Yunuslar Getirdi Gözlerini

Selahattin Yetgin
1613

ŞİİR


34

TAKİPÇİ

Yunuslar Getirdi Gözlerini

Bu sevdanın deli sularından çatlasa da sarnıçlarım, bozulsa da yapılarım, sularını emecek suskun sessizliğim.
Ekmeğimden düşürdüğüm lokmaları serçeler kapar, fırtınalar azdırır denizlerimi ve içimde bir yunus ağlar.
Ruhumun talanlarında teninin yanıklarını görür, sarhoş kelimelerim başını döndürmesin diye kendi kanatlarımı okşarım
Sözlerinin kilometrelerinde ben yiter, teşekkür çiçeklerinin bahçelerinde sallanır, yalnız seninle tamlanırım.

Sevda kağnılarımın geçtiği tarlalarımda arpa boyu yol almıştım. Çift başlı bir aşk oyununda bir ben sahne almış, bir ben kendimi alkışlamıştım. Dağlarımın engebeli yollarında kendi sürüme çoban, kendi ağılımda acılarımı sağmıştım. Sensizlik pazarlarında aşkıma çığırtkan, yalnız kendi dünyamdaki şarkılara bezirgan olmuştum.
Ruhunun sarmaşıklarını budadıkça yıldızlara tırmanan bir sevda oluyor acılarımız. Bazen hasatlara yelteniyor, kimi de nadasa açıyoruz gönül tarlamızı umarsız. Yaşadıklarımı dilime doladığıma aldırma yangın duruşlum. Dilinden dökülen gerçeklerdir yolumu aydınlatan kandilin.
Sesinin tellerine dokunarak çaldığım gönül sazımda yanık bir uzun havaya dönüşür türkümüz. Ne dağlar, ne ovalar, ne de bulutlar gizleyemez yüce sevdamızı. Yunus gözlerin, efsunlu sözlerin, lale bahçelerin oluverir dizelerim. Mızrabım titrer, sözlerim gürler, dilim aşkını söyler ve bu yürek seninle gümbürder. Ben seninle, yeni şafakların gülümsemesi, yeni aşkların sözcüsü olurum. Bilinmeyen, belki de hiç gidilmeyen denizlerin tayfası olurum.
Bu sevdanın deli sularından çatlasa da sarnıçlarım, sularını emecek suskun sessizliğim. Sorma bana, yoksulluğumun adını koyamam. Ekmeğimden düşürdüğüm lokmaları serçeler kapar, rüzgar dağıtır saçlarımı, fırtınalar azdırır denizlerimi ve içimde bir yunus ağlar. Ruhumun talanlarında esmer teninin güneş yanıklarını görür, sarhoş kelimelerim başını döndürmesin diye kendi kanatlarımı okşarım.
Sen ki, karşımda oturan bir yakamoz ışıltısı gibi bakarken gözlerime bir virgül, iki sözcük sonrasındaki noktamsın benim. Bu parçalanmışlıklarımın ünlem tutuşlarında boyutumu zorladığın anlarda kaybetmelerim de bu yüzden kendimi. Yüreğimi paraladığın, ruhumu okşadığın, kimi de saçlarımı ellerinle taradığın anlarda ben kimliksiz bir şair, dudaklarıma pınarlarını verdiğin anlarda da yeryüzünün en delişmen kişisi, en mükemmeli olurum.
Alınca kalemi eline karanlıkların tülü kalkar oysa evrenin pencerelerinden. Beyaz bir güvercin teşekkür sözcüklerini ulaştırır ülkeme. Çatılarıma duasız yağmurlar iner, üşümüş ellerim ısınır, yüreğimin tüm ocakları harlanır ve sunduğun aşk şarabıyla sarhoşluklara belenirim. Oysa ki, yunus gözlerinde martılar uçuşur, dudağının kenarından çaldığım panzehir tuzlarla derdime dermanlar yaratır, seni sevmelerin ülkesinde ben çılgın bir müzikle demlenirim.
İçimizin katı yalnızlıklarında yürürken kaplumbağalar, yeşil otlarımızda koşarken tavşanlar, gözümüzün yaşları, yüreğimizin yalvarılı sözleri de bitecek elbet.Sözümüz azalmadan, gülüşümüz bozulmadan ve sevgimiz fırtınalara tutulmadan dağ başında bir yerde, belki de kutuplarda bile bulacağız biz birbirimizi. İçimizin limanları tarumar olsa da, sözcüklerimiz talanlara da uğrasa biz birbirimizin sığ sularında nice sevdalara yol göstereceğiz seninle.
Hileli harçlardan karılmış, kurtlu kerestelerden çatılmış, karışımlı boyalardan süslenmiş ve sevgisiz imzalarla karalanmış bu ömür yapısında korku faizi ödenmemiş bir borç gibi durur oysa. Yıpranmış, haksızlık görmüş, paylanmış ve azarlanmış nice çocukların doldurduğu bu hayat kreşinde biz şiir dokuruz ak kağıtlara. Atlas yelkenleri yüreğimizle şişirir, güçsüzlüğün kol gezdiği denizlerde sevda için kılıçlarımızı çekeriz. Biz doğmadan, kundağımız atılmış kuyulara. Çıplak ve yelesiz koşumlarımızla elbet varacağız uzak ülkelere.
Utangaç öpüşlerle, hayali sarılışlarla ve ağrılı rüyalarla döneriz arada bir kendimize. Özlemin hasret olup yağdığı ve maddelerin sünepe düşünceleri savdığı bir hayat gezegeninde buluşuruz sözcüklerimizle. İçimizin değirmenlerinde sözcükleri öğütür, acımızın fırınlarında ekmek olur kurarız aşk soframızı herhangi bir yerde. Toprak testilerden sularımızı içer, çıkınımızdaki hurmaları sunarız birbirimize. İzdüşümümüzün düştüğü denizlerde gökkuşaklarını resimler, ölümsüz karelerde birbirimizi ne çok sevdiğimizi yeniden anlarız.

Selahattin Yetgin
Kayıt Tarihi : 2.6.2005 12:30:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Ferhat Uysal
    Ferhat Uysal

    Oysa ki, yunus gözlerinde martılar uçuşur, dudağının kenarından çaldığım panzehir tuzlarla derdime dermanlar yaratır, seni sevmelerin ülkesinde ben çılgın bir müzikle demlenirim.
    Tebrikler.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Selahattin Yetgin