değerli edebiyat öğretmenim ihsan gümüş’e ithaf*
ölümlere sevdalı bir güneyik gibi öpüyorum
yalnızlığın dağladığı topraklarımı
hançeremde çığlıklanmış ezgisi akdeniz’in
çocukluğuma kement vuruyor
insanların arasında bir insan, bir nebat belki
farksız olmak yani yaşayan ve yaşamayanlardan
beni hiç uçurumlarında
y a r a t a n kılıyor
kaç düş tanesi döktüğümü bilmiyorum dudaklarımdan
düş tablalarında kaç keder eskittiğimi de öyle
akdeniz,
göğsümde terk edilmiş bir çocuk gibi sayrılanıyor
zalim bir şüpheyle uyanıyorum yıldız yarılarında
uyanmamak deşiyor belleğimi, vuruyorum
yıldızları vuruyorum, tanrıları, önsel illüzyonları sonra
vursam da biliyorum kuşkumun maddelerden beliğ olduğunu
biliyorum tanrıları yaratanların biatkâr olduklarını da
bile bile ben üzre yollarda yürüyorum
mücadele ve isyan!
şehrimden bengi kalan tek düstur budur bana
uçurum diplerinden çiçek toplamayı
yaşamayı ve yaşatmayı, bir dağ gibi dik durmayı
emeğiyle bilincime serpen budur.
ne zaman çekilmek istesem haliç’in sularına
kuşatarak kederimi yumruklara sardıran ses
budur.
tek bir bağım da kalmasa şehrime dair
dönüp dolaşıp akdenizliğimi hatırlatan nefes
budur.
ölümlere sevdalı bir güneyik gibi öpüyorum
yalnızlığın dağladığı topraklarımı, yalan değil
ama biliyorum ki akdeniz’deki ağaçlar
yaslanılacak bir çınar gibi dimdik ayakta
dimdik ayakta mücadelemi perçinleyen inançlarım
yorulsam da yabanlığımdan
beni direngen kılanların
anların, anıların varlığını
bi li yor um
hançeremde isyanlaşmış ezgileri akdeniz’in
onsekizimi
rüzgâr
kılıyor
Kayıt Tarihi : 7.5.2023 02:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!