Biz, o büyük gürültüden arta kalan sessizliğiz şimdi,
Göğsümüzde, durmadan isleyen bir tren garı saati.
Hangi rayı söksem, altından kanayan bir coğrafya çıkar,
Hangi vagonu açsam, içinde tütün kokulu, nasırlı bir keder.
Bavullar dolusu rüzgar biriktirdim ben bu istasyonda,
Gidenler dönmedi, dönenler ise artık aynı nehirde yıkanmıyordu.
Mavi gözlü bir devin gölgesine sığındım dün gece,
Ceviz ağaçlarının yapraklarında parmak izlerim duruyor.
Sırtımda, hasretin o kaba kumaştan dikilmiş ağır paltosu,
Yürüdüm…
Şehrin cam kırığı döşeli bulvarlarında,
Sise batmış bir vapur düdüğü gibi yırttım karanlığı.
Kimse görmedi, çünkü herkes kendi gölgesine basarak yürüyordu,
Elektrik direklerinde titreyen o solgun ışık bile,
Sorguya çekilmiş bir mahkum gibi suskundu.
Bir yanımızda deniz, köpürerek dövüyor surları,
Tuzlu sularla yuduk, pas tutmuş kilitleri.
Diğer yanımızda dağlar…
Ah o dağlar! Eşkıya bakışlı, kartal kanatlı, mağrur...
Karanfil kokusuyla barut kokusunun öpüştüğü o ince çizgi.
Otuz üç kurşun sıkılsa da gökyüzüne,
Yere düşen sadece yıldız tozu olur bu topraklarda.
Biz ki, sabrı kayalardan, öfkeyi şelalelerden öğrenmişiz,
Zincirleri eriten o sevdayı, kitapsız bilenlerdeniz.
Sonra bir akşamüstü iner, mor külhani bir hüzünle,
Eski bir şarkı takılır plak iğnesine, cızırdayarak kanar.
“Ben sana mecburum” diyemezsin, dilin dolanır,
Ama içindeki o vahşi atlar, dört nala koşar uçuruma.
Aynalarda çoğalan yüzümüz, aslında paramparça bir mozaik,
Her parçada başka bir şairin kırık gözlüğü,
Her parçada, ütüsü bozulmuş bir hayatın buğusu.
Şimdi söyle bana, ey zamanın paslı astarı!
Hangi şiir temize çeker bu kirli çağın günahını?
Hangi dize, bir çocuğun açlığını doyurur imgelerin karnında?
Kalemim kılıçtan keskin değil belki, ama,
Mürekkebim, okyanusların en derin yerinden çalınmış bir lacivert.
Yazıyorum…
Duvarlara değil, insanların kireç tutmuş vicdanlarına.
Yazıyorum…
Gidenlerin, kalanların ve hiç gelmeyecek olanların anısına.
Biz ne bir harf eksik, ne bir nokta fazla,
O devlerin omuzlarında yükselen,
Ve güneşi zapt etmeye yeminli,
O bitimsiz, o kafiyesiz, o hür şiirin kendisiyiz...
Hasan Belek
02 12 2017
Kayıt Tarihi : 2.12.2025 17:54:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




TÜM YORUMLAR (2)