Çıtır çıtır
Kırılır bastığın kuru yaprak
Kopan, düşen dallar sonbaharda.
Çıtır çıtır
Isıtır hep istekle yanarak
Kışın soğuk gününde sobada.
Beyaz mıdır her kefen,
Her ölüye ağıtlar yakılır mı?
Çelenkler gönderilip
Nutuklar atılır mı her ölen için?
Öyleyse biçin kefenleri,
Ağıtlar yaksın Ayşeler, Fatmalar,
Gülümsesin 'konuşan dudakların'
Her zaman, içten.
Hayata ümitle baksın gözlerin.
Yüreğin hep coşkuyla çarpsın.
Mutluluğa özlemi değil
Mutluluk fısıldasın sözlerin,
Adamın bağladılar arkasına ellerini
Bağlayıp gözlerini de çektiler tetikleri.
Tam o anda film bitti;
Öğrenemedim meraktayım yıllardan beri,
Acaba gerçekten yeşil mi,
Kırmızı mıydı o mahkumun gözleri?
Önce göz kapakları ağırlaşır
Bir yorgunluktur çöker sonra.
Silikleşir çevredeki her varlık,
Uzaklaşır da uzaklaşır...
Böyle başlar her zaman uyku da;
Peşinden gelir hep karanlık...
Gözlerin eskisi gibi parlak görmez,
Ellerin titrer arasıra.
Durup dururken unutursun
Bazı şeyleri,
Kulaklarına güvenmez olursun.
Yolda yürürken bazen
Güneşin parlaklığında
Neşeli insanlar,
Gülen yüzler görülür
Bu şehrin meydanlarında.
İçten duygular doludur
Bu şehrin insanlarının kafalarında.
Işıl ışıl gözler gibi
Parıldayan ışıklar,
Küme küme, parça parça
Gökyüzünde serpili bulutlar,
Mutlu, üzgün, neşeli, tasalı
Küçük, büyük, genç, ihtiyar
Sen “üşüyorum” dedikçe, ben de üşüyorum
Donuyor yüreğim bütün bir milletle beraber.
Sen üşüdükçe ben yeniden donuyorum,
Umutları gitgide tüketiyor gelen her haber.
Elimde değil; ağlıyorum işte, ağlıyorum,
Ne mutlu sana şapka
Hep başlar üstündesin.
Herşeyden öte, değer verilensin.
Ne olur sanki, biraz yer değiştirseniz;
Her gün ayaklar altında ezilen
Zavallı ayakkabılar da kıymetlensin...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!