Deli misin sen? ... Anlamıyorsun dediler.
Aslında doğruydu, anlamıyordum!
Neyi anlamam gerektiğini ve bunu ne zaman yapmamın doğru olduğunu.
Hiç anlamadım inan ki!
Anlasaydım, belki de arkamızdan bu kadar konuşturmayacaktın kimseyi.
Anlasaydım, sokaklar boyu kıpkırmızı bir suratla koşuyor olmayacaktım.
Ardına bakmaktan korkan, kırmızı suratlı bir palyaço gibi olmayacaktım.
Yüzüme bakamadım aylarca…
Aynalar, suratıma bakıp, tanımazdan geliyorlardı beni.
Ben, bana yabancı olmuştum!
Sayende… Teşekkür ederim.
***
Gitmenden bir gün önceyi hatırlıyorum.
Yağmur yağmıştı.
Bereketli bir yıl olacak dedim sana.
Doğruydu, yüreğimin yağmur olup gözlerimden aktığı…
Bereketli bir yıl oldu sahiden.
O kadar bereketli oldu ki; çürüdük.
Aşk meleği konmuyor benim omzuma…
Sen de yalan çıktın… Yalan‘cık’tın…
Koccaman bir yalan‘cık’tın ama…
Sonuna, “–cık” eklenmeyecek kadar çok acıttın.
Sanırım bana, bütün bunları düşündüren sen değilsin.
Sen bana hiç kötü düşler kurdurtmadın.
Karanlıkta, karabaşlı ejderhanın yanında hiç görmedim seni.
Rüyamda bile… Zaten başka nerede görünür ki, karabaşlı….
Rezil ejderha!
Şimdi ejderha kadar inanılmazsın hayatımda.
Hiç olmamış gibisin yani.
Tek bir resim bırakmaz mı insan ardında?
Tek bir resim, tek bir mesaj, tek bir mektup; bırakmaz mı insan?
Kokusunun sindiği tek bir eşya unutmaz mı insan giderken?
Bu kadar vefasız olabilir mi yaşadıklarına karşı?
Bu kadar unutabilir mi her şeyi?
Sen, bunların hepsini yaptın!
Benim hayatımda varolduğunu kanıtlayabileceğim hiçbir şey bırakmadın.
Sadece gittin… ve hepimizin senin olmadığına inanmamızı istedin.
***
Buna itiraz ediyorum.
Sokak bunca sen kokarken…
Buna itiraz ediyorum.
İçimdeki boşluğun, benimle konuşabilecek kadar gerçekken…
Buna itiraz ediyorum.
Ve sen hâlâ benimken…
Böyle saçmalık olmaz.
Yokluğunla kavga etmekten, geldiğin gün seni nasıl karşılayacağımı düşünemiyorum.
İçimdeki bu anlamsız hırlaşmaya bir son vermeliyim artık.
Bu anlamsız ve vakit yitirici hırlaşma, bir son bulmalı artık.
Şimdi çıka gelsen, aklımda ne yapacağıma dair tek bir şey yok.
Rezillik diz boyu olacak şimdi çıkagelsen.
İçimdeki kavganın yorgunluğu, gelişine sevinmemi engelleyecek.
Şarkılar dinletiyorlar bana “gidenler dönmez” diye.
Sen şarkılara konu olacak kadar çok değilsin ki!
Şarkılara tempo tutup bana dinletenler, bunu bilmiyorlar.
Gidenin ardından şarkı yazılmaz asla.
Giden tektir, acısı tektir ve şarkısı sadece bir yürekte sürüp gidecektir.
***
Mesele şu, döneceksin şüphesiz, ama nereye?
Bir mektubun gelebileceği adresimiz yok bizim.
Bizim, birlikte sığınabileceğimiz bir damımız yok.
Korkusuz sevişebileceğimiz bir kuytumuzda…
İnanılmaz ama… yok işte!
Postacı bizi, ayrı adreslerden sormak zorunda.
O halde sen nereye geleceksin?
Ya da ben seni nerede beklemeliyim?
***
Deli misin sen? ... Anlamıyorsun diyorlar.
Anlıyorum diyorum…
Gülüyorlar.
Kayıt Tarihi : 10.8.2006 10:26:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
* AlYastığımdan Kokunu- Ares Yayınları 2. Baskı 2006
![İrfan Gürkan Çelebi](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/08/10/yuregim-yagmur-olur-akar-gozlerimden.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!