“Başında kavak yelleri esiyor senin”
Hep böyle söylüyordu annesi.
Ne demekti acaba?
Başında kavak yelleri esmesi.
Ağaçları severdi,
Özellikle de kavakları.
Hep heybetli bulmuştu onları.
Ne güzel, dedi.
Demek ki annemde beni heybetli buluyor…
Gülümsedi kendi kendine,
Şimdi de deli diyecek bana diye düşündü.
Artık genç değildi, hayatta pek çok şey yaşamış,
Çok acılar çekmiş, çok kişiyi hayatına almış ya da çıkarmıştı.
Ama her zaman yüreğinin sesini dinlemiş,
Kendi doğrularının peşinden gitmişti.
Tek istediği keşkisiz bir hayattı,
Başarmıştı da kendince.
Kalktı oturduğu yerden, kendine bir kahve alıp,
Çıktı bahçeye…
Harika bir bahar havası vardı, çekti ciğerlerine temiz havayı.
Koltuğuna oturup düşündü,
Mutlu denebilecek bir evlilik yapmıştı, hükmü dolup bitene dek.
Boyunca iki evladı vardı.
Kimseye muhtaç etmeyecek bir de mesleği.
Tamam… Belki çok daha iyi bir yerde olabilirdi,
Ama yetiyordu şimdiki yaşamı ona…
Kendi seçmişti yalnızlığı, bazen bu yalnızlık ağır gelse de.
Denedim, dedi kendine, denedim…
Kaşları çatıldı… Ben de istemez miyim? Dedi.
Ben de isterim yanımda biri olsun.
Ben de isterim…
Bir zamanlar sevmişti bir adamı,
Aşk koymuştu adını, sevdam demişti.
Mutluydu, seviyor seviliyordu.
Belki de kendini kandırmıştı ama olsun…
Ama yetmemişti sevgisi adama…
Taşıyamamıştı sevgisini.
Ve göndermek zorunda kalmıştı, günlerce ağlamıştı.
Derlerdi ya… Ağlamak yürek zehrini akıtır diye…
Acısını dibine dek yaşamış ve kabuk bağlatmıştı,
Yüreğindeki yaraya…
Bir daha da güvenmemişti kimseye uzun bir süre
Uzaklaştırmıştı herkesi…
Sevenleri, dostları, ailesi vardı,
Ve çocukları…
Yetiyordu, yetmişti.
Ta ki o karşısına çıkana dek
Yeniden yüreği kıpırdamaya başlamıştı.
Uzun sohbetleri vardı.
Ve hayata dair paylaşımları.
İçindeki acabaları susturuyor,
Artık güvenmek istiyordu…
Her şey çok güzel gidiyordu.
Gitmek zorundaydı,
“Tekrar sevmeyi denemeliyim” günlerce tekrarladı bu cümleyi.
Seviyordu adam da onu ama kendince,
Söyleyemiyordu ama hissediyordu,
Belki de hissetmek istiyordu.
Bir kez daha yanılmaya tahammülü yoktu.
Yüreği bir yarayı daha kaldıramazdı.
Dostları çoktu adamın, zamanla kendini dışarıda hissetmişti.
Kendine zaman ayırmasını beklemişti sabırla,
Sevgisini söylemesini…
Sözle sevgilere inanmamıştı ki hiç.
Sevgi davranışlarla bütünleşirdi ona göre…
Seven insan sevdiğine sevgisine sahip çıkardı.
Oysa üzerine düşeni yapmıştı,
Sahip çıkmıştı sevdasına…
Neden diye düşündü… Neden…
Neden sevdiği kadar sevilmiyordu,
Neyi yanlış yapıyorum, diye düşündü.
Kaşları çatıldı yine, yüreği sıkıştı.
Çok mu zordu oysa… Sevilene hak ettiği değeri vermek…
Çok mu zordu… Emek harcayanın emeklerini hak etmek…
Evet… Annesi haklıydı belki de…
Belki de büyümesi, zamane sevgilerini kabul etmesi gerekiyordu.
Kim bilir belki de buydu mutluluğun yolu.
Kalktı dolaştı bahçede… Olmaz, dedi. Olmaz.
Kabul edemezdi böyle bir sevgiyi.
Sevgi adına layık yaşanmalıydı.
Acı veren, kötü hissettiren bir sevgi değildi istediği.
Eli ermeli, gözü değmeliydi sevdiğine,
Yüreği yer bulmalıydı sevdiğinin yüreğinde.
Hem de başköşede…
23.02.2010
Belgin YazarKayıt Tarihi : 23.2.2010 18:52:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

yazan yüreğe ve kaleme selam olsun
saygılar
TÜM YORUMLAR (1)