Zamanın akışına ayak uydurmak... / düz ...

Mehmet Halil
1192

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Zamanın akışına ayak uydurmak... / düz yazı

Askerde ordunun komutanları eğitim yaptırırlar askerler birbirine ayak uydursun diye, sivilde sermayenin komutanları... yine de zaman öyle hızlı akıyor ki ayaklar çoğu zaman uymuyor, dolanıyor birbirine...

Evlerimiz sokaklarımız kadar güvensiz artık, eskiden mektup yazardık, kart atardık, üzerinde açık adreslerimiz olurdu. Şimdi adresimizi öğrenen olunca, yüklenip evlerimizi sırtımıza yeni bir yere göçüyoruz kimsenin bulamayacağı, bu bazen, yokluktan oluyor, gelen giden yokluğumuzu görmesin diye ya da çok gelen olursa çok masraf olur korkusuyla... Bezen de, ruhunu satamamışsındır, zorla almaya talip insanlar vardır, onlardan kaçarsın...
Eskiden evimizin bir parçası olan anneler, eşler, kız kardeşler, yine evin
Bir parçası olmaktan çıktılar, karavan gibi oradan oraya taşıdığımız bir parçası, tekerlekleri gibiler. Bütün yük sırtlarında...

Eskiden anne yarısı olan mahallenin kadınları, yani teyzeler, artık ekmek üstü yağ, şeker gibi şeyler vermiyorlar, toplu taşıma araçlarında yer versin diye gençlerin gözüne bakıyorlar. İşte böylece, eskiden ‘’sana gözüm
gibi bakarım! ’’ sözü yeni yeni anlam kazanıyor beyinlerimizde...

Eskiden sokaklarda oyun oynanırdı, şimdi sokağa çıkınca, oyun oynamak için,
zengin fakirin üstüne araba sürüp korkutuyor, ya üstüne çamur sıçratıyor ya da kulağının dibinde korna çalıyor.

Eskiden ağaçlara tırmanırken papağan gibi tırnaklarımız bilenirdi, şimdi bodur ağaçların dibinden geçerken, meyve çalacak diye diş bileniyor...

Şimdi her ne kadar komşularımızı tanımıyorsak da, polislerle içli dışlıyız.

Eskiden daracık sokaklarda oynardık, şimdi sokaklar genişledikçe oyunlar yasaklandı...

Doksanlık anamdan ayrılırken, ‘’komşularına selam söyle’’ dedi. Bir anda duraladım. ‘’Kime! ’’ diyecektim, sonra vazgeçtim. Belki bir daha görüşemeyiz diye de tekrarladı arkamdan, güvenmez bir tavırla...
‘’Komşularına selam söyle, iyi geçinin komşularınla...’

Apartmanın önüne geldiğimde, anamın sözünü yerine getirmek için biraz oyalandım. Kapıdan biri çıksın da, halk hatır edelim, bu arada da anamın da selamını ileteyim... ‘’Bu deli mi ne? ’’ diye düşünmesinler diye de şartlar olgunlaşmalı değil mi ya... lafı oraya getirmek için boşuna senaryo bile yaptım.
Apartman 18 daire, yani şöle böyle 80 kişi oturuyor demek. Sitede 9 apartman var… yani 700 kişi... Köyümüzün 4-5 katı insan yaşıyor demek.
Tanıdığım, üç komşu, bir temizlikçi kadın, bir yan apartmanın kapıcısı...

Beş altı dakikalık bir oyalanmadan sonra kendi kendime ‘’anamın sizlere selamı var ey ahali! ’’ deyip apartmanın kapısından içeri daldım ve asansör
beni kapıda bıraktı...
Ben içeri girer girmez, asansör hiç durmadan çalışmaya başladı. Aidat borçlarından, çevre masrafları gideri ödeyemediklerinden bana görünmek istemiyorlar... Eşim yönetici ise benim ne günahım var.

Değişmeyen işte bir bu var! Her şey değişecek ama, bir tek kadının üstündeki erkek hegemonyası değişmeyecek.

Dünkü anam ve çocukluğumla, bu günkü hayatımız arasında devam yol almaya...

Mehmet Halil
Kayıt Tarihi : 6.1.2010 21:04:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mehmet Halil