Mizah, yorum, doğaçlama, vurgu
Kayıtsız, şartsız sevgiye ilgi dolu
Hep önceliktir kendine sormaya ve aramaya
Az bilinen bir konuya hem merak hem sükutta
Sebat gelişene kadar huzur amaçlı hep güdüler
Zenginliğidir düşünce araçlarının...
Ömür biter sohbet bitmez sevdaya kadar gider yolu
Sen de buyur bu sofraya, düşünceler aşk, iman dolu…
Alay, tehdit, horlama, harlanma
Sızlanmaya kanat takıp çırpışma
İnatlığa bin dereden su taşıma
Düştükçe daha da arsızlığa sığınma
Bir tut-kaç ile zavallılık beslemedir çatışmaya
Bu bir ayrılık yolu, her türden bu aracılık sataşmaya
Bir araç değildir, hiç deneme! Kalk git! O karanlığa
……………................……..kaçıracak altıma
Su bile yok benim saframda
Patron! Dil sürçtü bu karartıda
Pardon! Demek istemiştim bu anlayışa
Düşünce doğumu olsun bari bu mantıkla...
…………Kalk git! O karanlığa
Su koymaya, sofram bile yok.
Zaten kendine tutmak istediğin
...........................Bir ışık da yok.
Eylül 2006
Aslında sadece, ağız alışkanlığı ile ara sıra aceleden söylenen, duyulan:
‘okul eğitmeyi değil, para kazanmayı biliyor’
‘okumadık ki adam olalım’
‘okudun da adam mı oldun’
'okul bana yalanları öğretti, Türküm, doğruyum diye, değilim ama, ben vs’yim’ gibi,
her türden düşünce bazının bu araçlarına daldım gittim ama, hepsi bu kadarı olmakla kalsa bari…Ben de insanım, vasıflarından biri işte, geldi dayandı bu siteme, ya duyma her şeyi, ya hayra yorma diye yatıştıramıyorum kendimi.
Merhaba denilince ben de merhaba diyebiliyorum, sadece okul konusunda daha, bu söylenenlere ağzım bir karış açık kalakalıyorum. Mars’tan inmiş biriymişim gibi bakışlar da benimkine benzemeye başlıyor sonra…
Lâkin, aklım da beynimde uğuldanmaya vakit kaybetmiyor… olanlar bazen dizlerime, bazen dizelerime oluyor, bu iyi de, şair olmak istiyorum sözde, ama bahar temizliği gibi içimdekileri raflara diziyorum henüz, dizeler diye…
Şairliğe emekçi değil, emelci bile olamadım daha... Yollar aşım aşım aşılır da ey şiir, sana varacak yolun rayına nerden girilir... o yoluna kurban işareti bari olmaya, uğruna bu canı bin kez feda etmeye değer... Ben bu taşlamayı kendime yapmışım galiba... bana ne onun fasasından bunun fisosundan deyip çıkmışım işin içinden. Can suyuma bulaşmasın diye de, üstüne üstlük aşı bile olmuş... Düşünce araçlarıdır başlığını 'Zenginliğidir' diye değiştirmeme ay gibi doğan nedenlere de bir çift söz edeyim şimdi. Kürtler örneğin, İngiltere, Amerika, Avrupa'da şikayet ederler böyle, onlar da hiç zaman kaybetmeden şak şaklar bunu, yani alkışlar, yani lokman hekimin ye dediği gibi yanaşırlar, davara kurtların daldığı gibi dalana kadar... Başka neye sevinirler onlar diye sormadım, ürperebilirim diye...
Sevinç KavukKayıt Tarihi : 26.9.2006 15:01:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Sevinç Kavuk](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/09/26/zenginligidir.jpg)
Su koymaya, sofram bile yok.
Zaten kendine tutmak istediğin
Bir ışık da yok…
bu cesur yüreği öpüyorum.
sevgilerimle güzel dostum.
gerçekten çok özlü bir deyim yakalamışsın
Sevgili Sevinç
çok güzel bir şiir olmuş...
tebrikler....
.................Kalk git! O karanlığa
Su koymaya, sofram bile yok.
Zaten kendine tutmak istediğin
Bir ışık da yok…
Çok sevdim Sevinç hanım Güzel bir çalışma anlam ve mesaj yönünden zengin bir şiir
Kutlarım dost Emek ve yüreğine sağlık diyorum
www.mazlumzengin.com
TÜM YORUMLAR (3)