Yusuf Kırgın Şiirleri - Şair Yusuf Kırgın

2003 yılında Siverek'te doğdu
İlk kitabı "ah ulan kiraz"adlı eseridir
Şiirlerinde genellikle içe dönük insan psikolojisi işlemektedir.

Yusuf Kırgın

Siyah örümcekler deler geceleri, mumyalanmış soğuk bedenimin örtüsüz geçmişini.
Titrer, kaynayan kettle’ın soğuk sesi.
En çok sabahları ağlar o,
En çok sabahları ağlarız biz.
Dudaklarımda geceden vurulan bir hayin sevgili.
Bir tırtıl nasıl uyanırsa dünyaya bir kelebek diye,

Devamını Oku
Yusuf Kırgın

Allah’a Ismarladık
Anlatacak çok şey var. Neden bu kadar yakın doğduk mesela? Tanrı saati şaşırmış, soğuk bir kış gününü mü bekledi? Yoksa hikayeler kurgulanmayı, şarkılar şahlanmayı, dudakların bütün ihtimalleri yerle bir edip, yaşamın sığ anlamını kendine yüklemeyi mi tasarladı?
Göz göze gelirken nasılda kaçıp durduk kendi aramızda. O kadar yakın duran, bedenimize sığmayıp kaçma isteği ikimizde de harlandı elbet. Ama işkenceye çekilen bir fare gibi ruhlarımız çıkış kapısı aramaktan başka hiçbir şey başaramadı maalesef.
Doruklarına vardığımız çok noktalar oldu elbet. Sadece susarak birbirimizi dinlediğimiz, her şeyi anlatır gibi bakışıp durduğumuz dakikalar, ruh temasında bulunup, bulunup kirlenmiş gibi kusarak ve hayata yeni yerlerinde yeni anlamlar yükleyerek yaşamaya başladığımız Saatlerimiz. İki insan bir zaman dilimine hapsolmuştuk, sıkılmış yumrular gibi sert ve anın rehavetine kapılmış birer sersemdik.
Elbet isterdik ideallerimizce yaşayıp ölmeyi. Anlatacak çok şey var aslında. En ıssızken en kalabalık noktalarımda durduğunu ve bitmeyen bu talaşın nasıl son bulduğunu sen de hiç öğrenemedim. Karşında bir çocuktum adeta. Beni merak ettiğini biliyorum, bilirken düşünürken tasarlıyorum seni içimde. Sonra kumdan yapılmış kaleler gibi her sabah yerle bir edilip talan edilmişçesine dağılmış buluyorum seni.
Anlatacak ne çok şey var aslında. İki insandık ve ebediyet kavramının dışında tanışmak istekleriyle buluyordum kendimi. Atom fiziği ayrışabilir, insanlar farklı renklere taparak ilah kılabilirler. Senin durduğun noktaların öyle kırılıp geçilecek noktalar değil.

Devamını Oku
Yusuf Kırgın


Evimin yolunu kaybettim inan,
Çocuklar, dilenciler yolunu bulmaya çalışıyorlar
Mutluluğun.
Ben hiç ve hiç gülmedim,
Sevmedim.

Devamını Oku
Yusuf Kırgın

Bir orman yangınıydı gidişin.
Dağıldı içimdeki tüm börtü böcekler,
Birer birer yanıp kül oldular sana dair yaşattığım kelebekler.
Ve şimdi insan olmanın çıplaklığını yaşıyorum.
Örtüsüz bırakma beni,
Ben geceleri çok üşüyorum.

Devamını Oku
Yusuf Kırgın

"Biz sevişirken yananlar var, düşünsene
Düşünsene dünyanın akıl almaz ufkunu
Omuzlarımda tırnak izleri
Ne büyük cesaret böylesine sarılmak sana
Yarına
Kırık cam parçası gibi batan bu yaşama duygusuna

Devamını Oku
Yusuf Kırgın

Şehre yağan yağmur ,şehri temizlemedi gülüm
Bütün kırıntılar ,kir çöp bizim kapıya aktı
Bu bahar bize yaramadı gülüm
berfinler yeşermedi
Damımız damladı, yorganımiz ıslandı ayaklarımız üşüdü;fakirligimiz güldü gülüm, acılarımız ağladı.
Bu Bahar bize yaramadı gülüm.

Devamını Oku
Yusuf Kırgın

Bursa'ya kar yağmış, bir bucak gibi kesiyor boğazımı soğuk ayaz
Bursa'ya kar yağmış,donu verir ellerim, donu verir rüyalarım;eski sevgililerim , unutamadığım kadın.
Bahşediyor rengini güneş,bu şehre sabah sabah.
Otobüs bekliyoruz,kimsesiz bir durak
Bursa'ya kar yağmış yaprak yaprak
Bursa'ya kar yağmış, üşümüş sokaklar

Devamını Oku
Yusuf Kırgın

Bir cenazeni ortasında düşündüm seni;
Birçok kadın ağlarken,
Birçook adam atarken içine o gidişin esrarını
Zamana yenik düşerken delikanlılar,
Ölümü tanımayan çocuklar gibi düşündüm seni.
Sen eklenirken bir yerlerime,

Devamını Oku
Yusuf Kırgın


Aynı tarlada yetişip,
Farklı memleketlere gönderilen
Çiçekler gibiydik.
Biri daha çok yaşamak için gitti,
Diğeri, meçhul...

Devamını Oku
Yusuf Kırgın


Bir İkindi masasıydı, trabzandan indi güzel,
Elleri narince biçilmiş,
Bir yaprak gibi savrulurdu o ince bel.
Sıcak sular sustu iliklerimi.
Kara basanlar tuttu bileklerimi.

Devamını Oku