Bir umut deryasına dalmıştı küçücük bedeni,
kocamandı yüreği,
Özlem yüklemişti gözlerine,
bir elinde yarınları, diğerinde hayalleri,
Bir bir adımlıyordu sahil şeridini
egenin deniz maviside,
Hayaline yakamoz yansımızştı,
çoban yıldızı uzaklığı umutları…
Bordur taşlarında titreyen adımlarına gömülü sanki geleceği
Gün doğuşuna hasret,
batışına saklıydı hüzünleri,
körpe yüreğin…
İçinden çektiği ahların yüreğine işlediğini,
gözlerinden bilmezdi züppeler,
Deniz mavisinden ak-ten-lere vururdu sam yelleri
Bir ellerinde tutulu kentin güzel kızları,
omzuna yaslı yüzüne savruluyordu saçlarından ince telleri…,
dalmışlardı haram dünyalarında saklı hülyalara
içlerinden bir körpe yürek süzülüyordu usulca,
Akşam üstü, gün batışını keyifle seyreden süslü kokanalar,
Elleri na-mahrem-lerde pervasızca gezinen, zevk-ü sefasına dalmış
törpülenmiş ahlak cambazları ile dolup taşmış
çay bahçesine dalmıştı körpe yürek…
“ TARTALIM”,
titrek sesi ile uyanmışlardı bir an züppe bakışlar,
Yanlarına bir çift umut dolu göz yaklaşmıştı,
usulca korkak adımlarıyla,
Gözleri boncuk mavisi,
altın sarısı kıvırcık saçları,
Yanakları al-al,
narin ve ince ruhlu,
Güvercin ürkekliğinde yüreği,
Umutları serçe kanadına saklı,
“var-oş” sevdası kavledilmişti kirpiklerine,
Çamur sokaklarında uçurttuğu umutlarını,
Sahilin serin esintisine gömülü bordur taşlarını
Adımlamakta arıyordu ürkekliği ile,
Gözlerinin derinliklerinde saklıydı sevdası,
geleceğe umut dolu bakışları özlem yüklü,
al yanaklarında gömülüydü sanki geleceği,
üzerine çektiği alaylı ve kızgın bakışlara
bir varoş SEVDA olduğunu yüreği ile,
haykırıyordu ahlak yosmalarına…
kıvırcık saçlarından maviye süzülen hasret bakışları,
“HADİ LAN KRO” azar-ına isyan doldu yaralı yüreği,
Deniz mavisi gözlerinden bir damla akmıştı yüreğine,
Sırtını dönmüş gidiyordu usulca bir başkaydı şaşkınlığı,
Ancak alışıktı küçücük bedeni,
zengin “piç” lerinin şımarıklığına,
Baksana çocuk,
Sesinde titremişti yüreği,
Ürkek bakışıyla çevirmişti özlemini,
“ ne tartıyorsun” alaylı sözlerinde,
yıkılmamıştı küçücük bedeni,
ıslaktı gözleri sanki,
yüreğine akıtmıştı yaşlarını,
YÜREKLERİ TARTIYORUM”
cevabını;
zıpkın gibi saplamıştı kalbine
bir balyoz gücünde sarsmıştı beynini,
utandırmıştı insan olduğuna ahlak yosmasını…
Goril bedenlerinde dirhem yürekleri,
Zevk-ü sefasında yüzerken dünyanın,
Bilemezdi körpe yüreğin varoş sevdasını,
Nasıl anlayabilirdi ki gözündeki çorak özlemi
Dayanabilir miydi?
küçücük bedende ararat kadar büyük yüreğin
suratına indirdiği utanç tokat-ın acılarına …
ekmek peşinde, can derdinde, umut dünyasının
dengeleri sarsacak uçurumundaydı hasretin,
kimbilir? yarınlarının ne hasreti saklıydı
küçücük bedene sığdırmış kocaman yüreği…
Deniz-gök mavisi arasında sıkışmıştı hayalleri,
Alaylı bakışlar, bir -bir utanmıştı insanlığından,
Hayat dersi vermişti züppe haydut bakışlara
Bir tokat gibi indirmişti özlemini, utanmaz suratlara…
Kalbinin varoş özleminde kavrulmuş,
Özlemleri güneş tutkusu kardelene saklıydı,
Umut deryasında mas mavi gözleri,
Pembe hayalleri ile süzülen,
Sevda kervanında yarınlarını düşünen,
Küçücük körpe bedene dünyalar yükleyen,
Cesaret ve asalet köprüsünde bağdaş kurmuş,
Umut dünyasına parmak ucunda olta sallamış,
Mavi derinliklerin durgunluğuna saklamıştı sevdalarını …
Ne utanılacak ayıpları vardı yüzünde,
Ne dengeleri sarsacak özlemleri.
Haram lokma geçmemeliydi boğazında körpe yüreğin,
Onur-özlem- gurur dolu cesur yüreği ile savaşmalıydı,
Akranlarından farklıydı,yaralı yüreğine özlem yüklü bakışları vardı,
Muhtaç olma istemezdi na-mert sofrasına,
Hayat kıvrımlarında ezilmeden süzülmek, kaderi değildi belki de
Utanmaz züppelere ahlak ve hayat dersi vermenin gururu,
Zafer simgesiydi yere eğilmeyen dik bakışlarında,
Sevda,
özlem,
umut,
barış,
ekmek,
onur,
ahlak
kardeşlik,
desenleri işlemişti deniz ve gök mavisine
küçücük bedene yüklü kocaman körpe yüreğinden….
Muhsin KoçakKayıt Tarihi : 19.6.2008 14:49:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!