Zaman Uzun Gölgeli Divane
atlasından aşan bir falez ya da delta önlerinde
koyaklarda gizlendiğin yamaçlardan savrularak
inip de çıkamadığın yarlardan aşağıya düştüğün
gerçeğin nazlı çağlayanı, hayatın kör edici yanı
hangi ağrıyanın çağırdığı hangi hüznün topladığı
gül demetlediğin zamanlardan kalmış özlemlerinle
süzülüşü nazlı bir nehir boğazına değince hüzün
insanlığını büyüttüğün üniformalı upuzun gölgeli
ezgileri dokunaklı bir intizar oluyor omuzlarında
gölgelik biriktirip içini kavuran ağıt gibi duruyor
heybesi dedikodu pay edilmiş curcunası içerisinde
bahanemiz “hatayı hep kendi dışımızda aramaktı”*
yelelerine tutunup zamanın eşsizliğine kandığımız
nem-ıslaklığın ilk önce hep üşüttüğü yürekteki eşikti
özlediğimiz gün eski bir parçamıza asit döktüğümüz
sabıkalı ürküntü dürülecek hayat bu cefa yurdu olacak
vicdan cenderesinden tutup kuşaklarından kıstıracak
her geçen günün ardından kovalayacak yine eskisi gibi
aç gözlü mızıklanma, boşuna değil süreğen ağlaşmalar
zaman bu, ömrün köşelerini törpüleyip ölümü çağırması
kılıç çekili, film gösterimli, düşen takvimlerdesin işte
kiminin yalımı olacak aşk, ateşlere düş gördürecek
kimlerine uğrayacak boğuntu dışlayan çengili gecelerden
dünya dediğin üst üste kuyulu mezar yeri olacak bak
kalbinde güneş taşıyan divane için uzun gölgeli olacak
* Gorbaçov
İlkay COŞKUN
13.02.2022
Kayıt Tarihi : 13.2.2022 12:53:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!