Yürüme Oyunu
Düz bir yolda uçurumlar yok değil
Her bir insanın kaşı kaş, gözü göz, kulağı kulak
Bakamazsın boyları aşağı yukarı bir derinlik
Çevrelendiği hava iklimi
Nereden esip nereden gürleyeceği belli olmaz
Yürüyorum işte, bir işim var
Acelem var yok gidiyorum bir yol
Karşıya geçeceğim önümde karşıya geçen bir adam,
Hayattan emekli olmuş, bir işten emekliliği belli değil
Olsun yol falım açılır birkaç adım sonra
Bak işte bir kadın babaanne yaşında hemen yanında beliren
Bir anne yaşında bir kadın, Orhan Boraya benziyor,
Ama olsun. Yakından bakınca kadın, sadece burnu Orhan Bora
Karşıya geçtim, a durakta Hüseyin, mizacında kocaman bir abartısı var,
Abartılı anlatır abartılı güler hemen,
İş yerinden arkadaş, eh, ayıp olmasın bir selam tutunduk,
Aramızdaki tepe bir iş arkadaşlığı
Konuşmadan arkadaşlık ediyoruz belediye otobüssünde
Otobüs dolu, kaş göz ve beden derinliği
Ruhumuz sıkış sıkış bedenlerimiz bir kayalık, dikkatliyiz
Ülkemizin nasibinde ne varsa açığa çıka bilir
Bir duygusal ikilem, boran olur fırtına biçer sükût durmakta yarar var
Bir anneanne kadın, bileti yokmuş, kartı yanında değilmiş
Kendinin yerine de geçebilir miymişim, geçtim.
Parasını verdi kabul etmedim. Israr etti kabul ettim.
Ama dedim, benden almamışlardır. Yok, olmaz.
Siz bana iyilik yaptınız, altında ezilmem. Tamam.
Oo duraktan bir kız biniyor ki güzelliği aşk karşılaşması
Ah delikanlı olacaktım ki!
Fantezim iliklerimde dolaşır, ayıp olmasın diye hiç oralı olmuyorum bile
Bakmıyorum ve Hüseyin’in arkasında orta kapıya ilerliyorum.
Bir durak sonra ineceğiz. İndik Hüseyin’le ayrıldık. O karşıya geçti.
Olmadı, bende karşıya geçtim. Hüseyin merhaba! Ben büfeye gideceğim.
Ben bu taraftan gidiyorum. Oldu o zaman. İyi akşamlar.
İşimi gördüm dönüyorum. Otobüse ve ya dolmuşa binmeyeceğim yürüyeceğim.
Önümde bir ilkbahar aşkı fidan daha, bir kız, ben bakmıyorum, ayıp olur.
Ama bu kadar niye etkiliyor, beni genç kızlar.
Yaşımdan başımdan utanacağım. Utanmıyorum. Sadece dikkatli olmaya çalışıyorum.
Neyse yoluma koyuldum yürüyorum. Önümde yine daha bir fidan bir kız.
Az önceki kız mı diyorum. O önde ben arkada yürüyoruz.
İncecik bacakları var ama düz, saçları da düz, yürüyüşü biraz heyecanlı,
Düşüncesinde biraz kararsız davranıyor.
Yürüdük sonra o karşıya geçti. Ayıp olur diye ben de arkasından geçmedim.
Ama ileride muhakkak karşıya geçeceğim.
Aha hayattan emekli olmuş bir amaca daha ben onun gibi perişan olmak istemem.
Neyse deyip nasip deyip insanlığıma tartılıp geçiyorum,
Bir lisenin kapısında bir ilkbahar ama kız değil bir erkek, bir genç.
Bu gencinde incecik bacakları var. Düz, çıta gibi çocuk. Ana a bana bakıyor.
Cüretkâr. Ben onun kadar cüretkâr değilim. Onu geçince karşıya geçiyorum.
Ve az önceki kızı yine önümde yürürken görüyorum. Ve mutlu bir şekilde yürüyorum.
Kavşağa geliyoruz. O sağa dönüyor. Ben yine düz ilerliyorum.
Yanımdan etinde budunda ama yine baharında bir kız, geçiyor.
Yine bir amca yine bir teyze yine benle ben.
Kayıt Tarihi : 15.1.2020 09:54:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!