Her sabah…
Saat aynı çalıyor.
Aynı duvarlara uyanıyorum,
Aynı sessizliğe, aynı boşluğa.
Ama bir fark var…
Sen yoksun.
Yazmak, belki de en çaresiz halidir bir adamın.
İçinde kopan fırtınalara bir çatı arar kelimeler,
Sana dokunamayan ellerim gibi…
Gözlerinin ucundan düşen gülümsemeyi izlemek bile,
İnan, bana bir ömür gibi gelirken…
Ey yüreğine sürgün olduğum kadın,
Bu sözlerim yüregimden yüregine sevdigim…
Her kelimesi dudaktan dökülen bir sızı,
Her cümlesi tuttuğum ateş gibi yakıyor içimi.
Bir masalın tam ortasında kalmış gibiyim,
Ne başı belli ne sonu…
Bu satırları sana, zamanın tam da ortasında yazıyorum.
Gecenin sessizliğine sarılmışken, özlemin gelip yanıma oturuyor.
İçimde taşıdığım sevgi, artık anlatılmaz bir derinlikte.
Senin adını andığımda, kalbimde küçük bir çocuk uyanıyor.
Saf, tertemiz, dokunmaya kıyamayan o çocuk…
O çocuk ki, seni bir çiçek gibi sevmeyi öğrendi.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!