Böyle demiş bir zamanlar bir yazar ağabeyimiz. ’’Cehalet Mutluluktur.’’ Ne düşüneceksin ki abi, millet açlık fakirlik içinde kıvranıyormuş, ne gerek var karnın doyduktan sonra bunları düşünmeye... Emperyalizm dünyayı sömürmeye son hızla devam ediyormuş... Bana ne, hatta kime ne, size ne... Bana dokunmayan solucanlar, yılanlar bin yaşasın. Ya dokunursa! O zaman düşünürüz, hele bir dokunsun da... Emperyalizm bu Fizan da olsanız sizi yine bulur, sizi buldu mu da illaki sömürür...
Afrika, kara kıta açlıktan kırılıyormuş... Ne yapalım Fransız Kraliçesi gibi diyelim mi? ’’Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler, su bulamıyorlarsa kola içsinler.’’ kolayı biz ekledik tabi ki... Niye düşünelim ki kilometrelerce uzaklıktaki siyah derili insanları... Onlar bizi düşünüyor mu sanki... Bırak bizi düşünmeyi, onlar herhangi bir şeyi düşünüyor mu? İnsan mıyız biz? Var mı azıcık vicdan denen olgu biz de? Yoksa, yoksa durun cüzdanımızın arasına mı sıkıştı o vicdan denen varlık?
Kur’an diye bir kitap varmış. Müslümanların ve okurlarsa tabi bütün insanların muhatabı olacağı, faydalanacağı bir kitap. Niye okuyacaksınız ki? Okuyanlar, okumuşlarda ne kazanmışlar sanki? Malları mı çoğalmış, çocukları iyi okullara mı gitmiş? Fakirlikten mi kurtulmuşlar? Dünyada savaşlar mı bitmiş. Müslüman Müslümanı öldürmekten vaz mı geçmiş? ’’Oku’’ demiş Rahman ve Rahim olan Allah... Kime ne?
Hıh! Okumak mış... Okumak da neymiş, zahmetli iş... Oku oku bitmiyor ki okunanlar, nereye kadar sürer bu okumak, sonu yok ki... Her okuduğun kitap, başka bir okumayı gerektiriyor, tarih okuyorsun, sosyoloji de okunmalı diye düşünüyorsun, sosyoloji okuyorsun, karşına psikoloji çıkıyor, onu okuyorsun, siyaset giriyor potaya... Biraz gülmek istiyorsun, gülmece okuyorsun... Bu arada şiiri de es geçmeyelim... Kim uğraşacak, kim okuyacak bu kadar kitapla bilgiyle... Para kazanacak, kazandıracak işler yapmalı... Zaman zaman parayı silah, zaman zaman ilah yapmalı... Tapın bakalım paraya tapın, ama şunu da unutmayın ’’Paradan başka harcayacak hiç bir şeyi olmayanlar dünyanın en fakir insanlarıdır.’’
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta