Bir ağıtla başlar yolculuk
Çıplak ve çaresiz doğarsın hayata
Sonra sarıp sarmalanırsın şefkatli kollarda
Yıl geçer, düşmeyi öğrenirsin ayakta durmak için
İlk adımla beraber koşmaya başlarsın hayat maratonunda
Zaman akar geçer, bir bakmışsın için kıpır kıpır
Gönül payitaht sevgiye
Gel otur gönlümün tahtı senindir
Yoluna bir ömrü ettim hediye
Al ömrümün kalan bahtı senindir
İlmek ilmek düğümlendi boğazım
Biner boşalır dünya tıpkı dolmuş misali
İnsana andırıyor her an ölümlü hali
"Müsait bir yer" diyor inecek olan kişi
Dünya filde bir boynuz,gergedanda fil dişi
Demlenir içimde eylül öyküsü
Düşünür dururum ta fecre kadar
Bu günler dumanlı berrak gökyüzü
Bu günler heybemde bolca hüzün var
Sararan yaprağın dökülmesinde
Ellerimde bir kelepçe dilim tutuk çocuk inan
Kelepçeden kurtulursam geleceğim çocuk dayan
Bozuk düzenin çarkına çomak sokacağız elbet
Kısık sesimle haykırdım lakin yok ki beni anlayan
Dayan çocuk aciziz Hanzala'yız belki şimdi
Gül kurursa ne yapar bülbül viranelerde
İman çıkarsa kalpten gönül çorak kalmazmı
Ölü olur der eskiler baykuş öten yerlerde
Çorak topraklarda gül,yaprak döküp solmaz mı
Filizlenir mi bir can,rahmet değmeyen yerde
Kanatları kırılmış bir güvercin düşün
Düşün ki vurulmuş en ummadığı anda
Kurbanı olmuş bir suheybi gülüşün
Ve kan damlamış kanadından sevdanın
Hiç beklenmeyen zamanda
Aralandı kapılar dünyaya gelmek için
Yaşıyoruz hayatta bir lahza gülmek için
İki kapılı han bu dünya denen mervale
Sağ girdik kapısından ölüme gitmek için
Ağlayarak başladı hayat yolculuğumuz
Hayat ; boğaza düğümlenen sır
Ecel hazır,ölüm hazır, Azrail hazır
Zaman çizer yüzüne kırışıkları
Gün ilerler,bedenden bir sır ayrılır
Bir sela okur imam "essela tuvessela"
Önümden geçip durur başsız başsız adamlar
Olup biten her şeyi hayretle izliyorum
Çürümeye yüz tutmuş boya yüklü madamlar
Bir maskeli baloda maskesiz geziyorum
Öyle bir zaman ki bu kuklalar konuşuyor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!