Ah ne zordur
yamaçlarından boyuna
zamanı bükerek
ışığı kırarak güpegündüz
boyuna yalnızlığı perçinlemek
Her hadisenin meçhul yanı bir ukte olarak kaldı içimde
Ben hiçbir münasebetsiz elin uzanamayacağı saat
Tik tak tik tak tik tak...
Yürüdüm zamanı azık belledim
Bozbulanık günleri geride bırakmaya namzet yürüdüm
Sırtıma bir ingiliz kerseyi attım
Bir kahkaha patlatıyorsun şimşek mi şimşek
ayrı apayrı dillerde konuşuyoruz oysa
ne yavan bir gerçeklik yine de şu sırça sevdam
evet gencecik belki ama sen demek için uslu vuruyor yüreğim
Kurşunlar geçiyor takındığım tüm takılardan
sana koşuyorum vahiy damarı çatlak
iklimin terkettiği yapraklarla
rap rap rap
ışık süzüledursun dudağında bıraktığım izler uğruna
hangi güze dönsen yüzünü saçların kırıktır
sarıdır uçları ne çok fakat ne çok
Yüklen üzerime doğru;
kibrimin kabaran yerlerine yeşil çal
soluyayım göğsüme bastırdıkça
maviliğin gözlerimde bıraktığı yansımayı
Sokul geceye parmaklarınla
talihsiz düştüm yorgun
sanıyorum ellerim terledi
direndim, ağladım, güzeldim
ve elbette tüy ektim dilime dolaşmadan
çünkü kambur bir aşktı bu.
Biz onunla giz dolu bir şey yaşadık
Adına yaşamak denirdi yaşamak
Berişa kimselere bakıp
Yaşamak ibrikler dolusu ibretler demekti
Biz onunla giz dolu bir şey yaşadık
Kendi sorgularımız sebebiyle dağlar
senin yurtlarından kaçıyorum
ağır-aksak adımlarım ümitsiz fakat
sağanak yağmur tenimi okşuyor
çünkü senin adını bile unutmadım
çarpmadığına inanmazdım elektriğin
Sesin düşüyor üzerime
dalından kopan sonbahar yaprağı gibi
Onu savmadan bereketlendiriyorum ay çiçeği tarlalarında sakladığımız
peygamber konağında
Aşkın otağından çıkıp, sana boyun bükmeden
Ve sana;
topuklarından bağlısın şu gökyüzüne
zincirlerin var kırnap zincirlerin
ağaçların iltihabı vuruyor bulvarlara
senin nazarından işmar ettim
eğer ettimse göğün hırçın güzelliğine
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!