Yüksel Dayanç Şiirleri - Şair Yüksel Dayanç

0

TAKİPÇİ

Yüksel Dayanç

Uzansın güzelliğin üzerime
Gölgelen güneşime boylu boyunca
Sıcaklıklar senden gelsin
Altında yatayım sere serpe

Toplama üstümden yapraklarını

Devamını Oku
Yüksel Dayanç

Sana Ayrılan Yollarda Ayrılığa Vakit Yok

Ayrılığa vakit ayırmadım.
Sahilde taşlarken denizi durgun ellerin,
mavilerle gönderdim yorgun gözlerine geleceği.
Deniz yıldızlı yüreğimdi sana sunduğum.

Devamını Oku
Yüksel Dayanç

Sen günah değmemiş gözlerimsin.
Bakışlarındaki yok oluşuma,
Şahit hecelerimsin.
Ve ansızın umarsızca gezinen,
hayalin gözlerime çarpar.
O sığ ve sonsuz,

Devamını Oku
Yüksel Dayanç

Hırsız ben’imin düşüncelerinde,
sözlerim unutkanlığımda,
gezinir daldan dala.
Sorgulanışımda kaygımsın.
Muhbirin,
kırbaç sözlerinin izi.

Devamını Oku
Yüksel Dayanç

Bendim kaderine mahkûm olan.
O umarsız gözlerinde,
çocuksu yanlarına getirmiştim cenneti.
Yok oluşum değil.
Tekmelediğin kapıların sahibi,
suskun toprak rengi yağmurlarım,

Devamını Oku
Yüksel Dayanç

Giderken,
Bir sensizlik bıraktın arkanda.
Geceleri ansızın uyandıgımda,
Susuz,
Öksüz...
Giderken,

Devamını Oku
Yüksel Dayanç

Kasırgalara dönmüşüm.
Sabahın beşinde yağmurlardayım.
Sancılarımda yüreğim üşüyor.
Doğmayan güneşin soğuğunu iyi bilirim.
Usturalanmış günlerimdesin artık.
Kapanmaz yaralarımın kanayan yarasısın artık.

Devamını Oku
Yüksel Dayanç

KANIMDASIN...

Kanımdasın! ..
Koynumda hasretin,
Nefesinin sıcaklığı var çöl rüzgarlarında...
Öyle susuzum ki yokluğunda,

Devamını Oku
Yüksel Dayanç

SEBEBİM MEYHANESİ.

İçindeki karanlığın farkındalığıyla, kanepesine uzandığı odanın ışıklarını yakma ihtiyacını hissetmediği, tavanla gözlerinin arasındaki mesafeyi karış hesabıyla yapmak gibi akıl ötesine geçtiği bir anda, düşüncelerinin içinde kelimeler şöyle dizildi; ‘‘karanlığın içinde yaşam bulan aydınlık‘‘ O an, burnuna buram buram çay kokusu gelmişti. Yaklaşık bir saat önce demlediği çayı unutmuştu. Halsiz mutfağa yöneldi ve mutfak tezgahından ince belli, dudağına uygun, fettan basenleriyle tabağına yakışan çay bardağına çayını doldurduktan sonra irade dışı, bozgun, sessiz bir şekilde ağzından şu kelime çıktı. İHTİMALSİZ OLAMAZ. Karanlık odasına döndüp masasının üzerindeki karalama kağıtlarının birine bu sözü karaladı ve öylece bıraktı. Önceki düşüncesi çayın kokusunda kaybolmak üzereyken, çayın deminde kendi demini bulmanın hesapsız hesabında ‘‘karanlığın içinde yaşam bulan aydınlık‘‘ sözünü tekrarladı.

Günün koşuşturmaları başlamıştı sabahın oluşuyla. Devletin sorumlu memurlarından olması hasebiyle mevzuatlar yerine gelecekti, her mesai gününde olduğu gibi. Masasında günlük rutin işlerin arasında kafasını hafifçe kaldırdı ve karşısında duran takvime şöyle bir baktı. Neden baktığını, neye baktığının da farkında değildi. Ve bir anda ağzından şu kelime çıktı sessiz ve yalın haliyle. BİR SIFIR. Kapının çalınmasıyla kendine geldi ve çaycı sabah kahvesini getirmişti.
Nasıl ve neyin yorgunluğunun farkındasızlığıyla bir mesai daha bitmişti, akşamın karanlığıyla. Ayakları kendi halinde ilerliyordu. Aklında olmayan hedef ayaklarında da olmayacağını bildiğinden kendine hedef koymamıştı. Gayr-i İhtiyari arşınlarken sokak, cadde, köşe başı demeden; bir meyhanenin önünde durdu. Daha önce buraya bir-iki defa geldiğini anımsıyordu, fakat meyhanenin adı aklında değildi. Oysa isimleri çok az unuturdu. Kafasını kaldırdı ve meyhanenin ismini okudu. SEBEBİM MEYHANESİ.

Devamını Oku
Yüksel Dayanç

BABA OLMANIN ONURU

Beklemediğin,
ansızın,
tadında, deminde bir gece...

Devamını Oku