Hayatımdan giden kimseye üzülmüyorum artık.
Vakti gelen gider.
Ben kalıp mücadele etmesini beklediklerimin gidişini izliyorum sessizce.
"Seni seviyorum" diyenlerin o sözleri başkalarına da kullandıklarına şahit oluyorum.
Artık şaşırtmıyor hiçbir şey beni.
Ben yaşanılması mümkünken yaşatılmayan hayatın vicdan terazisinde bekliyorum onları.
Bazen griye çalıyor tüm mavilerim,
Bazense kendi ellerimle boyuyorum pembelerimi siyaha.
Avuçlarımda kalan çaresizlikler,
Kaderim değil desem de
Başımdaki kara pusuyu çıkaramıyorum.
İnsan aldığı her nefeste acır mı?
Oysa bizler parmağına kıymık batsa ortalığı inleten çocuklardık.
Şimdi ne oldu da bu hale geldik?
Hani bazen deriz ya, ne yedin ne içtin?
Biz umut koyup tabağa pişmanlık yudumladık.
Bir zamanlar umutlarımız vardı,
Çocukluğumuzdaki rengarenk balonlar gibi.
İlk ayrılığı uçan balonumun ipini gevşek tuttuğum gün yaşadım.
Sonra da devamı geldi.
Hayatım kayıplarla doldu.
Şimdi giden de gelen de umurumda değil.
Kim kimden gelmiş
Ya da kim kime gitmiş, artık düşünmeyi de bıraktım.
İnsan düşünen bir hayvandır demişti Sokrates.
Peki düşündüklerimizi ne kadar yaşıyoruz?
Olgunlaşmak belki de buydu.
Oysa olgunlaşmayı bizler istemedik ki.
Hayatımız sınavlarla geçti.
Önce kendini ispatlama, sonra ispatladığın varlığını daim tutma.
Hep bir sınav.
Saatlere bağladık umutlarımızı.
Ya hayatın bir yerinde saatimiz dursaydı ne olurdu?
Anlamsız bir hayatta mana arıyoruz.
Gelmişiz işte, gelişi güzel de olsa yaşayalım diyemiyoruz.
Kirpik kenarımıza yapışıp düşmeyen o yaşların katili zaman mı?
Yoksa zamanın dişleri paslı çarklarında bir vida bile olamamış biz mi?
Nefes almak istiyorum.
Bir, iki, üç, derin bir nefes.
Ve iyiyim.
Sahi iyi miyim?
11.06.2024
Kayıt Tarihi : 11.6.2024 08:30:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!