Doğduk doyduk gidiyoruz
Mezilimiz ukba'ya
Can çıkacak biliyoruz
Çıkıp dursakta ay'a
Ne çokluğa ne uzlete
Kaç mil var aramızda seninle şimdi
Kaç şiir kısaltır mesafeleri aramızdan
Kaç şair öldürmeliyim içimde sensiz
Kaç şehir dolaşmalıyım ardından
Geçen her güne yeni bir ağıt yazılır
İncir ağaçları, yılın son mevsimi
Beyazlanır karşı dağların başları
Bu ara yaprağını özleyen ağaç gibiyim
Yalnızlığa soyunan bir ben değilim
Gel de gör manzaranın vahim hâlini
Ansızın bir uğultu çınlar kulaklarımda
Ansızın indirilir gözlerimin perdesi
O'nun ismi ve lafzı benim dudaklarımda
Benim bütün benliğim O'nun kulu kölesi
Zifiri karanlıkta tan yeri var odamda
Kaç tonu var sepyanın ?
Veya kaçıncı tonudur sepya siyahın ?
Kaçıncı tonunda yaşamaya çalışıyoruz
Ve, ne zaman renklerine boyanacağız hayatın ?
Gülleri unuttuk dikeniyle uğraşmaktan
Ters istikametlerin yolcularıyız seninle
Sen batı ekspresindesin ,ben doğu ekspresinde
Senin yolun sahile çıkarken,
Benim tren garım taşranın tam ortasında
Sen güneş gözlüğünün arkasından günbatımı izlerken
Ben ise buğday başaklarım amik ovasında
Suyu bulanık akar
Bu ara bizim derenin
Kölesi oluyoruz
Az biraz ümit verenin
Birileri didikler
Zaman kısa ben yorgunum yol uzun
Akan bir su gibi hızla gidiyor zaman
Bakta gör halini bu yorgun uykusuzun
Tek kelam etmiyorum gençliğimi anmadan
Anmadan durmuyorum geçen güzel günleri
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!