--Zaman ve mekan (Makale)

Ahmet Bektaş
829

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

--Zaman ve mekan (Makale)

Zaman ve mekan

Zaman ve mekan boyutları hakkında çok az şey biliyoruz.

Mesela bizim şu an içinde bulunduğumuz, yaşadığımız zaman ve mekan boyutu; başka bir boyutta bitmiş olarak görünebilir. Bize bulunduğumuz boyutta cüzi irademizle yaptığımız seçimlerimizde (külli iradenin onayı ile) serbestiyet verilmiş ki sorumluluk yüklenmesi hakikati anlamlı olsun. İmtihan olayı gerçekleşsin. Zaman ve mekan ile sınırlı olmayan Allah kaderi yazar, çünkü onun için zaman ve mekan sınırı yoktur. Kader yaşanırken bazı ertelemeler değişiklikler (bu haller aynı zaman /mekan boyutunda olduğu için) olsa da sonuçta Allah’ın yazdığı değişmez.

Mikro / makro alemler hakkında da çok az bilgi var. Yani bizler sınırlı algılarımızla soyut olanı keşfetmek, açığa çıkarmak durumundayız. Ne kadarını keşfedersek o kadarı ile alakalıyız. Tamamı kapsam alanımıza girmez. Yani muazzam hakikatlerin açığa çıkardığımız kadarı bizim cennetimiz, veya çıkaramadığımız cehennemimiz. Gül örneğini veriyim; gül fidanı açıp gül olduğunda maksadına ulaşmıştır, cennetine kavuşmuştur. Açamadan çürüyüp kuruduğunda ise Cehennem olur o hal ona. İnsanlar da böyledir; yaradılış maksatlarını keşfedip gül gibi açtığında Cennet’ini de elde etmiş olacak, lüzumsuz işlerle, çekişmelerle ömrünü telef ederse, çürüyüp kokuşacak; kendi Cehennem’ini inşa etmiş olacaktır.

Cennet kapısı olayı, her yer Cennet kapısı. İlk başta gönüller Cennet kapısı. Evrenin şöyle bir yapısı olduğunu sanıyorum, her noktasından her yere ulaşmak veya gözlemlemek mümkün. Fakat bu boyutu yakalamak bizde somut değil soyut. Peygamberimiz miraçta, evliya ise bazen zaman ve mekanı aşmış. Bizler rüyalarımızda aşıyoruz.

Zaman ve mekan konusunu kavramak için bir örnek:

Masamızın üzerindeki beyaz kâğıda bir çizgi adam çizelim. Ve onunla farazi arkadaş olalım. Çizgi adamımız iki boyutlu, biz üç boyutlu Çizgi arkadaşımız bizim Dünyamızı tanımak istedi ve bir cisim kendisine göstermemizi istedi. Biz de bir bilyeyi kâğıdın üzerine koyduk. Çizgi arkadaşımız küreyi bir nokta olarak algıladı. Çünkü geometrik olarak küre düzleme bir noktada dokunur. Daha iyi anlamak için kâğıdı jöle gibi yumuşak farz edelim. Şimdi zaman devreye giriyor, bilyeyi biraz bastırdığımızda, çizgiden arkadaşımız daire gördüğünü söyledi, biraz daha bastırdık orta yere kadar daha büyük bir daireden söz etti, sonra küçülen daireden ve sonunda tekrar noktadan söz etti. Bilyemiz bir kutuptan öbür kutup noktasına dek jöle gibi kabul ettiğimiz kâğıt üzerinde hareket etti. Böylece tüm yüzeyi çizgi adam tarafından görüldü. Çizgi arkadaşımız önce bir nokta sonra daire sonra tekrar nokta gördü. Çizgi arkadaşımızın küre tanımı: Bir noktayla başlayan ve gittikçe büyüyen daireler ve ekvatordan sonra küçülerek bir noktada biten garip bir şekil oldu.

Yani gerçek olan âlemi bizim algılayışımız nakıs, eksik. Bu nedenle ahiret âlemini de tam bilemiyoruz. Tam bilememek olmadığına delalet etmiyor.

Saygılar.

Ahmet Bektaş

Ahmet Bektaş
Kayıt Tarihi : 19.2.2009 15:30:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Yani gerçek olan âlemi bizim algılayışımız nakıs, eksik. Bu nedenle ahiret âlemini de tam bilemiyoruz. Tam bilememek olmadığına delalet etmiyor.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ahmet Bektaş