KÜTÜPHANELER HAFTASINI KUTLARKEN... 4 - Bölüm.
Saygıdeğer paylaşımlara ortak olan gönül dostlarım. MERHABA.
Üçüncü bölümde ki yazımın sonunda yabancı yazarların kitaplarının reklamları arttıkça satışı da artmak da diye vurgu yapmıştım. Aynı ilgiler yerli yazarlarımız içinde gösterilse sanırım o gönül dostlarım da hedefe ulaşır. Ülkemiz de Nobel ödüllü sadece bir yazarımız var, o ödülün de ne amaçla verildiği bellidir.
Ben şahsen sanat hayatım boyunca Ülkemizde bir ayrımcılık düşünmedim. Topluma mesaj vermeye çalışırken de bunu benimsedim. Şöhret olma uğruna gündemden düşmeyenler bölünmez bütünlüğümüze darbe vurmaya çalışanlar düşündüğü sinsi planlar karşısında kazdıkları kuyuya düşerek amaçlarına ulaşamayacaklar boğulup gidecekler.
KÜTÜPHANELER HAFTASINI KUTLARKEN... 2- Bölüm.
Saygıdeğer okuyucu, yorumlayıcı hayranlarım cümleten Selamünaleyküm. Yirmi beş, otuz yıl öncesine bakarsak okuyucu kitlesi bu günün nüfusun göre daha fazlaydı. I990 yılında Zeki Çelik Yayınlarını kurarken, bu soruna çözüm getirmeyi düşündüm. Türkiye de ilk defa kitap okuma kiralama sistemini, ikinci el kitaplarının, yenilerle takası, alıp,satımını resmi olarak ben başlattım.
Daha sonra yayımladığım kitaplardan esinlenerek ülke genelinde yaygınlaştı bu benim için bir onurdur. Kitap okuma alışkanlığım olduğundan dolayı bende zaman zaman yeni kitap almakta zorlanıyordum. Isparta kültür sarayımız da paneller düzenledik. (SİGARAYI BIRAK, OKUMAYA BAK) kampanyasını Göller Bölgesi Yazarlar ve Şairler Derneği olarak İlk biz başlattık.
KÜTÜPHANELER HAFTASINI KUTLARKEN... On altıncı Bölüm.
Saygıdeğer duyarlı dostlar. Paylaşımlara ortak olduğunuz için Allah sizlerden razı olsun. Bizleri sizlerle buluşturan medyadan da Allah razı olsun.
İyi ki varsınız.. Şair ve yazar olarak bizle inanın ful doluyuz. Duygularımızı aktaramadık mı rahat edemiyoruz. Güzel bir söz var ben buna katılıyorum.
(Sorunlar paylaştıkça azalır.) (Ağlamayan çocuğa meme vermiyorlar.)
Kütüphaneler haftasını kutlarken on altıncı bölüme ulaştık.
KOMŞUM ve KOMŞULAR...
Merhaba duyarlı gönül dostlarım. Saygılar, sevgiler, selamlar ileterek bu konuyla ilgili paylaşıma devam ediyorum. Komşum ve komşular kısacık ömrümüzün dert ortaklarıdır. Komşusuyla dargın olanlar mahalle de huzur bulamazlar. Birileriyle iyi olacağım derken diğerlerini dedikodu edenler de o mahalle de barınamazlar. Komşu ve komşularından acizlik getirenler de kiracı ise ev değiştirirler, mülk sahibi ise satıp başka yerlere göç ederler.
Bence her iki düşünce de çözüm değildir. Çünkü gidecekleri mahalle de
beterin beterine rastlaya bilirler. Hatayı önce kendimiz de aramalıyız. Acaba biz nereler de kusur işliyoruz da mahalle sakinleriyle uyum sağlayamıyoruz.
MERMER... MÜKEMMEL,
Selamünaleyküm gönül dostlarım, eserlerime duyarlı arkadaşlarım. Sevgi, saygı sunarak mermeri ve mükemmel olan bazı gerçekleri paylaşabilmeyi umuyorum. Kainat içinde bizim bilmediğimiz nice varlıklar var diyerek önce ki yazılarım da hatırlatmaya çalıştım. Buna benzer konuları işledikçe daha nice güzelliklere şahit olacağız.
Allah bizleri insan olarak en mükemmelini yaratıp, sevgiyle donatmış. Bazı varlıklardan çekindiğimiz gibi, kokusundan da yanına yaklaşamıyoruz. Örneğin domuz da canlı yaratık ama Müslümanlara eti, sütü haram bir yaratık. Yiyemediğimiz gibi tiksiniyoruz. Yabancılar yiyebiliyor, hatta üretimi artırabilmek için domuz çiftlikleri de var.
Sıralı dağlar içinde, yemyeşil ormanların altında madenlerin, mermerlerin, zümrütlerin, altınların, elmasların, gümüşlerin daha nice ismini sayamadığım değerli varlıkların bulunduğu bir gerçek. Haneleri ısıtan kömürün bile bin bir emeklerle, her türlü tehlikeyi göze alarak dar tünellerin içinden geçerek yeryüzüne çıkarıldığı bir gerçek. Maden mühendislerin inceleme sonucun da her bölgede farklı madenler, mermerler bulunmaktadır. Bu mermerlerin yeşil örtü altından çıkması beyaz, ve rengarenk olması ruhumuzu okşamaktadır.
KÜTÜPHANELER HAFTASINI KUTLARKEN... Yirmi dördüncü Bölüm.
Saygıdeğer gönül dostlarım. Allah'ın Selamı, Rahmeti, bereketi üzerinize olsun. Kütüphaneler haftası kutlama yazısını bir sonraki bölümde noktalamayı, bir başka konuyu işlemeyi düşünüyorum. Çünkü ihmalkarlıklar bitecek gibi değil. Sizleri de bu konuda yormak istemiyorum. Bu bölümde ki paylaşacağımız sorunlar tamamen gerçek.Her festivalde umutlandığımız gibi, hayal kırıklığını da peş peşe yaşıyoruz.
Yapılacak etkinlikler de derneğimizin adının bile yer almaması üzücüdür. Festival afişini incelerken bir çok yere yapıştırılmış gül şiirleri program metninin içinde, bazı şölenler de beraber olduğumuz birkaç arkadaşımın ismini gördüm. Bildiğim kadarıyla bu arkadaşlar Isparta ilimizle alakaları yok, Isparta ile ilgili şiirleri de yok. Bizlerin ismi listede yer almıyor.
KÜTÜPHANELER HAFTASINI KUTLARKEN... Yirmi ikinci Bölüm.
Saygıdeğer okuyan, yorumlayan, sanatçıya, sanatkara değer veren dostlar, gününüz her geçen günden daha güzel sağlıklı, varlıklı mutlu olsun dileklerimle duygularımı aktarmaya devam ediyorum. Kütüphanenin kutlamanın neden bu kadar üzerine düştüğümü dilerseniz kısaca izah edeyim. Kütüphaneler her şair, yazar, ozan, ressam, sanatkarın yuvasıdır. Tüm kültürel eserlerin toplandığı arşiv salonudur.
Bizler buraya duygularımızla sığınmayı düşünürken birilerinin engellemesi yanlış olmaz mı? . Haftasını kutlama konumuza gelince: Böyle bir hanenin mutluluğunu emek verenler değilde! hiç kültürle ilgisi olmayanlar mı?
paylaşacak! . TÜRKİYE İLESAM il temsilcisi olarak gönül dostlarımın haklarını savunurken geçmişte ve günümüzde devam eden haksızlıkları da anlatmaya Allah izin verdikçe devam edeceğim.
KÜTÜPHANELER HAFTASINI KUTLARKEN... Yirminci Bölüm.
Saygıdeğer gönül dostlarım,Güzel bir gün için Merhaba. Bir önceki yazımın devamını sizlerin taktirine sunmaya çalışacağım. Sayfama ilk misafir olup da önce ki yazımın içeriğini bilmeyenler için özetleyeyim. Türk Radyo Kurumu ziyaretimde konuşmalarımdan sanatımı hisseden müdür
beni program yapımcısı müdürle tanıştırdıktan sonra canlı yayında kendimi
tanıtmamı şiirler okumamı istediler. Bende teşekkür ederek kabul ettim.
KÜTÜPHANELER HAFTASINI KUTLARKEN... Yirmi üçüncü Bölüm.
Saygıdeğer gönül dostlarım. Yazılarımı gören gözlerinize, hissederek okuyan yüreğinize sağlık diyerek, Allah'ın selamını sunarak paylaşıma başlıyorum. Merhaba demek bildiğim kadarıyla rahat olun demekmiş. Bunu da açıkladıktan sonra konumuzun içeriğine devam ediyorum. Isparta müzemizin açılışında şahsımla ilgili yaşanan kaba bir tabirle hitabeden sorumlu kişinin makamına uygun olmayan bu yanlışı hatırımdan çıkaramadığım için sizlerinde huzurunda yazdığım eleştirilerimde ki haklılık payımın, derecemi artıracağınızı ümit ediyorum.
O dönemin Kültür ve Turizm Bakanı sayın: Erken Mumcu beyefendi açılış için teşrif ettiler. Bende dernek başkanı olduğum için bir sonra ki yapacağımız şiir, müzik şölenine Bakanımızı davet edebilmek için fırsat kolluyordum. Bakanımızla müze merdiveninde yan yana bir araya geldik. Hoş geldiniz bakanım deyince. Bakanımız. hoş bulduk başkan diye hitabetti.
MİNNETTARLIK DUYDUKLARINIZI HATIRLAYIN...
Saygıdeğer gönül dostlarım. Sevgiler, selamlar ileterek minnettarlık duyduklarınızı paylaşıma sunuyorum. Her iyiliğin karşılığı vardır. Minnettarlık mertebesine yükselenlerin ki biraz daha farklıdır. İlgi gören kişi ilgi gösterene minnettarlığını iletmezse.. Yapılan iyiliklerden memnun olup olmadığını oda algılayamaz. Küçücük bir tebessümün bile işe yaradığı zamanlar olur.
Bizleri yoktan var eden Allah'a şükrederek o kadar çok minnettar olunan esnaflar var ki bunları sırayla anlatmaya kalksan bir kitaba sığmaz. Konuyu sadece özetlemek zorundayım. Örneğin kış gününde ihtiyaçlarımızı alarak sıcak ortamın bizlere sunulmasını sağlayan dağların altını oyarak çıkarılan maden işçilerine ne kadar çok minnettar olduğumuzu hatırlatmak istiyorum.
akıcı hoş bir şiir emeğinize yüreğinize sağlık zeki bey.P.PEHLİVAN
Haftanın Zeki ÇELİK'e nica başarılar diliyorum.
TÜRK ŞAİRLER BİRLİĞİ grubu adına