Zamanın parçalı ve tanecikli olan yapı boşlukları arasına, geçmişler girişir. Bu sanal girişmeleriyle uzam yaptıkları için devinirler. Tıpkı rüyalarınızın boşluklu tanecikli yapı içine hareketlenen bir uzam alan devinmesi gibidir. Sınırsızlık; geçmişin gelecek içinde kuantik oluşları ilişkilenmelerine (aitliğine nedensel bağ) , şimdilerin eklenip örgüleşmesi ile kesikli süreklilik kazanırlar. Aksi halde zaman donar kalırdı. Geçmiş ve gelecek olamazdı. Geçmiş, zamanın kesikli, sürekli yapısının tezahürüdür. Geçmiş, olgu ve olaylar da, süren varlıklar da (olgu ve olaylarda, kendi başlangıç koşullarının çevresel etki ya da çevresel basınçları olmaması pasifliğini ve nedenli belirlenimciliğin boşluğunu [girişmesini] taşırlar) özne içinde, yeni durum alamazlar bu yüzden hatırlanışları olur, muhasebeleri olur. Olgu ve olayların vacibi vücududurlar. İsteseniz de geçmişiniz, o koşulların ilişkilenmesi içinde olamadığından ötürü, gününüzde kendi temel etki ve yön vericilikleri ile devinemezler.
Bu nedenledir ki, süper konumlar ya da olasılıkların üst üste olmaları veya olabilirliklerin kaostik ve olamlılık, kesir değerleri mevcuttur. Geçmiş, mini minnacık bir kısmını aitlikle yeniye kaotikçe ilgiler.
Geçmiş, içimizde paket halindedir. Birleşen yapılarda; kişiler bağlamında ya da kişiler bazında, benzer iliş kinlikler, ayrı akıtılacaktır. Çünkü sizin içinizde geçmişlere ilişkin dışsal seçenlik ilişkisi yoktur. Olay ve olgunun seçenlik bağı yerine artık siz de enerji transferiyle bağ kurup duygular ve somut kimi girişmeleri var ediyorsunuz. Bunlar çatışan; uzlaşan, ayrışan, destekleyen ya da köstekleyen süreçler olaraktan da belirecektir. Bu duygular sosyolojik, öğrenme ve geçimsizliklerin aidiyetçi nedenidirler de.
Seçenlik sözcüğünü ben; her olgu ve olayın kendi başlangıç koşullarındaki özel durumu olaraktan kullanmaktayım. Çevrenin daima sunumları vardır. Çevrenin sunumları içinde olanların, güncel (aktif ve aktüel) çevresi ile karşılıklı (eytişimsel-diyalektik) girişmeli olacaktır. Söz gelimi bir bıldırcın yumurtası her değer ısıyı değil de illa 37,5 derece değerdeki ısıya denk geldiğinde girişip civcivleşip süreç (yumurta iç süreci) ileri doğru akacaktır. Bu karşılıklı girişme belirlenimci olan seçmeci, ayıklamacı ilke ilen de olaylara yön verecektir. Böylesi olan, bir alan girişmesi olaraktan seçenlik sözcüğünü belirtmekteyim. Yukarıda dendiği gibi her olgu olay ve girişmenin eşik değer aşaması vardır.
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta