Kınama yazılarımdaki göz yaşlarımı...
Diş'leri dökülen birinin yediği ekmeği ıslatması gibidir
Düş'leri dökülen birinin yazarken ağlaması.
Ellerine oluk oluk akıyor ömrüm.
Tut.! Tut yüreğimi gül'üm...
Güneş yüzünü gözlerinde dönüyor bana.
Çevir gözlerini yüzüme gül'üm...
Yalnızlıklara mühürlü başım köledir ızdırabına. Ruhumun dipsiz kuyularında yusuf gibi bul beni.
İnancı yaralı bir köylü çaresizliğiyle yaşamının hasat zamanını verimsiz geçiren babamın çocukken hayranı olduğum sıkılmış nasırlı yumruğunun yorgunluğunu öperken alnımda ağırlaşan hayat çizgilerinin arasında eksik kalan çocukluğumu saran ellerin, annemin ben çocukken ördüğü yün kazaktan sonra bedenimi ısıtan tek sıcağımdır...
Güldüğünde, rengini hiç tarif edemediğim o bayram sabahlarını yeniden yaşatan
Tadı ömrümden hiç gitmeyecek olan o bakışların, rengi yoksulluktan belli olmayan gözlerimde buz tutan kederi buharlaştıran tek sıcağımdır...
Ellerimden tut.!
Gözlerimden sev beni...
Her satırı sana yol alan şiir'lerimin en ıssız kestirmelerinde ciğerlerimi parça parça ederek keskinleşen soluğumla; her nefeste yaralanan o sefil hayatımın en anlamlı imgesidir gülüşün...
/Senin hiç hesretini bilmediğin gülüşün /
Sen bilmezdin. Gök yüzü avuçlarıma sığardı.
Arz-ı bahtsızlığıma tesir etmeyen dualarımdan yoksulluk kanardı. Geceler sana yol alan şiir'lerle uzayıp, bende sabahlayan hasretinin demli uykusuzluğuyla son bulurdu...
Yüzünün dere yatağına pusulanmış bir kalaşnikoftur gülüşün.
Senin hiç bilmediğin gülüşün.
Ömrüme tetik gibi düşen gülüşün.
Üstüme mezar gibi kapanan gülüşün.
Bir köy var gecemde. Uzak...
Sitemlerini sularına bırakan. Çeşmeleriyle akıp toprağa karışan,
Daracık toprak yollarıyla uzaklaşan bir köy...
Henüz kentlerin kasveti düşmemiş düşlerine.
Henüz kaygılanmamış, henüz cinayet haberleri duymamış, yarına umutla sevinçle çarpan yüreklerine yaşamak korkusu düşmemiş çocukların.
Hayat dediğin âmel yollu bir yarış.
İstediğin yere git sende bitiyor varış.
"Mikail'im" dinmiyor gözlerimin yağmurlarında.
Boğuluyorum Nerdesin? .
Kan tutuyor da, secde tutmuyor alnım. Küfüre pervane de, dua'ya dönmüyor dilim. Helal'im nerdesin? . Haram'a koşuyor elim.
Al beni yüreğinin limanına...
Nerdesin? Sürükleniyorum çağ-ı mehdi tufanına...
Gurbetti, yürüdük...
Soğuk akşamların dizlerimizi büktüğü kentlerin iklimlerinde yapayalnız bırakılan, o hep üşüyen, o hep yoksul, daha otuzuna gelmeden sana ötelerden yiten ahh bendim ANNEM..
Ağzımda öksüz bir ıslık ve ıslak bir sigarayla sana ötelerden tüten ahh bendim ANNEM...
Gizli gizli okuyup ağladığın yazılarda, uzaklara baktığında kirpiğinden süzülen rüzgarlarda sana ötelerden uğuldayan ahh bendim ANNEM...
Babamın terleyen alnındaki çizgilerin yorgunluğunda, güneş yanığı yüzüne düşen köy yağmurlarında sana ötelerden ıslanan ahh bendim ANNEM...
Sen benim, sana sende yaşadığım, sana seninle çoğaldığım, her sabah kendimde sana uyandığım, yediğime içtiğime kattığımsın...
Sen çoşkun sevdama YAR,
Gezgin ruhuma diyarsın...
Aldığım nefesin tadı,



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!