Neyi neden gördüğünü,
Bin gözümün,
Görüp bildim.
Yerdeki küçücük,
Ucu sivri bıçağı,
Aldım.
Cilalı yüz’ün derisini
Tulum çıkardım.
Gözbebeği kırmızıya döndü.
Yüz’ü, gözsüz,
Göz’ü, yüzsüz kaldı.
Bakır kızılı boyası saçlar,
Dibi beyaz kumral’a döndü.
Cilalı yüz,
Umursamadı.
İlerde kapalı bir kapı vardı.
İlerledim.
Kapıdan birisi çıkmıştı.
Üzerinde, parmak izi vardı.
Kapıda, ‘’Sıradaki’’ yazıyordu.
İçerden çıkan,
Cilalı yüz tarafından,
Dudağından öpülüyordu.
Cilalı yüz’ün başı dönüyordu.
Dehliz karanlıktı,
Serin rüzgar yüzümü yalıyordu.
Yarasalar nöbetteydi.
Bellerinde anahtarlar şangırdıyordu.
‘’Gir! ’’ dediler,
Bin gözüm, ‘’Girme! ’’ dedi.
Girmedim,
İçerden çıkanı bilmedim.
Cilalı yüzün,
Bakır kızılı, dibi beyaz,
Kumral saçı'nın kokusu,
Yakınlardaydı.
Belliydi.
İçerde eski yedekler vardı.
Cilalı yüz
Yüzsüzdü.
ÖZDENER GÜLERYÜZ
Özdener GüleryüzKayıt Tarihi : 22.5.2010 11:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!