimi sevdayi okur
Kimi kararsizligi

Devamını Oku
Zeynep Erdoğdu

Bulut oldu bana ana
Büyüttü içinde aylarca
Sancilara inat
Birakmadi içinden
Yilmadi zamani bekledi
Doguracakti beni vakti geldiginde

Devamını Oku
Zeynep Erdoğdu

Sahilde bulunan bir kiyi kahvesi tadidir yasananlar.Söyle salas yikik dökük yasanmisliklarla dolu, köhne hayatlarla yipranmis duvarlarla sarili dört yani.Özlem kokar pencereleri.Kapisi acildimi, insana insan sesiyle ‘merhaba’ der iskemleleri.İste bu tatla doludur yasanan insan öyküleri. Kimi yasamlar mey tatdinda, kimi bir meyva sepetini andirir.Hani hos dost sohbetleri yanina meze olan meyler gibi ser’de hosluk yaratir dinlerken.Bazisi da meyva kokusunu aldirir insana, söyle her cesit meyvanin yan yana gelip de icini ferahlatan esansini etrafa yaymasi gibi.Kirik dökük kiyi kahvelerinde anlatilan konular gibi eski, bir o kadar yasanmis ya da bir o kadar yasanamamistir yasanmaya calisilanlar.Ama yasansa da yasanmasa da sahilde bir kiyi kahvesi tatdini hatirlatir insana.Onun kadar yikik, onun kadar yasam dolu. Öyle ya, ne cok yasamlari barindirir kiyi kahveleri.Ne cok hayâllerle ve kirikliklariyla doludur her tuglasi.Su tugla Ayse hanima aittir meselâ.Ne cok aglamistir basinda ya da ne cok gülen kahkahalar atmistir tuglayi da güldürürcesine.Su tugla Ahmet efendinin ser’indeki hosluguyla dolu nâralarini bagirir hâlâ.Karisina kizginligini dile getirir bir diger tugla Hasan beyin.Su üstünde film afisinde firlamis gibi poz veren, kadin portresi duran tuglaya ne demeli.Belkide bir tek o bilir, o portredeki kadinin aglayan kahkahasinin nedenini.Sahilde bulunan bir kiyi kahvesi tadidir yasananlar.Hepimizin her gün defalarca önünden gecip de görmezden geldigimiz hayatlara ev sahipligi yapar her tuglasi.Her civisi yürege batan bir aci sözdür aslinda.Cogumuz cay ya da kahve tadinda dakikalar gecirmek icin ugrariz buralara.Farkinda degilizdir, hesabi masaya birakirken yasamisligimizin bir kismini da orada biraktigimizin.Bizden sonra gelen ve bizden önce gelipde orda kalmis ve kalacak hayatlarin farkinda bile degilizdir.Alâlade bir kac dakika gecirdigimizi sanarak ayriliriz dükkândan.Sahilde bir kiyi kahvesi tadidir yasadiklarimiz ya da yasamaya calistiklarimiz.Unuttugumuz belkide unutmaya calistigimiz yasamlarimizi birakiriz o tuglalara.İyide yapariz aslinda, cünkü bizler oradan ayrildiktan sonra sessiz sususlar sarar tuglalari, insan sesinden ve hayatin kesmekesliginden sonra.El ayak cekildiginde tuglalardir artik konusan.Hepsi birden dile gelir o gün hangi hayatlari dinlediklerine dair.Sonra biz insanlarin bile hâlâ beceremedigimiz bir saygiyla, sira sira dinlerler birbirlerini.Biri konusurken ötekiler sabirla bekler digerini.Biri günden kalan gözyaslarini akitir digerlerine.Gün icinde oraya kafasini dagitmak icin ugrayan birinin, ona teslim ettigi hüzünle.Bir baskasi ise umut dolu bir gülümsemeyle baslar sözlerine, günden arda kalan.Bir baskasi hâlâ sarhostur, ser’indeki hoslugu atmak için oraya ugramis birinden ötürü.Bir baskasi kararsiz bir sesle baslar cümlelerine, sinavda ne yapacagini bilmeyen bir ögrencinin kalanlarindan.Gece cekilmeye basladiginda kisa bir dinlenise gecer hepsi.Cünkü günle beraber gelecek yeni yasamlari dinlemeye hazirlanmalidirlar.Sahilde bir kiyi kahvesi tadinda yasanir yasanmisliklar ya da yasanmaya calisilanlar...........

