Sen gidince
Denizler, okyanuslar saklandı toprak altına
Güneş doğmadı bir daha
Yıldızlar ziyaret etmedi geceyi
Aydınlıklar yenik düştü karanlıklara
Renkler başka diyara göçtü
Okyanusun dibinde saklıdır
Su soğuk der girmezsin
Rüzgârın arkasında serin bir esintidedir
Üşüyorum der gidersin
Bir nefes kadar yakınındadır
Nefesini tutarsın
İstersen milyonlarca harften oluşan yeni bir alfabe bul
İçinde daha önce hiç kullanılmamış sesler olan
Farklılık alfabede değil senin ona verdiğin sihirdedir.
Artık yapamıyorsan bırak
Ne kadar farklı harfler kullanırsan kullan
Ne fark eder ki anlamları değişmedikçe
Aysız gecenin zifiri karanlığında
Bilinmeyen bir limanda
Son vapuru bekler gözlerim
Gecenin sessizliğini fırsat bilmiş yelkovan
Derdini anlatıyor
Tik-tak tik-tak tik-tak
Ne sevdiğin insan olmak isterdim,
Ne de hayalini kurduğun mutluluk,
Ben sadece kalbin olmak isterdim
Seninle doğup,
Seninle yaşayıp,
Seninle ölebilmek için
Gökyüzünü yeşile boyayacak kadar uzun ellerim yok
Ama gökyüzünü yeşil görebilecek kadar hayalperest gözlerim var
Manavgat'ta son bir kaç saat
Yıldızlar sönük
Ay kayıp
Içimde bir sevda biraz acimsi, biraz buruk,
Söylenmiş onca söz yapayalnız
Bu gün biraz farklı kaderimiz
O daha küçücüktü
Farkına varamadı yaşayacağı güzelliklerin
Mesela hiç göremedi kız kulesinin kıskandıran yalnızlığını
Gülhane’de oturup boğazla karşılıklı çay içemedi
Heybeli’nin büyülü sessizliğinde martılarla beraber uçmadı hiç
Doya doya yorulmadı İstanbul sokaklarında
Sokaklar zifiri karanlık bu gece
Kelimeler yolunu kaybetmiş, yerini bulamıyor
Mısralar anlamsızlaşıyor, sihrini yitiyor gitgide
Ben mi sensizim, yoksa dünya mı sensiz
Dünya mı benim yoksa dünyam mı sensin anlamadım bu gece
Yelkovanla akrep ilerlemiyor durmuş seni sen geçe
Ben seninle konuşurken bir çok kez sustum
Söyleyecek kelime bulamadığımdan değil
Kelimelerin hislerimi anlatamayacağından...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!