Hayatım kırgın bir yüreğin serüveni
İki yüzü bile kaldıramazken içim
Sonsuz yüzlüler arasında
Tek yüz ayakta
Onun için çatlar şakağımdaki damar
Onun için tırnaklarım avuçlarıma gömülü
İçinden tren geçen bir yüreğim ben
Nasılsa kıyıya düşmüş, nasılsa yalnız
Nasılsa anlaşılmaz bir yüreğim ben
İçinden tren geçen, ezen geçen
Anlaşılmaz bir gizem adım başında
Bozbulanık gözleri gökyüzünün
Yeşil gözyaşları dut ağacının
İncirin sancısı, elmanın alı
Kapkaranlık yüreği yeryüzünün
Eski anılara yolculuk neye yarar?
Doğum çığlığıyla ölüm arasında
Upuzun bir yol, sonsuza gider
Yalpalayışla, çarpılışla, acıyla
Karanlığın kalbine kalbine gider
Unutuş ey unutuş beni doğuran anne
Upuzun zaman oldu kendimle
Konuşmadım
Başbaşa verip tartmadım hayatı
Yürüdüm mü koştum mu
Erik ağacının kışın çiçek açması
Kanlı bir gömleğin kuyuda eskimesi
Anladım bir yeryüzü sürgünü olduğumu yeniden
Neresinden tutacağımı bilemediğim bu hayat
hoyrat insanların tornasında eğilen, bükülen
Acıyla, elemle herkesin birbirini ve beni
yemesini seyreden, yeniden ve yeniden...
Buğday tarlasında devedikeni
Nasıl da kaydı yıldızlarımız
Nasıl da kaçırdık narın rengini
Sincabın hüznünü, gülün düşünü
Attığın adımda çukur olabilir
Büyümek kaçınılmaz bir sondu
Ve ne zaman büyümeye başlasak
Elimizden bir oyuncak alındı
Bir acı tutuşturuldu.
Hüzün her zaman yakamızdaydı.
Kurumuş yapraklardı anı defterlerinde.
Avcı tüfeğini doğrulttuğunda, kanadım olsun isterdim
Çalılıklardan fırlayarak göğe uzanmak isterdim
Yaralı, yalnız bir kuş olmak, ölmek yerine
Sonsuza uçan otuz kuş olmak isterdim.
Avcı tüfeğini doğrulttuğunda ona çevirmek isterdim
Çöz çöz bitmeyen bir yumağın ilmiğiyiz
Başı sonu belirsiz, yolcusuz yol gibiyiz
Kimimiz bir deniz dinginliğinde duru
Kimimiz kayalara çarpan dalga gibiyiz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!