Yürek İklimleri Şiiri - Tahsin Dağlı

Tahsin Dağlı
23

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Yürek İklimleri

Ne çok söz söylendi ve yazıldı aşka dair,
Nice bülbüller şakıdı 'gül'ün üstüne.
Sevdalarını...karasevdalarını,
Bembeyaz sayfalarda...
Nefes nefese bir 'ahu'nun mahsun bakışları
Bazen de, çılgın dalgalarıyla köpük köpük denizce.
Ve onun gizemli mavilikleri, patlıcan morlukları oldu,
Ya da endamlar, birer selvi fidan,
Veya endam, gül endamıydı...açılan...
Ya hele ay yüzlü, nur yüzlü sevgililerin
Güneş gibi yakıcı, içten ısıtan davetkar bakışları! .
Nasıl olur da unutulur
Bir çöl güneşi gibi yürekleri kavuran o hasretler?
Nice hasretler yaşanır,
Donduran soğukluklarıyla, ayrılıklarda...
Ve nice gözyaşları dökülür
Kan niyetine divitlerden, kalemlerden, yüreklerden..
En azgın nehirlerin debisine denk! ...
Yeşil bir yaprak, ya da yasemin üzerinde
Bir katre olur gözyaşları insanın.
Ya da erişilmez gizemli zirvelerde bir avuç duru kar.
Toprağın bağrını delen bir kardelen çiçeği,
Veya susuz çöllerde bir umut pınarı vaha,
Bir dağ arısının konduğu eşsiz çiçek...
Muhteşem bir aşkın renk cümbüşü içinde...
Nadide ve toz kanatlı bir kelebek...
Kelebek kelebekti ama deryayı bilmezdi,
Bilmezdi göz pınarlarımdan billur,
Nur bir damla bıraksam,
Süzülecek ve kırılacaksın,
Belki de bir kristal gibi,
Sen gül yüreklim...
Gülü gül ile tartan,
Senin gibi bir gül alıp satmadı.
Ve hiç bir gülü seninle kıyaslayıp, tartmadı...
Ve seni tarif edecek bir mısra bulamadı dağarcığında.
Aşkın ve ayrılığın acısının,
Yürekleri bir köz gibi yakıp kavurduğunu
Nur yüzünün, bir soluk beyaza çevrildiğini,
Ve isimlerin her anılıp, hatıraların anımsandığında,
Fırtınalar yüklü bulutlar taşıyan
Gökler gibi olmaz mıyız?
'Yürek iklimleri'nde...
Ame sen!
Sen benim yangınımı ne yazdın, ne de söyledin
Gül yüreklim.
Muhtemelen ve elbette bilmiyorsun.
Çünkü uzakta sevmek, bir çıra misali yanmak.
Ve hayal ile yatıp, hayal ile uyanmak...
Ben senin adını 'gül yüreklim'koydum.
Gül yüreklim!
Öyle kazıdım sevda kapıma.
Belki de uzak iklime sevdalandım
Belki de ondan üşüyorum, sıcağın yansımıyor...
Belki de kaderim...kaderimiz bu bizim.
Sönmemecesine tutuştum parmak uçlarımdan.
Kendim ısıtıyorum kendimi,
İçten içe bir kandil misali, çıra gibi yanarak
Usul usul yandım..yandım..yandım.
Artık sen de biliyorsun,
Hasretlerle özdeştireceğim
Teninin kokusunu
Ve bedeninin narinliğini
Hep hasret güllerini koklayarak teneffüs edeceğim.
Hep kadife gülleri okşayacağım...
Sen!
Sen gözlerimden göğsüme akan
Bir pınar, bir çağlayansın.
Ayrılığın yaralarına
O kadife yapraklarını saracağım hep.
Sensizliğin, bitkisel hayat bölümünü
Hangi gül bahçesinde atlatmaya çalışmalıyım,
Var mı öyle bir bahçe...bildiğin?
Bir gemi misali, yelkenler açsam mı rasgele!
Hala yeni doğmuş bir tay gibi kıvrak...
Ve çılgın, kıpır kıpır gonca gül varmıyki
Açmakta olan? ...
Bal rengi gözleri olur mu o tayın acep?
Acep düşüme girer mi,
Beyaz bir martı gibi süzülür mü yüreğimdeki okyanuslara?
Susuzluğum, bazen de şarabım olabilirmi ki
Beni bilinmedik sarhoş eden....
Acıtan bir sancı, kavuran bir ateş olabilir mi
Yağmurum olabilir mi sağanak sağanak
Yüzüme vurup, beni söndürebilen?
Olabilir mi hiç kimse
Yüreğimin sedef kakmalı hançeri?
Çizen ve kanatan ince ince...
Kanayan yaram,
Merhemsiz....

Tahsin Dağlı
Kayıt Tarihi : 23.2.2003 03:38:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Tahsin Dağlı