tam bin yıl önceydi
bir gece yarısı sessiz bir tapınakta
bana ilk yüreğini verişin
tüm susmaları susturmuştuk seninle
duyguların en teniz anında
heybemde aşk var
gözlerim sana koşmakta
gölgem intihar sürgünü
yüreğim yangınlarda
7 haziran 2003
seni akşam öncesi mutluluğu
açık denizlerde bir liman
belirsizlikte ki huzur diye bildim
ey uçurumlu suskun
bana anlattığın o masaldım ben
I
hangisi kimliğin olacak senin
demirden sağanakların boşaldığı
gecenin tiksintiyle son bulduğu vakitte
hangi yüzün olacak yüreğinin içine, hayatın sonuna doğru
çizilen çiziklerin kesişim yeri
çiçek dünyalar içinde
bin bir dize söyleyipte
mutlu olamamak
bazen sözler acıda sınanır
gözümüz seğirir vakitten
rüzgarın kenti sivas’ta
gittin bir sabah yağan yağmurla,
benden bir şeyler alarak.
böyle olmayacaktı ayrılığımız,
beni böyle bir başıma...
kimbilir hangi nehirlere karıştın,
düştüm bir hayvanın döl yatağından
gövdemde o soğuk damga
yüz yılın ayak izleri
aydınlık dedikleri dünyaya
gelmek için acılar çığlıklar
ıkınmalar ve sevinçler duydum
al götür
dedim beni
şiir’in çıldırttığı
beynimin erimeye başladığı
saatlerde…
hüzündür
durdum ortasında gecenin
seni düşünüp
yüzümü sulara düşürdüm
geciken güz sularına
yaralı bir kalbim vardı senden önce
gece kükrerken üzerime
şehrin bir birine açılan sokaklarında gezerdim
seslerden kovulmuş sözler duyardım
gövdem marangozların işine yaramayacak kadar çirkindi
kadınlar beni anlatırlardı kocalarına
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!