Zaman ve mekan
Zaman ve mekan boyutları hakkında çok az şey biliyoruz.
Mesela bizim şu an içinde bulunduğumuz, yaşadığımız zaman ve mekan boyutu; başka bir boyutta bitmiş olarak görünebilir. Bize bulunduğumuz boyutta cüzi irademizle yaptığımız seçimlerimizde (külli iradenin onayı ile) serbestiyet verilmiş ki sorumluluk yüklenmesi hakikati anlamlı olsun. İmtihan olayı gerçekleşsin. Zaman ve mekan ile sınırlı olmayan Allah kaderi yazar, çünkü onun için zaman ve mekan sınırı yoktur. Kader yaşanırken bazı ertelemeler değişiklikler (bu haller aynı zaman /mekan boyutunda olduğu için) olsa da sonuçta Allah’ın yazdığı değişmez.
Mikro / makro alemler hakkında da çok az bilgi var. Yani bizler sınırlı algılarımızla soyut olanı keşfetmek, açığa çıkarmak durumundayız. Ne kadarını keşfedersek o kadarı ile alakalıyız. Tamamı kapsam alanımıza girmez. Yani muazzam hakikatlerin açığa çıkardığımız kadarı bizim cennetimiz, veya çıkaramadığımız cehennemimiz. Gül örneğini veriyim; gül fidanı açıp gül olduğunda maksadına ulaşmıştır, cennetine kavuşmuştur. Açamadan çürüyüp kuruduğunda ise Cehennem olur o hal ona. İnsanlar da böyledir; yaradılış maksatlarını keşfedip gül gibi açtığında Cennet’ini de elde etmiş olacak, lüzumsuz işlerle, çekişmelerle ömrünü telef ederse, çürüyüp kokuşacak; kendi Cehennem’ini inşa etmiş olacaktır.
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman