Üzerime devrilen sabahlara aldırış etmeden uykusuz yürüyorum
Şahsım adına çeyrek asır oluyor zaman
O vakit hendekte kanayan omuz üşüyor
Bir halkın talihini yazan kürklü ilahların tillahında olmuyor.
Sayıklamalarım da bitmiyor sanki yedi milyar ismin var.
Sık örülmüş muş ovasında izini kaybeden sarı ayakların var sanki
Her iki avucunda beni astığın çarmıhların,
Tapınaksız tütsüsüz ibadetlerin sarkmış yaşlılığına
Ve ayak tabanlarını defalarca ezmene rağmen hiç misafir olmamış kalbin evliya çelebi yaşında.
Sakalımda yığılı morenler gezintiye çıkmamış parmaklarını yordu.
Sıkılmış bağlılığını, aynı filmin oynatıldığı altmışların köy meydanında bıraktın.
Bakmak istemedin sanki yüzümde çürüyen halepçe halkı.
Çocukluğuna yamalı pantolon giydirmiş bir memleketi de bilirsin
Kaç cellat zamanı geçirmişsin ki eteğinde toplamışsın bütün uludere'leri.
Öyle davranma jin
Yabancı değiliz aynı dağ ikliminde
Senden biraz uzakta takatsizim, sırtını dönme bana.
Öyle istiyorum ki,
Her cumartesi aynı meydanda kimsesiz bir fatihayım
Sevdan biraz daha soğursa,
Büyüsünü kaybedecek bir hatem yüzüğüyüm.
Çok da yanmışlığım var jin
Ormanlarını alevlere kaptıran bir liceyim sanki.
Kayıt Tarihi : 16.11.2018 04:17:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!