Yük Senin Boynunda
-öylesine yaşayan insan
izleyerek tüketir ömrünü ve ölür öylesine-
toprağın sesini kim duyar / kim dinler rüzgarı
paşalaşmış general tabutla gömülü
senin o da yok, yük senin boynunda
gölgesine akan ışık yan batar gölgeye
eğil eğil su akar, suya bak, dağa ovaya
nasılda yapar yolunu
kış geri geldi, bahar uzak belki daha yakın
sen ki bir ağaç kadar çıplak / dökülüp gitmiş yaprak
ama köksüz, ama korkak ve yumuşak başlısın
sığınır bir – iki duaya uyursun
uyuma, önünde ocak söner kan akar
hava kirli, yalan örter gerçeği
kavga kavgayı büyütür / yara yarayı / kan kanı
bir orospu cilvesi zaman / geçmeden yıkılır köprü
susuzluktan değil, kansızlıktan kurur bu kent
gözü açık her çocuk iner kalbime
orda, o kentte daha yeni kurşun yemiş
yüzü sıcak, yanağında kızıl kanı
ve toprak / toprağın her katı yutmuş sesini
kırarsan livini bir hiçtir kurşun
ve tutan eli ve baş
iki ayağı üstüne boynunu sağa eğmiş
etten kemikten oluşmuş bir sürü
birisi ürkmedi, çevirmedi yüzünü
‘vurmayın’ demedi, vurmayın
elleri koynunda gözlerini kırpmış
nişangaha bakıp durdu o kentte
kurşunlanan iki gençtir, iki fidan
saçı - kaşı kara ve tanışıktılar çoğuyla
nişangahın dölüyle döllenir o sürü
kırk suda yıkasan faydasız
elleri koynunda iki ayak üzerinde
sade et ve kemikten tepeden tırnağa bir hiç
ağzı açık, dudağı daha kırmızı belki
ama saçları kıvır mı kıvır, gözleri kör
bozma bir orospu cilvesi zaman
yüzünü kapatmış kıçını gösterir
Toprak Tutsun Külümü
Ercan CengizKayıt Tarihi : 26.7.2010 03:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
öylesine yaşayan insan izlenceyle tüketir ömrünü ve ölür öylesine-
kutlarım
namık cem
TÜM YORUMLAR (1)