Yürüyordu şair…
Çiğniyordu karları,
menzilindeki düşmanı öldürür gibi.
Nafile, ne işler
O ki ne körpe canların,
ne fukaraların loş ışığını hunharca söndürmüş Acuze!
Pusuya yatmış çakal gibi bekler.
Şairinde pek gücü kalmamıştı,
Ama yinede yürüyordu öfkeliydi!
Yürürken de ağlıyordu…
Gözyaşları boyuyordu karları.
Beyaz ölüm bir buna dayanamıyordu;
Eriyiveriyordu hemencecik.
Ne kadar gaddarda olsa acıyordu biçareye.
Ağlıyordu şair sessizce…
Ama yürüyordu yine…
Hava pusluydu,
gece sessiz, soğuk.
Hava kâh yeni sönmüş izmarit dumanı.
Kâh milistin şakağındaki kan, barut kokusu.
Artık dostları da yoktu şairin yanında.
Onlar gittikçe bozuluyordu efsun.
Güneş garptan doğuyordu artık.
Kar yağmaya devam ediyordu…
Ama âşıkların değil çakalların üstüne.
Kuşların değil, kuşbazların üstüne.
Yürüyordu şair…
Dostları da uçmuştu bir bir yanından.
Eskiden özgür zannederdin onları göklerde süzülürlerken.
Terk ettikten sonra tek tek yakalandılar kuşbazlara.
Önce gözleri oyuldu ki dünyaları küçülsün;
Sonra kanatları yolundu ki
Dirhem güçleri kalmasın karşı koymaya;
Küçücük gagalarını kırdılar ki
Sükûn sarsın dört bir yanı.
Ve karatahtadan kafeslere kapattılar her birini.
Şair yalnız kaldı.
Topallıyordu belki ama yinede yürüyordu; bahtsız bedevi gibi.
Ağlamaktan irislerinden kan damlıyordu.
Hava gittikçe katılaşıyor,
Ciğerlerini doldurmuyordu.
Ben-i alem sukûtta.
İlletler umursamıyordu bu helak, hengâmeyi…
Kalender şairin hülyasında yalnız biri vardı.
O ki şairi sarayında bendegân bellemişti.
Güzelliğinde âmâ idi.
Huri misali buselerini abluka bellemişti
Izdırabında lâl idi
Şaire bir sevdası kalmıştı.
Oydu onu hâlâ yürüten, ayakta tutan.
Kar yağmıyordu artık.
Şair yolun sonundaydı.
Gece karanlık sessiz…
Rüzgâr uğulduyordu kulaklarında,
Yerdeki karları süpürüyordu eski pantolonuna.
Durdu uzun yolun sonunda.
Ellerini ceplerinden çıkardı avuçlarına baktı…
Son damla gözyaşı süzüldü yanağından.
Kurşuna dizilmiş mahkûm gibi çöktü dizlerinin üstüne.
(Kuşbazlar doluştu etrafına leş kargaları gibi.)
Yüzü soluk ölgün…
Yığıldı karların üstüne.
Efsunun bozulduğu yerde geriye kalan;
Sadece avucundan düşen bir çift yüzük birde kolye.
Onu götürdüler…
Cenazesi de Sessiz oldu şairin.
Şimdi arada bir üstüne su dökenler,
Bir de kabrini mesken eylemiş kuşlar var,
Zalim ilâhlar kervanında.
Kayıt Tarihi : 26.4.2008 13:11:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!