Bazen içimden
Bazen de yüzümden
Çoğu zaman hüzünden
Gözlerimden yaş geldi
Bazen sildim bazen de kaldı
Sözlerin taştan da ağır geldi
Bir sonraki nefes geldiğinde
Değişken değil de aynı diğeri gibi
Ateş yanarken karşıdan gördüğümde
Hiç bir yerimi yakmayacak gibi
Zaman bir sonraki boşluğa dolmadı
Henüz yaratılmadı diğer saat
Ben bendeki benleri bilmem
Hesapsızca ben var içimde
Bana en uzak beni kendim diye severim ?..
Ben çok susarım biliyor musun
Dilim damağıma yapışır da dervişane susarım
Bir bardaktan gönlüme su getirmez
Riyakarlar bir Serap görüp kendi çölümde susarım
Tuzlu bir kuyudan bir acı ah çeker içim
Her tesbihte 33 Aralık
Bu kadar çok acı çektikten sonra
Saç beyazlaşıyorsa;
Beyaz siyahtır
Öyleyse!
Çocuklar büyürken ölüyorsa;
Saat yönünün tersine doğru ,
Uçtu kuşlar.
Zamanın bilinmezler yakasına,
Göç etti kırlangıçlar.
Geriye doğru uçtu ebabil
Ağzında küçük küçük taşlar
Bu gittiğim sonunu bilmediğim bir yoldur.
Bekleyene bir gün bir yıldan çoktur.
Bülbülün feryadı gülü utandırır
Kırmızı tükenir yanar alev
Başkalaşır hayal
Susmak bülbül için ölümden bir önceki
Yeni yazmaya başladım
İdeolojik tutturmuşluklarımı
Ayakkabılarımdan çözdüm
Sayfalar dolusu
Çürümüş fikir
Kurumuş küflenmiş
Yaban dağlarının
Yırtıcı kuşlarına doğru
Yürümek kurtlarla,
Bir sıradan gün...
Çakallar gelecek birazdan
Evcilleşmemiş atların
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!