Tarih: 16.10.2007 Saat: 00:51

Devamını Oku
Zeynep Erdoğdu

Uçurum bu sonu görünmeyen
Gidisle baslayan
Sonu gelmeyen
Atlamak zor
Bir adim kaldi
Gözlerini çektin önce

Devamını Oku
Zeynep Erdoğdu

Bir kuru agaç parcasiydi
Kirildi önce digerleri gibi
Toplandilar kirilan parçalar bir araya
Küçük bir kivilcim yetti tutusmalarina
Küçücüktü kivilcim çelimsiz
Ama yetti kocaman agacin dallarini tutusturmaya

Devamını Oku
Zeynep Erdoğdu

Bugün bogazimda bir agirlik var ama ben nedenini bilmiyorum. Neden böyle oluyor hani sanki öksürecekmissin de öksüremiyormussun gibi hani bogazina bir kilcik takilmis gibi, su iciyorum gecsin agirlik diye ama bogulacak gibi oluyorum. Sanki bir el yolu tutmus yol vermiyor. Nefes almak istiyorum bir sey var bogazimda alamiyorum ama bu ne onu bilmiyorum. Neden ben miyim yoksa sen mi. Olanlar mi yoksa olacaklar mi. Hücrelerim savasta ne icin kim icin kimle savastiklarini bilmeden. Nedir beni böylesine hoyratlastiran sanirim düsünmüyorum. İcim aciyor solugum agirlasiyor ama ben nedenini bilmiyorum. Sen misin böylesine hoyratca beni harcayan yoksa ben miyim kendimi yok etmek icin seni hayatima cagiran. Solugum azaliyor icimde bir sizi ama nedir bilemiyorum. Duvarlar sanki sana özenmis üzerime abaniyor zaten soluk almak güc çemberi daraltiyorlar. Gözlerim yaniyor. Kapatiyorum yanmasin diye daha cok aciyor sanki acik dursun istiyor ama actikca yaniyor. Neler oluyor icimdeki ses neden bir kor oldu. EY Kalbim orda neler oluyor. Bosuna sesleniyorum cünkü bana küstün biliyorum. Oysa biz birbirimize bu dünyaya ayak basmadan cok önce buralardan cok uzak yerlerde söz verdik birbirimize ve öyle geldik bu günümüze. Ama sen simdi bana küsmüs beni duymuyorsun belki beni hic tanimamis olmayi istiyorsun. Bu imkansiz biz evvelde de ahirde de ic iceyiz biliyorsun. EY Kalbim orda neler oluyor beni duyuyor musun. Yüregimde bir islaklik sanki ilik bir bardak su dökülmüs gibi. Ama ben neler oldugunu anlamiyorum. Galiba seni özledim ama senide bulamiyorum. Nerdesin peki ya sana neler oluyor. Niye yoksun. İcim susuyor bu suskunluk hayra alamet degil biliyorum. Kabuguna cekiliyor. Yüregime yakamoz vurdu gelgitler basliyor. Ama neler oluyor onu bilemiyorum. Bu islaklik nedir hizla artan icime dogru ilik ilik akan. EY Kalbim neler oluyor. Neden ses vermiyorsun yoksa sende onun gibi yalniz mi birakiyorsun beni. Dudaklarim titriyor bedenimde deprem oluyor sanki. Neler oluyor korkuyorum bu da neyin nesi böyle. İste islaklik bogazima kadar geldi evet simdi daha da yukari cikiyor ey kalbim neler oluyor ses ver bu yakamoz da neyin nesi derken firtinami kopuyor. İcimin derinliklerinden bir ses geliyor galiba kalbim ses veriyor

SANIRIM ICIM AGLIYOR

01.Nisan.2007
Saat:21.08

Devamını Oku