Zamanın Hükmü
Saat kırıldı, zaman durmuyor,
Dakikalar sessiz, yüreğimde bir sızı var hala.
Kimsenin yokluğu, son değil hayatımda,
Kaybedilenler, yalnızca gölgelerde çaresiz dolaşır.
Ey insanoğlu, fark et bu gerçeği,
Değer verme fazlasıyla, kördüğüm olur gönlünde.
Hayatın kıyısında, bırak yitip gidenleri,
Ya onları kaybedersin ya da kendini mahvedersin.
Gözlerdeki özlem, bir umudun son akkorudur,
Hüzünle sarılırken kalbim, yarım kalmış hikâye.
Sevgi, bir bıçak gibi kanatır yalnızken ruhu,
Bir dakika bile kaybetmek, yürekten bir yaradır, çok derin.
Her ayrılık, bir derin yara açar,
Kırık dökük saat, zamanın belki de son parçası.
Hatıralar bile serin bir rüzgâr gibi geçer,
Unutma, kimse sonsuz değil, her şey fani geçici bu evrende.
Ama yine de severiz, zamanla savaşarak,
Kendimizi bulmak için yeniden kurarız kalbimizi.
Öğreniriz, her gidiş bir gelişin habercisi,
Her kaybedişte, kendimizi buluruz, yeniden sevgiyle dolarak.
Zaman durmaz, ama biz durmalıyız,
Kırık saatler bile, umutla bir gün yeniden tıngırdar.
Kimseye hak ettiğinden fazla değer verme,
Ama sevgini eksik etme, içindeki en güzel melodiden.
Kayıt Tarihi : 2.7.2025 00:48:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiir, zamanın geçiciliği, kayıplar ve yeniden doğuş temasını ele alıyor. Özellikle zamanın insan hayatındaki etkisi, kaybedilenlerin ardından hissettiğimiz acı ve bununla baş etme yollarını derin bir şekilde işliyor. İlk dörtlük, zamanın durmaksızın ilerlemesiyle birlikte saatin kırılması ve yürekte bıraktığı sızı ile başlıyor. Burada kayıplar, kaybolmuş olanların sadece gölgelerde yaşadığını belirtirken, insanın yaşadığı yalnızlık hissi vurgulanıyor. Hüzün, sessizlik içinde sarmalanmış bir şekilde yüreği etkisi altına alıyor. İkinci dörtlük, insanoğlunun göz ardı etmemesi gereken bir gerçeği dile getiriyor: Sevgiyi aşırı derecede değer vermek, gönülde karmaşaya yol açabilir. Yaşanmışlıkların acısı, hayatın kıyısında bırakılması gereken yükler olarak ifade ediliyor. Birey, kayıpları ile yüzleşirken kendini mahvedebileceği uyarısı dikkat çekiyor. Üçüncü dörtlükte, gözlerdeki özlem umudu ve kalbin hüzünle dolu bir hikayenin yarım kalmışlığını simgeliyor. Sevgi, ruhu kanatan bir bıçak gibi işleniyor; kaybetmenin yarattığı derin yara, zamanın kıymetini daha da ön plana çıkarıyor. Ayrılıklar, her zaman derin acılar yaratırken, hatıralar soğuk bir rüzgar gibi geçip gidiyor. Fakat bu geçici ve fanilik, her şeyin sonunda kaybedilebileceği gerçeğini hatırlatıyor. Son dörtlükte, yine de yaşamın devam edeceği vurgusu yapılıyor. Zaman durmuyor, ama insan bazen durmayı seçerek belki de kaybettiği şeyleri yeniden bulma şansına sahip olabiliyor. Öğrenme süreci, her gidişin bir gelişin habercisi olduğunu ortaya koyuyor ve kaybedişlerin kişiyi zenginleştirdiği belirtiliyor. Zaman geçse de, umutla yeniden doğmak ve kalbi yeniden kurarak yaşamaya devam etmek en önemli mesaj olarak öne çıkıyor. Sonuç olarak, "Zamanın Hükmü" şiiri, zamanın geçiciliğine dair derin bir tefekkür sunarken, kaybettiklerimizin ardında kendimizi bulma yolculuğunu ve sevgiyi korumanın önemini vurguluyor. Hayatın geçici olduğu gerçeği, insan ruhu için hem bir acı hem de derin bir özlem kaynağı olurken, yenilenme ve umut umudunu da barındırıyor. Bu şiir, okuyucuya zengin bir duygu yelpazesi sunarak, zamanın hükmü altında insanın varoluşunu sorgulama fırsatı veriyor.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!