Zail olup giden tren Şiiri - Kenan Faik

Kenan Faik
159

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Zail olup giden tren

Boğazımda yırtınışlarımın iniltisi
Kurbanıyım vakitsiz bir ayaz kalkışmasının…
Bir isyan geçididir zedelenmiş bağırları sellerin
Sürükler birlikte çer çöp ve maziyi alıp
Can evimden vurup diplerime gömülü kıymetlerimi…
Hem de kimselere hissettirmeden
Ve hiç geciktirmeden
Derinden, ama en derinden…

Nasıl bir suçu çağrıştırır ki eskimiş öfkeler
Diye tutuşursun hafakanlara
Bir yanında asırlara yamanmış intiharlar
Bir yanında bozuk para gibi harcadığın
Ellerinden kayıp giden körpe zaman…
Merak ettiğin onca gizemli dehlizleri şehirlerin
İstifler ufunetli kokularını mazgallara
Ve son sığınakların korkulu bekleyişlerinde
Kangren olmuş köprülerin direnişlerine bırakılır artık, umut…

Yetmez nefesin bir kez daha ayakta tutmaya
Çökmeye ramak kalmış hakir göğünü…
Beyhude arayışların
Varamazsın istesen de bu halde o dar geçidine ufkun…
Baktığında kitaba
Gördüğün değilsen kendin
Kırık bir taş parçasına bile baksan
Anlayamamışsın demektir çıplaklığını hayatın...
Bir tavan
Dört duvar
Ve bir iki küçük pencere
Sanma ki ebedi yuvan
Sanma ki sana lütfedilmiş ebedi ihsan…

Çok görürsün içindeki bazı haykırışları yediremeyip kendine…
Ama düşünürsün, yine de
Üç günün ötesine
Bir şeylere varmalı ellerim diye…
Çözülmüş müdür düğümlenmiş bağları
Avluya bıraktığın tüm mazeretlerinin…
Ve yağmur ıslatmış mıdır ikircikli sevinçlerimi dileklerimin
Bilemiyorum…

Alıştı artık kaşkolum
Nice zamandır yalpalayışlarına rüzgarların…
Alıştı münakaşalarım
Bir ninni gibi hışırtılarına yağmurların…
Azmış bir çirkefliğin terlemelerinde
Aklıma hazan solumalarına bırakma beni
Azmış bir nefsin terkisinde
Can çekişmelerime ne olur, uzat ellerini…

Belki bırakmaktı hayat kendini kim bilir
Kötürüm bir fikir işçiliğinin sünepeliğine…
Ve gecenin her tenine kurşun kalemden salınmalıydı karalar
Her anın bir kıvrımına sığıştırdığın tüm heyulalarına kanmayıp
Bir kez olsun tanımaktı istediğin belki de
Özgürlüğü ederince…
Söyle hadi, söyle
Var mısın sen de bu yolda benimle
Yoksa
Yok musun bırakıp beni baş başa kendimle…

Sanki yangınları intikamların
Sokak sokak
Ocak ocak
Bütün alazlarıyla varoşları sarıyor…
Ve aklımda kafa karıştıran akşamdan kalma sualler
Bir yudum suya muhtaç vakitlerimi
Acımasızca ve kibirli bir edayla çalıp çırpıyor…
İnat inat saklanışlara kalan azalışlarım
Yalnızlığın cenderesine kaptırmış kendini
Bilmem ki, gafilane direnmelerim
Gecenin işini belki kolaylaştırıyor
Belki zorlaştırıyor…

Durmuyor hiç masumlara bühtanları zalimlerin
Yanık bir kokuya tütsülerini salıp dursa da şehir
Ve var mı bir benzeri gecenin
Cehennemi karanlıkları
Var mı cennetten baharları
Zail olup giden bu trenin…

Bir çırpınışın tozumasına mı bıraksam gönlümü
Ya da hükümranlığına mı bıraksam kendimi büsbütün
Koca bir hercailiğine mi kalsam yalnızlığımın
Yoksa somurtkan bir iz sürüşüne mi teslim olsam ömrümün…

Başım
Çılgın bir tafranın acımasız dalaşmalarına maruz…
Ve bizarım hırpani bir fikrin kavruk yanaşmalarından…
Kavgam bir şeytan safsatasından öte geçmiyor sanki
Sessizce bir bataklığa çekilirken bedenim
Kimseler bilmiyor
Nice zamandır titriyor ellerim
Titriyor yüreğim…
Aşka ve mutluluğa değil oysa bu alemde himmetim
Bir yoluma yoldaş
Bir ebediyetime paydaş
Yaran nasip eylesin bana Rabbim
İşte
Budur bu faniyatta tek isteğim…

Kenan Faik
Kayıt Tarihi : 11.7.2022 15:57:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!